POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 07.10-13.10.2019
BÖLGE SAVAŞINDA SON DURUM VE OLASI GELİŞMELER
TSK’nın 9 Ekim 2019 tarihinde Kuzey ve Kuzey Doğu Suriye bölgesine başlattığı saldırı ve işgal hareketi sürüyor. Türkiye’de rejimin yazılı ve görsel basını çok farklı bir tablo çiziyor. Okuyucu ve izleyicileri yanıltıyor. Ülke bir savaş seferberliği ve savaş propagandası etkisi altında.
Bizim görüşümüze göre bu harekat sınır ötesi ve Suriye sınırlarının içini hedef alan bir saldırı harekatı olduğuna göre bu bir işgal ve savaş ilanıdır. Aynı zamanda Kuzey Suriye’de oluşan Bölgesel Rojava Özerk Demokratik Halk Yönetiminin imhasını hedef almaktadır. Suriye’ye yapılan saldırının asıl amacı da budur. İşgal TSK jetlerinin hava saldırısı ile başlamış ve Suriye Milli Ordusu olarak adlandırılan cihatçı İŞID ve El Kaide dönmesi çapulcuların “mayın eşeği” olarak önden gönderilmesi ile sürmüş, daha sonra TSK komandoları onları takip etmiştir.
Normal koşullarda Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin bu saldırıya hemen karşılık vermesi gerekiyordu. Ancak son 3 yılda SDG ve YPG/YPJ’nin ABD ile askeri anlamda uzun vadeli stratejik bir anlaşma ve işbirliği yapması Suriye’nin tepkisini ertelemiştir. Suriye Devleti bu işbirliğini düşman ile işbirliği olarak değerlendirmiş ve saldırı karşısında edilgen davranmıştır. daha sonra ABD’nin bölgeden ve “aradan” çekilme açıklaması yapması ve Rusya’nın aracılığı ile Suriye Devleti ile Rojava Özerk Yönetimi görüşmeye başlamış ve kısmi anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşmaya göre Suriye Silahlı Kuvvetleri yurt savunması amacıyla Türkiye-Suriye sınırını korumayı üstlenmiş ve SDG ile birlikte Afrin, İdlib ve Menbiç’in özgürleştirilmesi hedefine yönelmiştir. İkinci adım Suriye hava sahasının TSK jetlerine kapatılması kararı olacaktır. Bu konuda Türkiye Rusya nezdinde bunun gerçekleşmemesi için uğraş verse de büyük bir olasılıkla hava sahası TSK jetlerine kapatılacaktır. TSK güçlerinin işgal harekatı sürecinde girdiği köy ve ilçeler de Suriye Silahlı Kuvvetleri ve SDG tarafından özgürleştirilecektir.
Kısacası Türk medyasında yazılan ve anlatılan kahramanlık efsaneleri tamamen propaganda içeriklidir. Bunu söylerken TSK’nin belirli bölgelerde sonuç alamadığını söylemek istemiyoruz. Korkunç derecede orantısız bir savaş ile karşı karşıyayız. Suriye Silahlı Kuvvetleri devreye girmeden ve hala TSK hava üstünlüğünü koruyor ve bu avantajı kullanıyor. SDG savaşçıları sokak sokak direnerek yerleşim bölgelerini korumaya çalışıyorlar. Silah tekniği ve hava üstünlüğü kuşkusuz ki TSK’yı üstün kılıyor ama Vietnam deneyini de unutmamak lazım. Çünkü karşılarında kaybedecekleri hiç bir şey olmayan ama kazanacakları bir özgürlük olan bir halk var. Ve bu halk canı ile dişi ile bu saldırıya karşı direniyor.
Artık görmek ve anlamayanlar için net olarak ortaya çıktı ki ABD ve NATO Türkiye’ye yol vermek için aradan çekilmiştir. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in savaş başlar başlamaz gerçekleştirdiği İstanbul ziyareti bir destek mesajı anlamındadır. Rusya ile ABD arasında da zımni bir anlaşma olduğu ileri sürülüyor ama Rojava yönetiminin Suriye Devleti ile diyalog durumuna geçmesi Rusya aracılığı ile olmuştur. Dolayısıyla olacak olan Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin SDG ile işgal bölgelerini özgürleştireceği ve en zorunlu durumda Rusya’nın o hedeflenen “güvenli bölge”ye geçici olarak yerleşeceğidir. Bu da Rusya’nın bu satrancın kazananı olduğu dışında hiç bir anlam taşımamaktadır. Rusya bu saldırıda Türkiye ile Suriye’nin karşı karşıya gelmemesi için bu rolü oynamak zorunda kalacaktır. Değilse Suriye Silahlı Kuvvetleri TSK jetlerini savunma yoluyla önlemek zorunda kalacaklardır ki, bu da Türkiye ile Suriye arasında bir sıcak temas demektir.
