Son Çırpınışlar

Son Çırpınışlar

“Türkiye’nin gündemi seçim gündemi” deniyor. Bizce bu açıklama çok basit olur ve işin gerçek yanını örter. “Türkiye’nin gündemi sınıf mücadelesi gündemidir”. Seçimler de, 1 Mayıs da, Barış ve Demokratikleşme Süreci de, toplumsal yaşamdaki her şey ama her şeyi bu gözle değerlendirmek gerekir. Seçimler bunun sadece bir parçasıdır.

Sınıf mücadelesi açısından bakıldığında da gelişen ve yükselen işçi sınıfının ve ezilen halkların mücadelesidir. Gerileyen ise işbirlikçi AKP iktidarıdır, genelinde burjuvazidir. İşçi sınıfı ve ezilen halklar, henüz iktidar olmanın nesnel ve öznel koşullarına sahip değildir, ancak burjuvaziyi geriletecek mücadele düzeyine ulaşmıştır. Güncel görev, sınıf hareketinin bağlaşıklıkları ile güç ve eylem birliğini geliştirerek, devrimci süreci adım adım geliştirmektir.

AKP İktidarı bu tehlikeyi kendi teninde hissettiği için akıl ve mantık dışı gerekçeler ile işçi sınıfına, ezilen halklara ve onların politik, demokratik ve sendikal temsilcilerine saldırmaktadır. İstanbul’da yaşamı felç ettiği gerekçesiyle Taksim 1 Mayıs Alanını yasaklayan zihniyet, 1 Mayıs günü İstanbul’u tümden felç etmiştir. 2010’da Taksim’de 1 Mayıs’lara izin verdim diyen Erdoğan, bugün yasak uygulamaktadır. Dolmabahçe’de Başbakan yardımcısı ve devlet görevlilerinin varlığında açıklanan Barış ve Demokratikleşme Süreci’nin 10 Maddelik Yol Haritası, İzleme Kurulu oluşturma kararı, Erdoğan efendi tarafından bir cümle ile yok sayılmaktadır. Metal İşçilerinin grevi “milli güvenlik” gerekçesi ile ertelenmektedir. İnsana şaşkınlıktan adeta dilini yutturacak çelişkili beyanlar toplum nezdinde cereyan ediyor. Ancak bunlar olağanüstü olgular değil. Burjuvazi mevzii kaybederken soğukkanlı olamıyor, günlük manevralar yapıyor. “Dün dündür, bugün bugündür” mantığını işletiyor.

Bütün bu nedenlerden dolayı iki önemli olgu öne çıkıyor. Birincisi; 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP İktidarı geriletilmelidir. İkincisi ise; toplumsal muhalefet, işçi sınıfının, ezilen halkların mücadelesinin geliştirilmesi açısından çok daha güçlü ve planlı, programlı örgütlenmelidir. Bu örgütlenme sadece seçimlere yönelik olmamalıdır. Sınıfın ve toplumsal yaşamın tüm hücrelerine nüfuz etmelidir. Sürekli bir sınıfsal muhalefet durumu, sürekli bir gelişme eğrisi, sürekli bir eylemlilik ve yığınsallaşma hedeflenmelidir. Tansiyon sürekli yükselmeli, burjuvazi çıldırmışçasına kendini korumak için çırpınmaya devam etmeli ve çırpındıkça kolu, kanadı kırılmalıdır.

AKP İktidarı bu gelişmelere ülke içinde ve dışında saldırı, işgal ve provokasyonları geliştirerek de yanıt verebilir. İçeride, Ağrı örneğinde de görüldüğü gibi, HDP’ye yönelen yeni oyları zayıflatmak için sıcak savaşı körüklemekte, asker cenazelerinin batıya yollanmasını hedefleyecek provokasyonlara yönelmektedir. Dışarıda, Suudi Arabistan ve Katar’a bir yandan sıcak para bulmak, diğer yandan da Suriye’ye askeri bir saldırının hazırlıklarına ikna etmek için giden Erdoğan, seçimleri kaybedeceğini anladığından, her yola baş vurabilir. Buna “milli birlik” adına Suriye’ye saldırarak seçimleri ertelemek de dahildir. Son çırpınışlar kendisine bunları dahi yaptırabilir. İşçi sınıfı ve ezilen halklar bu oyuna gelmeyecektir. Sınıf için düşman dışarıda değil içeridedir, Ankara’dadır.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler