Sur, Cizre Soykırımı ve Kentsel Dönüşüm
AKP, Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Hezex’te yaptığını tum Turkiye’de yapmak istemektedir. Son donemde akademisyenlere, aydınlara, avukatlara, gazetecilere, emekcilere, işci sınıfına; itiraz eden, baş kaldıran herkese saldırmaktadır. Bu uygulamaların faşizan yontemler olduğu acıktır. Sur’daki el koyma da, Cizre ve Silopi’deki el koyma da boyledir. Artık ortada ne yasa, ne hukuk, ne vicdan ve ahlak vardır. Faşist soykırımcı zihniyetin doğrudan uygulanması vardır.
Sur’daki uygulama da tam bir soykırımcı faşist uygulamadır. Sur şahsında Kurdistan’da 7 bin yıllık bir tarihin koku kazınmak istenmektedir. Sur’dan dışarıya sadece hafriyat ve insan parcaları cıkarılmamaktadır; tum tarihin ruhu ve kulturu de hafriyatlarla Sur’dan cıkarılıp atılmaktadır. Sur’a yonelik bu saldırı Amed’e yonelik, tum Kurtlere yonelik saldırıdır. Sur’daki yok etme, halkları yok etmeye yoneliktir.
Sur’da ve Cizre’deki doğru irdelemeden ne Kurt’un ozgur ve demokratik yaşamı anlaşılabilir, ne neyle karşı karşıya olduğu anlaşılabilir, ne de neye karşı mucadele verileceği. Sur’a yonelik saldırıyı anlamadan halkların varlık yokluk savaşı anlaşılamaz. Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Hezex’te kentsel donuşum adı altında yapılanları seyretmek kulturel soykırımı seyretmektir. Bunu anlamak istemeyenler yalaka ve rantcı kurtlerdir.
Sur’u yıkıp beton yığınları dokmek orada yaşayan halkların kulturel var oluş nedenlerini yoketmektir. Sur’da yaşayan Kurt, Arap, Turkmen, Suryani, Ermeni gecmişini silmektir. Uygarlık bu değildir, acıkca barbarlıktır. Tarihte barbar olarak nitelenenlerin coğu ise kendilerini “uygar” olarak adlandıranlara boyun eğmeyen ozgur ve demokratik toplumu savunanlardır. Cağdaşlık ve uygar gecinmek bugun Sur’u korumaktır. Sur’u kendine gore yapmak isteyenler ise ırkcı kafatascı şoven faşist kesimdir.
Sur’da devlet hesap vermesi gerekirken, hala Sur’a azgınca saldırması kabul edilemez. Sur’daki kamulaştırma dedikleri şey, saldırıların surdurulmesi ve devamıdır.
Devlet olsa olsa işlediği suclardan dolayı hesap verir, yargı onune cıkar. Maddi olarak da bu yerlerin eski orijinal sokakları, avluları ve mimarisiyle yapılması icin tazminat oder. Bunun dışında bu devletin Sur’a elini dokundurmaya hakkı yoktur. Sur, Cizre, Silopi faşizan devletin uniter yapısı icindedir diye soykırım politikaları uygulayamaz.
Sur, eski taşlarıyla orulurse, eski dar sokaklarıyla var olursa, eski coğulcu kulturuyle mimarisiyle varsa Sur olur. Sur’un sokakları, evleri, avluları, taşları, camileri, kiliseleri bir yaşam ve kultur yaratmaktadır. Zamanla goc edenler ve onların yerine gelenler olsa da Sur her zaman var olan yaşamlarıyla kendi kulturunu yaratmayı surdurmuştur. Sur, eski hali bozulmadan yapılmalıdır. Hicbir sokağa ve eve iş makinaları dokunmamalıdır. Ancak Sur’un oluşturacağı bir Halklar Meclisi, Sur Belediyesi, Amed Belediyesi, Amed halkı, Sur’u ozune ve ruhuna uygun yeniden yapılandırabilir.
AKP iktidarı sadece kentsel donuşum adı altında soykırım saldırısı yapmıyor, bununla birlikte Arapları ya da farklı yerlerden getirdiği insanları, Kurdistan’a yerleştirmeyi planlıyor. Amacları Kurdistan’ın demografik yapısını değiştirmektir. Bu bir soykırımdır; soykırım sucudur. Bu tur durumlar karşısında Kurt halkı orgutlenip dışarıdan getirilen hicbir topluluğun yerleştirilmesine izin vermemelidir. Amed’de yaşayan halklar dışardan getirilmek istenen halklara duşman değildir. Eğer insani bir şey yapıyoruz diyorlarsa, başka yerlere yerleştirsinler, cunku bu tur hesaplar iyi niyetli değildir. Bu nedenle bu tur girişimlere Kurtlerin karşı cıkma hakkı vardır. Kurdistan’a başka halkların kirli amaclarla getirilip yerleştirilmesini AKP’ye oy veren Kurtler de kabul etmemelidir.
