POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 02.11.-08.11.2020
ALBAYRAK'IN İSTİFA TİYATROSU
Evet, bilerek tiyatro nitelemesini kullandık. Hazine ve Ekonomi Bakanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı'nın damadı Berat Albayrak sosyal medya paylaşımı üzerinden istifasını duyuruyor, boyalı burjuva basını suskun, olumlu veya olumsuz herhangi bir haber yayınlamıyor, Saray suskun, bugün AKP MYK toplantısı sonrası basın toplantısı yapılıyor, yine ses yok... Garip bir durum. İnsanların aklıyla alay ediyorlar tanımlaması tam yerine oturuyor.
Önce birileri yine sosyal medyadan "Albayrak'ın sosyal medya hesabı hacklendi" paylaşımı yaptı. Ama onun da devamı gelmedi.
"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" dermiş büyüklerimiz. Belli ki çarşı karıştı. Büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanı kabinede değişiklik yapmaya yöneldi, Albayrak bu istifa açıklaması ile ön aldı. Bu sefer çarşı daha fazla karıştı. Bir de Merkez Bankası'nın başkanlığına Niyazi Ağbal'ın getirilmiş olması ve bu eylemin Berat Albayrak'ın görüşü alınmadan gerçekleştirildiği konuşuluyor. Bu da sebeplerden biri olsa gerek.
Şimdi, büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanı bu istifayı geri aldırmaya çalışıyor ve aynı zamanda "sen benden önce böyle bir açıklamayı nasıl yaparsın"ın hesaplaşması sürüyor. Görünen o ki, ikna ve düzeltme süreci istenilen rotada ilerlemiyor ve süreç uzuyor.
Böyle bir istifa durumu olmasa en başta Albayrak çıkar durumu yalanlardı. Haydi o da olmadı, Cumhurbaşkanı, Albayrak ile birlikte kameraların karşısına çıkar açıklamasını yapardı. Sadece böyle bir yalanlama yapılamamış olması dahi istifanın gerçek olduğunun kanıtıdır.
MHP destekli AKP-Saray Rejimi zorda. Ekonomik ve politik kriz içinde. Ekonomik krizin politik krizi daha fazla tetikleyeceğine dair öngörümüzü uzun süreden beri dillendiriyoruz. Uzatmaları oynuyorlar demiştik. Şimdi uzatmaların uzatmalarına geçtiler. Birkaç uzatmanın uzatması daha olabilir ama sonunda "altın gol" muhakkak gerçekleşecek. Bu ülkenin toplumu, başta işçi sınıfı, emekçiler ve yoksul halklar olmak üzere, bu denli ağır ve daha da ağırlaşacak olan ekonomik krizin faturasını muhakkak çıkaracak. Ekonomik kriz politik krizi daha da tetikleyecek. Güncel olarak yaşadıklarımız bunun ilk işaretleridir.
ABD SEÇİMLERİ ÜZERİNE
Bu konuda yazımızı çok uzatmayacağız. Çünkü taraf değiliz. Ne Trump ne de Biden bizim kalemimiz değil. Liberaller ve onların demokrat çeşitleri Biden'in seçilmesini selamlayabilirler. Yardımcısı Kamala'nın göçmen ve melez kökenli olmasından dolayı sahte söylemler de geliştirebilirler. ABD ne siyah kökenli, hem de Müslüman kökenli Hüseyin'ler gördü.
Artık anlamalıyız ki, ABD'de seçimler demokratik değildir. Adayları belirleyen de seçildikten sonra yöneten de emperyalist bir ülkenin askersel-sanayii kompleksleridir. Uluslararası tekelci burjuvazinin ağa babalarıdır. Dünyanın en azgın ve saldırgan emperyalist ülkesinin sözde "sahipleri" seçimleri belirliyor. Sanki Sanders aday olsaydı ve kazansaydı farklı mı olacaktı. Sosyalist olarak sundukları bu şahıs da onların "sosyalisti" değil midir?
Dünyanın çeşitli devletleri ile ilişkilerde, ekonomik stratejilerde temel değişiklik beklenmemelidir. Nüans farklılıkları olması siyasetin özünü değiştirmez. Bunlar yöntemsel sorunlardır. ABD Devlet Başkanı olacak kişi, ABD'nin uluslararası tekellerinin, Pentagon'un borusunu öttürmek zorundadır. Başka bir seçeneği yoktur ve böyle ham hayaller ile de oyalanmamak gerekir. ABD'de gerçek değişimi sağlayacak olanlar, işçi sınıfı, yoksullar, ezilen halklar olacaklardır. Bu seçimlerde de bu yönde bir gelişimi en azından biz göremiyoruz. Bu değişimin seçimlerle mi, yoksa sahada mı belirleneceği ayrı bir soru olarak düşünülmesi gereken olgudur.