Nurettin Yedigöl dosyasında 34 yıldır süren cezasızlık son bulsun!

Nurettin Yedigöl dosyasında 34 yıldır süren cezasızlık son bulsun!

Demokratik sistemlerde kamu görevlilerinin eylem ve işlemleri, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına saygıya dayanır ve kamu görevlileri eylem ve işlemlerinin hesabını vermekle yükümlüdür. Türkiye’de ise kamu görevlileri, insan hakları ve hukuk ilkelerine dayanmayan eylem ve işlemlerinden doğan suçlarda hesap sorulamaz konumdadır.

Bu nedenle Türkiye’de: Hakikat yoktur, gizlilik ve suça dayanan resmi yalanlar vardır. İnsan haklarına ve evrensel hukuka saygı yoktur, sistematik hak ihlalleri vardır. Tarafsız ve bağımsız yargı yoktur, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik vardır.

Bizler, devletin resmi yalanlarına karşı, hakikati; hukuksuzluk ve adaletsizlik üreten yargı sistemine karşı, evrensel hukuku ve adaleti; hesap sorulamaz konumdaki devlete karşı, işlediği ağır insanlık suçlarının hesabını sorma hakkımızı savunmak için tekrar Konak Meydanı’nda eski Sümerbank önündeyiz.

Bu hafta 34 yıllık resmi bir yalanın, 34 yıllık bir hukuksuzluğun peşini bırakmama kararlılığımızın ifadesi olarak buluştuk.

26 yaşındaki Nurettin Yedigöl 10 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir eve yapılan baskında göz altına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gayrettepe’deki ünlü işkence merkezi 1.Şube’ye götürüldü. Orada Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timi tarafından sorgulandı, işkenceyle öldürülen bedeni kaybedildi.

Baba İsmail Yedigöl, 12 Eylül’ün korku ortamında Emniyet Müdürlüğüne, Milli Güvenlik Konseyine, İstanbul Sıkıyönetim komutanlığına, Başbakanlığa, Adalet Bakanlığına, İstanbul Valiliğine, İstanbul Cumhuriyet Savcılığına başvurdu. Bu başvurulara İstanbul Sıkıyönetim komutanlığı ve İstanbul Emniyet müdürlüğünden “Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı, kaydına rastlanmadığı” cevabı geldi. Soruşturmayı yürüten dava savcısı Faik Tarımcıoğlu, “Bizim elimizde de Nurettin Yedigöl hakkında bir tutuklama kararı var ama kendisini bulamıyoruz.” dedi.

Yedi kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. “Şahidiz, işkencede öldürüldü” diye ifade verdiler. Ama savcılık “Böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın” dedi. Ağır işkence gören bu tanıklar, “polisi zor durumda bırakmak için kendilerini duvara vurmak suretiyle yaraladıklar” iddiasıyla suçlandı ve tanıklıklarının geçerli olmayacağı söylendi.

34 yıldır tüm suç duyurularından bir sonuç alınamadı.

Son olarak İHD avukatlarının:

2. 3. 2011 tarihinde Sultanahmet Adliyesi’nde yapılan suç duyurusu hakkında savcılık, “zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi. Bu karar üzerine AİHM’e başvuruldu. 23.03.2012 tarihinde Çağlayan Adliyesi’nde yapılan suç duyurusu hakkında da zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Bu karar üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu.

Baba İsmail Yedigöl’ün ömrü oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmedi. Anne Zeycan Yedigöl ise 34 yıldır oğlu Nurettin’i arıyor.


Konuyla ilişkili diğer makaleler