POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 26.11-02.12.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 26.11-02.12.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 26.11-02.12.2018

G-20 ZİRVESİ

 

G-20 zirvesine katılmak için Arjantin’de bulunan Erdoğan G-20 zirvesinde aradıklarını bulamadı. ABD ile S-400 sorunu, Halk Bankası meselesi, ekonomik konularda destek ve Kaşıkçı meselesi gündemdeyken, Rusya ile ana konu Suriye ve özellikle de İdlib konusuydu.

Erdoğan, Arjantin’den sonra temaslarını sürdürmek için Paraguay’a geçti. Paraguay’dan da Venezuela’ya geçmesi planlanmış. Erdoğan, Kaşıkçı meselesi, Minbiç, yerel seçim gibi konular başta olmak üzere pek çok konuda gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın Kaşıkçı mesajları birçok gazetenin manşetine taşındı. G-20 zirvesinde Kral Salman ile bir çeşit rekabet içine giren Erdoğan’ın Kaşıkçı meselesini ön plana çıkarması dikkat çekiyor. Erdoğan, Kaşıkçı meselesini BM’ye götürecekleri yönündeki mesajı bir çok gazetenin manşetinde yer aldı ve bu mesaj doğrudan Arabistan’ın uluslararası alanda önlenemeyen etkisine karşılık bir hamle olarak okunabilir. Erdoğan, Minbiç konusunda da ABD ile görüştüklerini ve Minbiç’i kurtaracaklarını iddia etti. Erdoğan’ın G-20’den verdiği ve öne çıkarılan mesajlar aynı zamanda Saray’ın dış politikadaki önceliklerini ortaya koyuyor.

 

İDLİB, MİNBİÇ VE ROJAVA

 

İdlib meselesi gündemdeki sıcaklığını koruyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov yaptığı açıklamada Arjantin’de bir araya gelen Putin ve Erdoğan’ın İdlib anlaşmasını uygulamak konusunda yeniden anlaştıklarını açıkladı. Rusya, İdlib konusunda Türkiye’yi sıkıştırıyor ve bu açıklama ile görünen o ki, Rusya Türkiye’den acil somut adımlar bekliyor. Bunun gerçekleşmemesi halinde Türkiye ile Rusya’nın ortak şekilde gelişmelere müdahale etmesi yönünde bir anlaşmaya varılmış gibi görünüyor. Erdoğan’ın Minbiç’i ön plana çıkarmasına benzer şekilde Rusya’da Rojava’daki gelişmeleri “Suriye’deki asıl tehlike” olarak ön planda tutmaya çalışıyor. “Fırat’ın doğusunda kabul edilemez şeyler oluyor. ABD burada devlet benzeri yapılar kurmaya çalışıyor” diyen Lavrov, Suriye konusunda Batıyı da Astana üçlüsünün önerdiği çözüm önerileri dışında herhangi bir çözüm önerisine sahip olmamakla eleştiriyor. Hem Erdoğan’ın Minbiç açıklaması hem Lavrov’un Kuzey Suriye açıklamaları Türkiye ve Rusya’nın İdlib anlaşmalarının, Suriye’deki Kürt sorununda iki ülkeyi yakınlaştırdığını gösteriyor gibi gözükse de öyle değil. Çünkü Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını istiyor, Türkiye ise Suriye’nin bölünüp parçalanmasını hedefliyor. Neki, Türkiye ABD’nin Kürt Güçleri ile olan ilişkisinden rahatsız, kendini ABD’nin yerinde bir konumda görmek istiyor. Rusya ise Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana politika izlerken Rojava’nın federatif yapılanmasına karşı değil, ama ABD’nin bölgede özellikle Kürt Güçleri ile girdiği ilişkiden rahatsız olduğu için Kürt Güçleri ile ilişkilerde sorunlar ile yüzleşiliyor.

 

YEREL SEÇİMLER

 

Erdoğan, yerel seçimler konusunda 10 maddelik bir “manifesto” yayınlayacaklarını açıkladı. AKP MHP ile ittifak gerçekleştirirken, AKP’nin kendi içindeki gruplaşmalar gittikçe belirginlik kazanıyor. Cumhuriyet Gazetesi, Süleyman Soylucular, Beraat Albayrakçılar, Bilal Erdoğancılar şeklinde AKP’de 3 ekibin çekişme içinde olduğunu yazdı. AKP içindeki ekipleşmeler ve bunlar arasındaki çatışmalar zaman zaman dışarı yansıyor. Ancak, bütün çekişmelere rağmen Erdoğan, AKP’de gruplar üstü pozisyonunu koruyor ve gittikçe temel güç olarak sadece AKP içindeki gruplar tarafından değil, devlet içindeki ekipler tarafından kabul ediliyor. Bu arada Soylu hem devlet içindeki palazlanmasını hem de AKP içerisinde ön plana çıkmasını toplumsal muhalefet ama özellikle Kürtlere yönelik saldırılara borçlu. CHP’nin İyi Parti ve Saadet Partisi ile yaptıkları görüşmeler sonuç alıcı olacağa benzemiyor. Tüm burjuva partilerinin AKP’nin değirmenine su akıtma politikaları devam ediyor. HDP, Kürt illerinde Kayyımlar yoluyla yasadışı şekilde ellerinden alınan Belediyeleri seçimlerde yeniden kazanmak ve onlara 10 belediye daha ilave etmek için sistemli bir çalışma yürütürken, AKP-MHP İktidarının ana amacı da HDP’nin seçimlerde sonuç almasını engellemektir. Tüm olanaklarını HDP ve DBP’nin başarısını engellemek üzerine kuruyorlar. Süleyman Soylu yönetimindeki bir koro bu organizasyonu yürütürken İyi Parti’den de destek alıyor ve CHP de izlediği politikalar ile bu organizasyona hizmet ediyor. AKP-MHP İktidarının Kürt illeri ile eşdeğerde önem verdiği diğer iller de İstanbul, Ankara ve İzmir. İstanbul ve Ankara’yı kaybederlerse ülkede iktidarı kaybetme sürecine girecekleri anlamına geleceğini düşünüyorlar. Onun için bu iki ili kazanıp, İzmir’i de CHP’den almak istiyorlar. HDP de CHP’ye, AKP-MHP’ye karşı büyük illerde destek mesajları veriyor. Bu da “ölümü gösterip sıtmaya razı olmak” gibi bir yaklaşım. HDP’nin devrimci güçler ve CHP tabanına yönelik yapacağı çalışmalarla Belediye Meclislerine yönelmesi ve Metropollerde kazanılması mümkün olan ilçe belediyelerine devrimci ve demokratik güçlerle yönelmesi en doğru politika olur.


Konuyla ilişkili diğer makaleler