POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 04.05.-10.05.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 04.05.-10.05.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ  04.05.-10.05.2020

HELİN, MUSTAFA VE İBRAHİM KONUSUNDA YENİ GELİŞME

Tüm Türkiye ve ilgili uluslararası kamuoyu önce Helin, ardından Mustafa, en son da İbrahim'in Ölüm Orucu sorucunda toprağa düşmelerini takip etti.

Helin ile İbrahim, Grup Yorum' uygulanan konser yasaklarının kaldırılması, Grup Yorum üyeleri hakkında "terörist" suçlamasıyla işlerliğe konan arama ve yakalama kararlarının kaldırılması, tutuklu Grup Yorum üyelerinin serbest bırakılması ve İdil Kültür Merkezi üzerindeki baskı ve yasaklamaların kaldırılması için ölüm orucuna yattılar. Mustafa ise haksız yere ve yanlış "gizli tanık" ifadesiyle ömür boyu hapse mahkum edilmesini protesto etmek ve yeniden adil bir şekilde yargılanmak için ölüm orucuna yatmışlardı.

Şu anda halen tutuklu bulunan ve haklarında ömür boyu hapis cezaları istenen avukatlardan Ebru ve Aytaç da yine "gizli tanık" ifadeleri doğrultusunda hazırlanan iddianamelere karşı çıkarak, adil yargılama için direniyorlar.

İbrahim'in ölümünden sonra tüm bu davalarda "gizli tanık" olarak ifade veren ve tüm tutuklama ve mahkumiyetlerin gerekçesi olarak öne sürülen "gizli tanık" İ.İ. devlet tarafından kaçırıldığı yurt dışından ses verdi. Kendi el yazısı ile yaptığı beyanlarda zorla bu ifadeleri imzalamak zorunda kaldığı, iddianamelerde tutuklananlara atfedilen suçların hiç birinin kendi ifadesi olmadığını açıkladı ve gerekçeleri ile, kendisinin normal ifadesinde verdiklerini detaylarına kadar yazdı. Helin, Mustafa ve İbrahim'in suçlandığı, Grup Yorum ve İdil Kültür Merkezi'nin "terörist örgüt ve karargah, hatta kozmik oda" olarak nitelendirildiği tüm sözde ifadelerin ipliği pazara çıktı. Ölüm orucunda son nefeslerine kadar direnerek can verenlerin, hala tutsak olanların, aranan ve haklarında yakalama kararı olanların hakkında ortaya konan tüm suçlamaların uydurma ve kurgu olduğu ortaya çıktı. Şimdi bunun hesabını kim ve nasıl verecek? "Gizli tanık" olarak adlandırılan İ.İ'nin bu açıklaması nasıl değerlendirilecek? Sorun AYM'ye veya AİHM'ne giderek çözülse ne olur? "Giden gitti" diyerek olayın üstünü mü örteceklerini zannediyorlar? Pekiyi, hala tutsak olanlar, haklarında yakalama kararı olanlar ne olacak?

Burjuva hukukunun ve özellikle güncel hukuksuzluğun çare olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ne ki, bu kadar ayan beyan ortaya çıkan bir gerçeklik konusunda da tüm hukuk kuruluşlarının, siyasi parti ve çevrelerin, ulusal ve uluslararası en geniş kamuoyunu yaratarak bu duruma karşı harekete geçmesi gerekmektedir. Sansür altındaki demokratik basın sesini ancak kendi çevresine ulaştırabiliyor. Ülke nüfusunun ezici çoğunluğu bu olaylardan habersiz. Uluslararası kurum ve kuruluşlar pasif davranıyor. Bu konu Türkiye'nin Emek, Barış ve Demokrasi Platformu'nun gündemine taşınmalı, gündem haline getirilmeli ve gerek ulsal gerekse de uluslararası alanda İktidar üzerinde baskı kuracak toplumsal baskı oluşturulmalıdır. Biz kendi adımıza bu konuyu ilgili platformlara taşıyacağız, ancak diğer bileşen güçleri de bu konuda daha aktif olmaya çağırıyoruz.

