Newroz Ateşi, Direnişin ve Birliğin Yolunu Aydınlatmaktadır !
Newroz’da, Kürtler kendilerini yeniden bulmakta ve özgürlük mücadelelerine daha sıkı sıkıya sarılmaktadırlar.
Newroz öncesi ve sonrası günler, her zaman Kürt Özgürlük Mücadelesi için tarihi önemde sayılacak gelişmelerin yaşandığı değişimlere ve olaylara tanık olmuştur. Newroz, 70’li yıllardan bu yana Kürtler için önemi giderek artan bir bayram haline gelmiştir.
Newroz’un Kürtler için bu derece önemli bir mücadele günü olması karşısında sömürgeciler de durmamış ve her Newroz’da saldırılar ve katliamlar geliştirmişler ve bugünü Kürtler için bayram havasından çıkarmak istemişlerdir. 16 Mart 1988 de Saddam rejimi tarafından kimyasal silahlar kullanılarak gerçekleştirilen Halepçe katliamı ve 1992 yılında Şırnak, Nusaybin ve Cizre Newroz kutlamalarında TC’nin özel timlerinin kitlelerin üzerine ateş açmaları sonucunda 100’den fazla yurtsever Kürt hunharca katledilmiştir. Bunlar benzeri irili ufaklı daha birçok saldırı Newrozlara denk getirilerek Kürtler için bu anlamlı gün, vahşete boğulmak istenmiştir. Yeni bir Newroz sürecine girerken Kürt Özgürlük Mücadelesinin bugün ulaştığı gelişmeleri değerlendirmek ve bu Newroz döneminin nelere gebe olduğunu ortaya çıkarmak bölgemiz açısından da önem arzetmektedir. Kürdistan’ın parçalanmışlığı ve bu gün her parçada Kürtlerin özgürlük mücadelelerinin vardığı düzey bölgemizi derinden etkilemektedir. İttifaklar sorununa değinirken bunun bölge halklarının demokrasi ve özgürlük mücadeleleri açısından taşıdığı önemi ifade etmiştik. Bölge halklarının özgürlük ve demokrasi mücadeleleri doğru bir yola kanalize edilmek isteniyorsa, Kürt halkının mücadelesi ile ortak bir dayanışma içerisine girilmesi gerekmektedir. Halkların bu dayanışması geliştirilmeden bölgemize tam anlamıyla özgürlüklerin ve demokrasinin gelmesi gerçekleşmeyecektir. Kürt direnişinin bölgenin devrimci dinamiklerini harekete geçirmede taşıdığı önem, bugünkü gelişmeler ışığında daha net bir şekilde görülmektedir. Halkların nefes alabilmeleri ve demokrasi yolunda ilerleyebilmeleri için, bölgemizin demokrasi ve barıştan yana olan ilerici güçleri, bu devrimci odağın etrafında bir direniş ve mücadele birlikteliği geliştirmek zorundadırlar.
Newroz, Yeni Bir Başlangıç Olmalı !
Newroz, Kürtler için olduğu kadar bölgemizin diğer bazı halkları için de önemli bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Newroza çeşitli anlamlar yüklense de bu günün yeni bir günün başlangıcı olduğu gerçeği değişmemiştir. Yeni başlangıçlar ileri doğru gelişmek isteyen halklar için hep önemli olmuştur. Newroz’un Kürtler için sadece bu yıl değil gelecek yıllara da uzanacak bir başka önemi vardır. Newroz’un tarihsel gerçeklik içerisinde Kürtler için taşıdığı önem çok geniş şekilde izah edilmiş ve değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Kürtler özgürlük mücadeleleri ile birlikte Newroz’u yeniden yaratmakla kalmamış, yeni bir günün başlangıcından öteye bu güne devrimci bir anlam da kazandırmışlardır. Bundan dolayıdır ki günümüzde Newroz derken, bu devrimci dinamiğinden bahsetmek ve bu anlamını kavramak gerekmektedir. Newroz’ların kitlesel kutlanması ve bu günün artık olmazsa olmazlardan bir gün haline gelmesi, Kürtlerin mücadelelerinin belirli bir seviyeye gelmesi ile mümkün olabilmiştir. Kürtlerin Newroz’a kazandırdıkları bu anlam özgür bir yaşam için ödedikleri bedeller ile birlikte daha bir anlam kazanmıştır. Eskiden sömürgeci egemenlerin ulaşamadığı ve egemenliklerinin uzağında kalmış olan dağlık ve kırsal alanlarda gizli ve küçük çaplı kutlamalar yapılırken, bugün tüm engelleme ve gerçek içeriğini boşaltma çabalarına rağmen, devrimci ve direnişçi bir anlam içerisinde, Kürtler ve dostları meydanlara çıkmakta, Newroz ateşini korkusuzca tutuşturup kitlesel katılımlar ile kutlamaktadırlar.