21. ULUSLARARASI KOMÜNİST VE İŞÇİ PARTİLERİ BULUŞMASI
Adını “TKP olarak nitelendiren Kemalist ve Devletçi grup uluslararası alanda "Komünist ve İşçi Partileri Koordinasyonuna" sızarak yıllardır gerçek Türkiye Komünist Partisi’nin kardeş partilerini yanıltıyor. 18-20 Ekim 2019 tarihlerinde bu kardeş partileri İzmir’de “21.Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Buluşması”na davet ederek artık çizmeyi aşmışlardır. Bu “Buluşma” süresince 19 Ekim akşamı da Bornova Aşık Veysel Açık Hava Tiyatrosunda bir gece düzenleyeceklerini duyurmuşlardır. Türkiye’de demokrasinin D harfinden söz edilemeyecek bir dönemde, Suriye’ye savaş açıldığı günlerde amacı sadece MHP destekli AKP-Saray rejimini aklama görevi görecek böyle bir programa Türkiye Komünist Partisi - TKP’nin tepkisi sert ve kararlı olmuştur. TKP MK aldığı bir kararla Genel Sekreterleri Sedat Taner yoldaşın imzasıyla bir mektubu bu toplantıya davet edilen tüm kardeş partilere yollayarak onları aydınlatmıştır. Bunun üzerine sahte “TKP” önce 19 Ekim gecesini iptal ettiğini açıklamıştır. Bu geceyi neden iptal ettiklerini de açıklamamışlardır. Bahane olarak “Suriye’deki gelişmeleri” öne sürmüşlerdir. Halbuki gerçek komünistlerin tam da böyle bir dönemde Suriye’ye yönelik savaş ve işgal harekatına karşı daha da güçlü bir gece düzenlemeleri gerekmez miydi? Ama hayır, onlar devlet politikaları ile ters düşmezler. Bizim onlar hakkında devletin icazetli partisi oldukları savımız da bu şekilde bir kez daha onaylanmış olmaktadır.
Toplantıya katılmayı planlayan ve bu sahte partinin niteliğini bilmeyen bir dizi kardeş parti TKP ile ilişki kurarak bilgilenmişler ve bu toplantı ile aralarına mesafe koymuşlardır. Bu toplantı gerçekleşecek olursa da bir dizi tartışmaya sahne olacağını bugünden ön görmek mümkündür. Çünkü bu toplantı Türkiye’deki faşizan ve gerici rejimi aklamaya hizmet etmektedir. Umarız aklı selim diğer kardeş partiler arasından bazıları bu toplantıyı Türkiye’de değil, başka bir ülkede düzenlemeye yönelik girişimde bulunurlar. Ve de gerçek Türkiye Komünist Partisi’nin bu toplantılara katılımının sahte “TKP” tarafından neden veto edildiği konusunda soru sorarlar.
TKP adı devletin icazetiyle faaliyet yürüten ve gerçek TKP’nin önünü kesme amacını taşıyan bir gruba daha uzun süre bırakılamaz. Ve biz biliyoruz ki bu konu yargı yoluyla değil sahada, sınıf mücadelesi sürecinde çözülecektir. Mustafa Suphilerden başlamak üzere binlerce TKP’li bu ismin bu şekilde kirletilmesi için toprağa düşmediler, işkencelerden, zindanlardan geçmediler, politik sürgünlerde can vermediler. Bu adı kullanarak devletin hiç bir müdahalesi ile karşılaşmamaları ve burunları dahi kanamamaları bu güruhun gerçek durumunu dünyaya kapalı gözle bakmayanlar açısından açıklamaktadır. TKP’nin şanlı orak çekiçli kızıl bayrağı her gün daha yükseklerde sınıf savaşımının saflarında dalgalanmaktadır ve dalgalanacaktır.