 

SALGIN KOŞULLARINDA EMEK KONSEYLERİ'NİN ÖNEMİ

Ülkede ekonomik kriz had safhaya ulaştı. Daha da derinleşeceğini söylemek çok da yeni ve bilinmeyen bir durum değil. COVİD-19 sürecinde ekonomik kriz daha fazla derinleşti, ancak, krizin tüm sorumlusu COVİD-19 değil. Zaten dibe vurmuş olan ekonomi son tokadı da COVİD-19 sürecinde yedi. İşyerleri kapanıyor, işten çıkarmalar artıyor, işsizlik resmi rakamlara göre dahi çok yükselmişken, reel olarak yüzde otuzlara ulaşıyor. İşsizler, emekliler yoksulluk sınırının altına değil dibine inmişken, bu ifadenin ne anlama geldiğini bilince çıkarmamız gerekiyor. Tek kelimeyle ifade edersek "insanlar aç" diyebiliriz. Hazinenin boşaltılmış olması, işsizlik, deprem v.b. fonların hazineye aktarılmış olması, elde kalan birkaç Kamu İşletmesi'nin de Varlık Fonu'na devredilerek tüm varlıklarının hazineye aktarılıp tüketilmiş olması alarm durumunun ne denli ileride olduğunun işaretleridir. TL'nin döviz karşısında değer kaybı ve bu olgunun sürekli daha da TL aleyhine gelişmesi durumu özetliyor. Hayat pahalılığı, bırakın genel tüketim mallarını, temel besin maddelerinin dahi ulaştığı oran ciddi sorunlar yaratıyor. Özellikle işsizliğin artmaya devam ettiği koşullarda taşınamaz hale geliyor.

Bu koşullarda sendikaların girişimleri, eylemlilikleri veya eylemsizlikleri, işçi sınıfının, emekçilerin, işsizlerin ve emeklilerin, kısacası yoksulların yaralarına merhem olmuyor. Açıklamalar ve bildiriler dışında dişe dokunur hiç bir girişim yok. İşte, bu koşullar altında işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, emeklilerin, yoksulların Emek Konseyleri biçiminde örgütlenmeleri önem kazanıyor. Sadece önem kazanmak değil, yakıcı bir hal alıyor. İşyerlerinde, fabrikalarda, tersanelerde, madenlerde, şantiyelerde, bürolarda ama aynı zamanda işçi ve emekçilerin yoğun olarak oturdukları semt ve mahallelerde Emek Konseyleri'nin kurulması ve bu Emek Konseylerinde siyasi tercihlerinden bağımsız tüm işçi, emekçi, işsiz, emekli ve yoksulların yer alması gereklidir. Sendikaların örgütlendiği iş yerlerinde de sendikal çalışmaları geliştirmek ve desteklemek için Emek Konseyleri işlevli oluyorlar. Sendikaların işçi hakları için mücadele ettiği işyerlerinde zaten bu girişimler gerekli olmuyor, "ama adı var, kendi yok" tarzı durumlarda sendikaların aktivitelerini geliştirmek için son derece yararlı olmaktadır.

Emek Konseyleri sol örgütlerin bileşiminden oluşan "eylem ve güç birliği" tarzı girişimler değildir. Herkesin birey olarak katıldığı, salt sol görüşlü değil, sınıf temelinde farklı siyasi tercihlere sahip bireylerin katılımı Emek Konseylerinin bileşimini belirliyor. Emek Konseyleri, semtlerde özellikle güncel durumda salgın koşullarında Dayanışma Ağları çalışmaları ile iç içe geçiyor. Dayanışma Ağları da salgın sonrası Emek Konseyleri için uygun bir ortam yaratıyor. Emek Konseyleri ile Dayanışma Ağları arasında karşılıklı bu nitelikte bir diyalektik etkileşim mevcut. Emek Konseylerinin kurulduğu il ve ilçelerde bu deneyler yaşanıyor ve haber niteliğinde bilgiler gazetemize ulaşıyor. Biz de bu bilgileri paylaşarak genelin bilgisine sunmak ve yerel deneyleri genelleştirmek istiyoruz.


Konuyla ilişkili diğer makaleler