Eğer faşizm boyle soykırımcıysa, bu duzeyde bir saldırı icindeyse, buna karşı sadece sozler ve itirazlar yetmez; kesinlikle orgutlu bir direniş gerekir. Zaten bu soykırımcı faşizme karşı direnilmeden bu saldırıları puskurtmek mumkun değildir. Bu faşizm oturmakla, seyretmekle geriletilemez, tek bir eylem bicimiyle geriletilemez. Aydınlar gibi dilekceye imza atmaktan tutalım da sokaklara cıkarak sokakları, meydanları boşaltmayarak bu direniş yapılmalıdır. Demokrasi gucleri ve tum Kurt halkı AKP faşizmine karşı demokratik meşru savunma mucadelesini mutlaka geliştirmelidir.
Amed’de, Silopi’de, Cizre’de, Hezex’te ve tum şehirlerde, şehirlerimize ve kulturumuze sahip cıkalım, halklar tarafından secimle meclisler kuralım ve kentsel donuşum denilen soykırım saldırılarına karşı direnişe gecelim. Bu mucadeleye katılmak temel bir devrimci sosyalist olma gorevidir, halkların var olma ve yok olma mucadelesinin bir parcasıdır. Bu tutum orgutlu hale getirilip geliştirilmeli ve sureklileşen bir mucadeleyle AKP iktidarının bu soykırım uygulaması geriletilmelidir.
Hicbir Kurt işvereni, Kurt işcisi ve Kurt koylusu bu tur yok etme saldırısında devletle işbirliğine gitmemeli ve onların işlerinde calışmamalıdır. Bu tur projelere hicbir şey satılmamalıdır. Bu saldırganlığa karşı her boyutta mucadele edilmelidir. Kentsel donuşum adı altındaki bu saldırı politikalarının gercek yuzu acığa cıkarılmalıdır. Kurt halkı orgutlenmeli, yeniden yapılanmalı, yalaka takımına karşı cıkarken, dar grupcu zihniyete, ahbap cavuş ilişkileri icinde olanlara, Sur, Cizre ve diğer yerleşim alanları yeniden inşa edilirken, Kurdistan’da yeni yaratılmak istenen rantcı sınıfa olanak ve yaşam hakkı verilmemelidir. Oluşturulacak Halk Meclislerinde bu rantcı kesime kapalı olmalı, şehit ailelerine yer verilmelidir. Ozelikle Sur’da, Cizre’de yaşamlarını ozgur gelecek icin feda edenlerin aileleri unutulmamalıdır.
AKP yonetiminin yeni soykırım planları peşinde koştuğu anlaşılmaktadır. Yıkılarak tarihin cop sepetine atılmadıkca bu amacından vazgecmeyeceği acıkca gorulmektedir. En son AKP Hukumetinin Sur topraklarını kamulaştırmak ve buraya TOKİ evleri yaptırarak başta Suriye olmak uzere dunyanın dort bir yanından topladığı insanları yerleştirerek Kurt kenti olmaktan cıkarıp soykırıma tabi tutmak istediği acığa cıkmış bulunmaktadır.
Aslında bu soykırım planının sadece Sur ile de sınırlı olmadığı, başta Cizre ve Sur olmak uzere Kurt yurtseverliğinin guclu olduğu tum kentleri hedeflediği anlaşılmaktadır. Suriye’den getirilen milyonlarca insan, bir suredir Avrupa Birliği ile pazarlık konusu yapıldığı gibi, esas olarak da Kurt soykırımında kullanılmak istenmektedir.
AKP’nin Kurdistan’daki tehlikeli uygulamalarını devam ettirmek istediği gorulmektedir. Tank ve topla saldırıp Kurtleri zorunlu goc ettirerek boşalan kentlere Arapları ve başka gocmen toplulukları yerleştirme planı ve politikası cok tehlikelidir. Bunun bir etnik temizlik olduğu ve soykırım anlamına geldiği acıktır. Aslında 24 Temmuz saldırısının esas amacının bu olduğu artık netleşmiş durumdadır. AKP’nin soykırım sucu işlediği acıkca gorulmektedir. Savaşsız, somurusuz, barış icinde yaşanılacak bir dunya icin faşizme gecit vermeyelim.