Kuzey Kürdistan’da Newroz’un adeta yeniden doğuşunun ilk ışıkları, kıyıda-köşede yakılan küçük ateşlerin çıkardığı kıvılcımlarda ortaya çıkmıştır. Yüreklere korkunun yerine direniş tohumları ekilmiş, yeni güne yeni zamanlar yaratılarak başlangıç yapılmış ve unutturulmak istenen Newroz adeta küllerinden yeniden doğmuştur. Kürtlerde özgürlük bilinci ve uyanışın gelişmesi, Newroz kutlamaları etrafında yeni bir biçime kavuşmuş ve devrimci bir içerik kazanmıştır. Newroz, Kürtlerde yeniden dirilişin ateşini yakmış ve bu ateşe süreklilik kazandırmıştır. Newroz’un özgürlük mücadelesinde kazandığı bu anlam Kürtlerin halk olarak varolmalarının yolunu açmakla kalmamış bölge halkları ile birlikte özgürlüğe gitmenin de temel taşlarını döşemiştir. Günümüz Dehaklarının zulmünün son bulması, işte bu yeni anlamına kavuşan Newroz’un yeni başlangıçlara temel olarak alınması ile mümkün olabilecektir.
Newroz ve Birlik
Newroz, yeni başlangıçlar derken bu, en başta Kürt özgürlük mücadelesinin kendisinden başlatması gereken bir adım olarak görülmek zorundadır. Newroz yaklaşırken Kürt siyasi hareketleri çeşitli değerlendirmeler yapmakta ve Newroz’un önemine dair söylenen sözler bir kez daha Kürtler arası birliğe gelip dayanmaktadır. Birliğin önemi sadece Newroz’da hatırlanıyor demek istemiyoruz. Fakat yapılan açıklamaların en önemli ögesini bu oluşturmaktadır. Newroz ruhu, sahip çıkıldığında Kürtlerin birliğini kaçınılmaz bir şekilde dayatmaktadır. Newroz’a gerçek anlamda bir sahiplik yapılacaksa birlik yolunda var olan engeller ortadan kaldırılmalıdır. Birliğin önüne geçecek daha önemli bir gelişme, şu anda Kürtlerin gündeminde ön sıraları tutacak bir ağırlığa kavuşmuş değildir.
Newroz için yapılan açıklamaların sözde kalmaması ve sadece bir iyi niyet gösterisi olmaktan çıkması için yapılması gerekenler de çok açıktır. Bölgemizin ve buna yakın coğrafyada çözüm bulmamış sorunların varlığı her geçen gün daha ağır bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Bu çatışmalı ortamdan Kürtler ile bölge halklarının barış ve demokrasi bayrağını yükselterek çıkabilmeleri ortak bir mücadelenin temellerinin atılması ile mümkündür. Newroz’un tarihsel anlamlarından biri de zulme karşı birlik olmaktır. Demirci Kawa’nın dağlarda yaktığı ateş köleci bir imparatorluğun sonunu getirmiş ve yeni bir günün başlangıcını müjdelemiştir. Bugün Kürtler özgürlük mücadeleleri ile Newroz ateşini her dört parçada tutuşturmuş ve özgürlüğe giden yolda önemli gelişmeler yaratmışlardır. Mücadelenin ulaştığı bu evrede ardına sığınılacak bahaneler de kalmamıştır. Bir başka deyimle ileri sürülen gerekçeler, birlikten daha önemli değildir. Kürt siyasi güçlerinin birliği başaramamaları Newrozların anlamı ile çelişmektedir. İstisnasız her Kürt hareketi bu yılki Newroz açıklamalarında ulusal birliği gündemlerine aldılar. Bu konudaki engelleri aşmak o kadar da zor olmasa gerek. Birliğe gerçekten niyet etmek ve bu yolda kararlı yürümek gerekmektedir. Sömürgeci egemenlerin ve uluslararası güçlerin birlik yolunda engeller çıkardıklarını bilmekteyiz. Bu engelleri aşabilmek, yine birlik olunduğunda gerçekleşebilir. Bu yılki Newroz’un önemi, birlik yolunda son şansların harcanmaması gerektiğini, daha açık bir şekilde ortaya çıkarmasında da yatmaktadır.
