POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 23.03.-29.03.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 23.03.-29.03.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 23.03.-29.03.2020

KORONA VİRÜS GÜNDEMİ

Türkiye’de ve dünyada Korona Virüsü Salgını yayılıyor. Worldometer internet sitesindeki bilgilere göre, dünya genelinde toplam vaka sayısı dün itibariyle 702 bin 348'e olarak kaydedildi. Dünya genelinde virüsten dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı ise 33 bin 178 olarak bildiriliyor.

Aynı verilere göre, salgının en fazla görüldüğü ülke, 131 bin 403 vakayla ABD ilk sıraya oturdu ve DSÖ tarafından salgının yeni merkezi olarak ilan edildi. ABD’yi 97 bin 689 vakayla İtalya takip ediyor. Salgının ortaya çıktığı Çin'de ise 81 bin 439 vaka kayda geçti. 78 bin 799 vakanın görüldüğü İspanya, 60 bin 659 vakanın görüldüğü Almanya, 38 bin 309 vakanın görüldüğü İran, 37 bin 575 vakanın görüldüğü Fransa, 19 bin 552 vakanın görüldüğü İngiltere, 14 bin 829 vakanın görüldüğü İsviçre, 10 bin 866 vakanın görüldüğü Hollanda, 10 bin 836 vakanın görüldüğü Belçika, vaka sayıları 10 bini aşan ülkeler oldu. Fransa'da salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı son bir günde 292 artarak 2 bin 606'ya çıktı. İtalya'da da salgında hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 756 artarak 10 bin 779'a yükseldi. Böylece dünyada virüsten dolayı en fazla kayıp yaşayan ülke sıralaramasında İtalya ilk sırada yer alıyor. İtalya’ya İspanya takip ediyor. İspanya'da son 24 saatte salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 546 artışla 6 bin 528'e yükseldi. İran'da can kaybı 2 bin 640'a yükseldi. Etkisini artırarak yayılan salgına karşı küresel ölçekte alışkanlıkları değiştiren gelişmelerin yaşandığını gösteren örneklerde var. Fransız lüks moda devi Chanel, salgınla mücadele kapsamında maske ve önlük üretimine başlayabileceğini, yetkililerden onay beklendiğini açıkladı. Avustralya, hastalarının özel bir monitör sistemiyle evlerinde tedavi olmalarını öngören pilot proje için harekete geçti. Başarılı olursa bu salgına karşı ilk sanal hastane olmuş olacak. New York eyaletinin Manhattan kentinde de olası yağma girişimlerine karşı ünlü markaların mağaza vitrinlerini boşalttığı, bazılarının da vitrinlerini tahta plaka ve kalaslarla korumaya aldığı görüldü. Sri Lankalı bir tapınak salgına karşı "manevi savunma" kapsamında helikopterler havalandırarak ülkenin üzerine "kutsal su" serptirdi.

Türkiye'de 11 Mart'tan bu yana salgın nedeniyle 131 kişi yaşamını yitirirken, vaka sayısı 9 bin 217 oldu. Toplam iyileşen hasta sayısı 105, yoğun bakıma alınan hasta sayısı ise 568 olarak açıklandı. Risk altında bulunan sağlık çalışanları da hastalığa karşı savunmasız. Ankara Tabip Odası, “Salgınla mücadelede başarı veya başarısızlığın ilk halkalarından birisi sağlık çalışanının nasıl korunduğudur. Ankara’da 18, covid-19 tanısı alan sağlık emekçisi var” açıklamasında bulundu. Verilerin gerçeği yansıtmadığına vaka ve ölüm haberlerinin daha az açıklandığına ilişkin ciddi iddialar dolaşıyor. En son CHP Milletvekili Veli Ağababa, sadece İstanbul’da bir günde salgından dolayı 20 kişinin hayatını kaybettiğini Türkiye’de genelinde aynı gün için bu rakamın altında açıklanan ölü sayısının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Sağlık Bakanı Koca, bu iddiaları yalanladı. Bu arada Türkiye’de toplu halde açılmış çok sayıda mezar görüntüsü sosyal medyada dolaşmaya başladı. Hükümet yapılan eleştirileri de anında susturuyor. Evde Kal çağrılarına karşı “Evde kalamam kalırsam açlıktan ölürüm” diyen TIR Şoförü dün gözaltına alındı, ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. HDP Amed Milletvekili Remziye Tosun da Diyarbakır’da yapılan tedbirsizliği eleştirdiği için AKP medyası tarafından hedef gösterilerek linç kampanyasına maruz kaldı. Eleştirilere bile tahammül edemeyen iktidar ayrımcılığını ise sürdürüyor. En son dün Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yayınlanan ve cezaevlerine haftada 30 dakika görüntülü arama hakkı tanıyan yönetmelikte siyasi tutsaklara bu haktan yararlanmak için “iyi halli olmak ve disipline uymak” yani “uysal olmak” kriteri dayatıldı.

 

SALGININ ÖĞRETTİKLERİ VE DAYANIŞMA AĞLARI

Korona Virüs Salgını ile dünyanın pek çok ülkesinde insanlar evlerine kapanmak durumunda kaldılar. Küba, Belarus gibi örnek birtakım ülkeler dışında yaşam durma noktasına geldi. Birçok Afrika ülkesinden ise ya yeteri kadar haber yansıtılmıyor, ya da gerçekten Virüs Afrika ülkelerinin büyük çoğunluğunu teğet geçti. Bunu da ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır. Aynı konu Orta Asya cumhuriyetleri için de geçerli.

Konumuz salgının yayıldığı ve insanların tedbiren evlere kapandığı ülkeler. Ki bu ülkelerin çoğunluğu kapitalist emperyalist devletler. İnsanların aşırı tüketim alışkanlıkları olan ülkeler. Bu ülkelerde işgücünü satmak suretiyle geçinenler ve yoksullar alışkın olduklarının ötesinde daha zor günler geçirirken, aşırı tüketim alışkanlığı olan kesimler için yeni bir deney yaşanıyor. Onlar, zorunluluk karşısında birçok alışkanlıklarından ve lükslerinden feragat etmek durumunda kalıyorlar. Umarız bu insanlar normal yaşama geçmeden bir muhasebe yaparak kendilerini sorgularlar.

Kuşkusuz ki, Korona Virüs Salgını ve alınan önlemlerden en fazla etkilenenler dar gelirliler ve yoksullar. Yani yaşamını işgücünü satarak idame ettirenler. Onların arasında da en fazla etkilenenler herhangi bir güvenceden yoksun olarak gündelik yevmiye ile çalışıp evlerini geçindirmeye çalışanlar. Günlük yevmiye ile geçinenler aynı zamanda "karın tokluğuna" çalışanların başında gelenlerdir. O gün aldıkları yevmiye ile ancak evlerinin, ailelerinin bir günlük ihtiyacını karşılayabilenlerdir. Onların şu anda durumu çok zor.

Ülkede bu koşulları dikkate alan bir yönetim olsa, tüm dar gelirli ve günlük yevmiyecilere istisnasız hemen maaş yardımı ve iaşe desteği sağlardı. Olması gereken de budur. Ancak, maalesef bu tür önlemler ülkemizdeki rejim için söz konusu değildir. Bu tür insanlar en iyi ihtimalle "Dayanışma Ağları" üzerinden yürütülen çalışmalar üzerinden günlük temel besin ihtiyaçlarına sahip olabiliyorlar. Ki o da onlara ulaşılabilinirse. Çünkü, tüm basın yayın organları sansür altındayken bu tür ihtiyaçları karşılayabilecek dayanışma ağlarının dahi kendilerini duyurmaları zor oluyor. Dayanışma Ağları, mahallelerde ve semtlerde yürütülen çalışmalar ile, birebir ilişkilerle ihtiyaç sahiplerine ulaşabiliyor.

 

"GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN" YİNE AYNI

Kapitalist dünyanın devletlerinde hükümetlerin Korona Virüs Salgını için ayırdıkları bütçeler iki ayrı içerik taşıyor. Küçük bir bölümü örneğin Almanya'da 100 Milyon Euroluk bölümü Korona Virüs hastalarının teşhisi ve tedavisi için ayrılırken, 600 Milyar Euroluk bölümü "ekonomiyi kurtarma" adına tekellere peşkeş çekiliyor. Halbuki tekeller zaten yıllardır kazanç elde ediyorlar. Onlar biraz da kazandıklarından harcayabilirler. Ama Hayır! Devlet kendi sahibini burjuvaziyi korumak zorundadır. Onun için de tekellere para akıtıyor.

Bazı ülkelerde devletleştirmelere gidiliyor. ABD'de dahi Trump zora giren işletmelerin hisselerinin bir kısmını devletin satın alacağını açıkladı. Kimi aklı evveller buna alkış tutuyor. Halbuki bu yolla kapitalist devlet, kendi burjuvazisine sahip çıkıyor. En kısa yoldan onları kurtarıyor.

Diğer yandan bu Korona Virüsü Salgını şunu göstermiştir. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyete dayalı ve serbest rekabetçi kapitalist pazar ekonomisi ile bu tür salgınlara karşı mücadele etmek mümkün değildir. Çünkü bu işletmelerin tümü kazanç odaklıdır. Salgın durumunda ise kazanç odaklı sonuç alınamaz. Ama kamucu kapitalist devlet anlayışı da bu konuda son tahlilde çözüm değildir. Belki mücadeleyi daha elverişli hale getirir ama o kadar. Üretim araçlarının mülkiyetinin topluma ve devlete ait olduğu işçi sınıfının egemen olduğu devletlerde ise durum farklıdır. Bütün sistem insanların refahı ve güvencesi için yapılandırılmıştır ve olağanüstü durumlarda sadece olağanüstü birtakım önlemler almayı gerektirir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler