POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 28.10-03.11.2019
SOÇİ ANEKDOTLARI
Geçen haftaki bültenimizde Erdoğan’ın Soçi’de Putin’i ziyaretini ele almıştık. Görüşmenin üzerinden bir kaç gün daha geçtikten sonra yayınlanan görseller, videolar ve belgeler bizlere Soçi görüşmesi hakkında biraz daha fazla bilgilenmemize olanak sağladı.
Birincisi; anlaşıldı ki, 7 saatlik görüşmeler sonunda yayınlanan ortak deklarasyon Erdoğan ve Putin’in yani Cumhurbaşkanı ve Devlet Başkanı’nın ortak deklerasyonu değil, Dişişleri Bakanlarının ortak deklerasyonudur. İkincisi; yayınlanan bir videoda Erdoğan önüne Kuzey ve Doğu Suriye haritasını koymuşken, ve sanki Putin ile o harita üzerinde konuşulduğu izlenimi verilmek istenirken, Putin canlı yayında kameralar önünde Erdoğan’dan o haritayı kaldırmasını istiyor, ve Erdoğan da istemeye istemeye haritayı kaldırıyor. Üçüncüsü; iki Dışişleri Bakanı tarafından okunan metin bire bir aynı metin değil. Örneğin Rusça versiyonunda Kürdistan Özgürlük Güçleri kısaltması yer alırken, Türkçe versiyonunda Terörist Gruplar ifadesi yer alıyor. Dördüncüsü; Rusya, Suriye’deki İslamcı çetelerin artıklarından oluşturduğu Milli Suriye Ordusu’nu da terörist grup olarak niteliyor. Ve dikkat ederseniz Soçi görüşmelerinden sonra Türkiye basınında da bazı istisnalar dışında Milli Suriye Ordusu kavramının kullanımı kısıtlandı. Bu noktaları geçen hafta yaptığımız değerlendirmeye ilave anekdotlar olarak not edelim ve sizlerle paylaşalım istedik.
ERDOĞAN VE TRUMP TİYATROSU
Kuzey ve Doğu Suriye’de son durumu değerlendirirken ABD’nin izlediği gel-git politikalara da değinmek gerekiyor. ABD Başkanı Trump bölgedeki askeri kuvvetlerini geri çekerek Irak’a yerleştirme kararı aldı. Askerlerin büyük bir kısmı çekildi. 3-4 gün sonra giden askerler tekrar bölgeye döndüler ve petrol kuyularının olduğu bölgelere konuşlandılar. Herkes bu ve benzeri gel-gitli gelişmeleri Trump’ın tarzına bağlarken, biz bunun Trump’a rağmen Pentagon’un yani ABD’deki Şahinler grubunun bir eylemi olduğunu okuyoruz. Sadece bu konuda değil, ABD Temsilciler Meclisi’nden Ermeni Soykırım Tasarısı ve Türkiye’ye yönelik yaptırımların ezici çoğunluk oyla geçmesi de Pentagon’un etkisidir. Trump bir iş adamı edasında ABD’yi yönettiğini zanneden kişidir. Trump’ın ipleri ABD askersel-sanayii kompleksi ve ABD tekellerinin ellerindedir. Onların da güvencesi Pentagon’dur. Nasıl ki Türkiye’de de Erdoğan, kimilerinin derin devlet olarak adlandırdığı, bizim ise devletin kendisi olarak gördüğümüz işbirlikçi oligarşinin devletinin ipleriyle elinde tuttuğu ve istediği gibi oynattığı bir kişiyse. Trump ile Erdoğan’ın en belirgin ortak noktalarından biri devletin vitrinde tuttuğu kişiler olmasıysa, diğeri de ikisinin de esnaf kişilikleridir. Onlar için sözlerinin hiç bir bağlayıcılığı yoktur. Bugün bir şey söylerler, yarın tam tersini savunurlar ve bu dönüşü yaparken yüzleri dahi kızarmaz.
ESAD’IN AÇIKLAMALARI
Esad yıllardan sonra ilk defa Türkiye ile ilişkiler konusunda uzun açıklamalar yaptı. Erdoğan konusuna fazla girmeden Türkiye halklarını dost ve Türkiye’yi barış içinde yaşanılması gereken bir komşu ülke olarak niteledi. Esad bu açıklamaları yaparken satır aralarında Erdoğan’ın Saray Rejimine çok da uzun ömür biçmediğini ima eder gibi bir okuma yaptık. Esad şimdiden Erdoğan sonrası bir Türkiye hakkında açıklamalar yapıyor gibiydi. Kuzey ve Doğu Suriye’de gelişen süreci de kendine göre gerçekçi olarak niteledi ve Kürt güçlerinin kısa sürede ve yakın zamanda silah bırakmalarının beklenemeyeceğini ama onlarla Suriye açısından ortak bir çözüm bulunması gerektiğini belirtti. SDG de Suriye’de Kürt ulusal sorununun çözümünün siyasi bir çözüm olması gerektiği konusunda açıklamalar yayınladı. Şimdi Suriye Silahlı Kuvvetleri ile SDG güçleri Suriye’nin toprak bütünlüğü ve sınır güvenliği konusunda ortak adımlar geliştiriyor ve de siyasal çözüm konusunda görüşmelere başladıklarını ilan etmiş oluyorlar.
LAVROV’DAN KÜRT AÇILIMI
Bütün bu sıcak gelişme ve diyaloglar olurken, Soçi görüşmesinden bir hafta sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tüm dünyanın ilgisini çeken bir açıklama yaptı. Ortadoğu’daki sorunun Kürt sorununun ilgili dört ülkede siyasal ve barışçıl çözüm bulunmadan çözülemeyeceğini vurguladı. Ve de Türkiye, Suriye, İran ve Irak devletlerine bu konuda üstü kapalı bir çağrı yaptı. Bu çağrı içi boş bir çağrı değildir. Yüzyıllardır çözümsüz kalan Kürt ulusal sorununun dört parçada ele alınması için ortaya atılan bir görüştür ve yankı bulması da gayet doğaldır. Kürt özgürlük güçlerinin dört parçada eşit politik, kültürel ve yurttaşlık hakları ile özerklik temelinde savundukları görüş dört parçada Rusya’nın da insiyatif alması ile yeni bir sürece evrilebilir.