Farklılıkların olması biraraya gelmeyi engellemez. Kürtlerin birliği sanıldığı gibi milliyetçiliği öne çıkarmakla da gerçekleşmez. Kürdistan’ı egemenlikleri altında tutan sömürgeci devletlerin Kürt özgürlük mücadelesini engellemek için çeşitli oyunlar tertiplediklerini bilmekteyiz. TC ve İran’ın dolaylı ve direk saldırıları her geçen gün yeni boyutlar kazanmaktadır. Bu egemenlerin Kürtlerin ne özgürleşmesini ve ne de birlik olmaklarını istemediklerini bilmekteyiz. Tüm çabalarını bunu engellemek için harcamaktadırlar. Bu saldırıları boşa çıkarmak, ancak Kürtler birlik olurlarsa mümkün olabilir. Bu birliğin sözde kalmaması için yapılması gerekenlerin en başında, ilk elde karşılıklı suçlamalardan vaz geçerek bir masaya oturmayı başarmak gelmektedir.
Yeni Newrozları Beklerken
Kürtlerin özgürleşmesi bölgenin yapısını da değiştirecek ve bölge halklarının barış ve demokrasi içerisinde yaşayabilecekleri bir gelişmeyi yaratacaktır. Bölgemizde çözüm bekleyen sorunlar az değildir. Tüm bu sorunlar birbirini etkilemektedir. Kürt sorununun çözümü bir domino etkisi yapacak ve peşpeşe çözümleri hızlandıracaktır. Sadece bölgemizdeki gelişmeler değil dünyada yaşanan gelişmeler de Ortadoğu’yu yakından etkilemektedir. Bölgemize baktığımızda en önemli sorunların başında Kürt sorunu gelmektedir. Emperyalizmin ve bölge gericiliğinin geriletilerek bölgemizden atılması Kürt sorununun demokrasi içerisinde çözülmesi ile mümkündür.
Ortadoğu ve dünyamızda yeni bir düzenin kurulmasından bahsedilmektedir. Yeni kurulmak istenen dünya düzeninin halkların lehine olmayacağı şu an yürütülen şavaş ve çatışmalardan görmekteyiz. Bölgemize baktığımızda uluslararası güçlere dayanarak egemenlik yürütmek isteyen TC ve İran, mevcut çatışmalı durumun devamından yanadırlar. Tarihte kalmış imparatorluk heveslerini günümüze taşımak isteyen bu her iki güç bölgemizde çatışmalı ve savaş durumunun devamında kendi varlıklarını görmektedirler. Kürdistan üzerinde egemenliklerini devam ettirmenin bir yolu da savaşı ve çatışmaları her alana taşırmak olduğunu bilmektedirler. Bundan dolayıdır ki ne Kürt sorunun çözümüne ne de Filistin, Yemen, Lübnan gibi ülkelerde yaşanan çatışmaların bitirilmesine katkı sunmamaktadırlar. Tam tersine mevcut durumun devamından çıkarları doğrultusunda yararlanmaktadırlar. Bölgemizde bu saldırganlık boşa çıkarılırsa barışın yolu da açılacaktır.
Bu sorunlar yumağında Türkiye ve Kuzey Kürdistan gerçeğine döndüğümüzde karşımıza yeniden birlik ve ittifaklar sorunu çıkmaktadır. Türk ve Kürt solu olarak adlandırdığımız demokratik, ilerici ve sosyalist güçler uzun bir zamandan bu yanadır yeniden artan bir çaba ile ittifaklar sorunu gündemi ile meşgul durumdadırlar. Geçmiş mücadele deneyimleri ve ittifak kurma çabaları göstermiştirki sol bu konularda sınıfta kalmıştır. Bugün yürütülen ittifak görüşmeleri de çoğu zaman bazıları için biçime takılıp kalmaktadır. Halklarımızın karşısında faşist bir rejim vardır. Bu faşist rejim her geçen gün bu saldırganlığını artırmaktadır. Kaybedeceklerini ve toplumu eskisi gibi yönetemeyeceklerini gördükçe saldırganlıkları daha da gelişecektir. Faşist rejime karşı birlikte mücadele etmekten başka bir çözüm yolu daha keşfedilmemiştir. Hitler faşizminin gelişmesi ve buna karşı mücadelenin tarihi bilinmektedir. Hitler faşizminin iktidarı ele geçirmesi ve buna karşı gelişen direniş derslerle doludur. Bugün TC içerde ve dışarda yürüttüğü saldırganlığını sanki sadece Kürt özgürlük mücadelesine karşıymış gibi lanse etmektedir. ‘Terörizm’ damgası ve içeride körüklenen milliyetçilik ile bir beka sorunu yaratılmış ve kitleler bu şekilde kendi yörüngesi içerisine alınmaya çalışılmak istenmektedir. Hitler ve benzeri faşist rejimlerin uyguladıkları benzer taktikler burada da karşımıza çıkmaktadır. Adım adım her direniş odağı geriletilerek toplum tam olarak egemenlik altına alınmak istenmektedir.
Tüm bu saldırılara karşı çıkmak, ortak bir mücadele ile mümkün olabilir. Kürt sorununa ad koyamayan ve bundan kaçan, bir başka deyimle Kürde Kürt, Kürdistan’a da Kürdistan diyemeyen bir solun faşizmi geriletmede başarılı olamayacağını görmek gerekmektedir. TC’nin manipülasyonlarına gelmeden sorun, sadece bir çatışma ya da savaş boyutu ile ele alınmamalıdır. Çatışma ekseninde kalınca milliyetçi ya da beka sorununun girdabına kapılmak işten bile değildir. Demokratik ittifaklar geliştirilirken biçime takılıp kalanlar, faşizme karşı gerçek bir mücadeleden kaçmakla kalmıyor aynı zamanda bu rejimin devamına bilerek ya da bilmeyerek payanda olmaktadırlar. Şu an halklarımızın barış ve demokrasi içerisinde yaşamalarından daha önemli bir gelişme yoktur.
Bölgemizde çözülemeyen sorunlara baktığımızda, çözümsüzlüğün temelinde barış ve demokrasi güçlerinin ulusal sınırları aşıp ortak bir mücadele geliştirememeleri yatmaktadır. Çözümsüz kalan ve çatışmalı sorunların temelinde bu yatmaktadır. Kürt özgürlük mücadelesi ortak mücadelenin temellerini atmakla, bölgemizde yeni adımların önünü de açmaktadır. Birlik geliştikçe yeni Newrozlar bölgemiz için gerçek anlamında kutlanmaya devam edecektir. Bir başka deyimle Newroz gerçek anlamına kavuşmuş olacaktır.
Kürt özgürlük mücadelesi bugün her parçada bu ortak mücadelenin temellerini atmak ile kalmamakta bunun gelişmesi için adımlar da atmaktadır. Rojava örneği, Suriye halklarının biraraya gelmesinde önemli bir deneyim olmaya devam etmektedir. Bu adımın başarısı giderek etkisini bölge düzeyinde göstermektedir. Bölge halklarına istenince demokratik temellerde biraraya gelinebilineceğini göstermesi açısından da önemli bir deneyimdir. Bu adımın daha ileri götürülmesi barışın yollarını da açacaktır.
Bu Newroz sürecinde Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ortak mücadelenin temelleri geniş halk kesimlerinin katılımı ile gerçekleştirilebilinirse faşizm geriletilecek ve demokrasinin yolu açılabilinecektir. Adım adım faşizm geriletildikçe halklarımız arasına sokulmak istenen düşmanlık tohumları yeşerecek bir zemin de bulamayacaklardır. İşte o zaman Newroz gerçek anlamına uygun bir şekilde kutlanacak bir bayram olacaktır.