TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ HALKLARIMIZI 23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL SEÇİMLERİNDE MHP DESTEKLİ AKP-SARAY REJİMİNE OY VERMEMEYE, ONLARA YENİ BİR DARBE VURMAYA ÇAĞIRIYOR!

TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ HALKLARIMIZI 23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL SEÇİMLERİNDE MHP DESTEKLİ AKP-SARAY REJİMİNE OY VERMEMEYE, ONLARA YENİ BİR DARBE VURMAYA ÇAĞIRIYOR!

Türkiye Komünist PartisiTürkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 19 Haziran 2019 Tarihli Açıklaması

İSTANBUL’U KAYBEDEN TÜRKİYE’Yİ KAYBEDER!

TÜM OYLAR BARIŞ VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN DESTEKLEDİĞİ ADAYA!

İSTANBUL KAZANIRSA TÜM TÜRKİYE KAZANACAK!

MHP destekli AKP-SARAY Rejimi kudurmuşçasına  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için saldırıya geçmiş durumda. Cumhurbaşkanı son hafta sanki kendisi adaymışçasına ön plana çıkarak seçim kampanyasına katılıyor. Seçim propagandasını tüm gerçeklerden uzak, yalan, karalama ve bel altı suçlamalar ile yürütülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Mart 2019 seçim yenilgisini kabullenemedi, hazmedemedi. Kendi kadrolarına “ne yapın edin bu seçimleri alalım” talimatı pratikte karşılık bulmadı. Oyların bir kısmını yeniden saydırdılar. Geçersiz oyları geçerli saydılar, farkı bir derece kapattılar, ama yine kazanamadılar. Geçersiz oylar “mühürü ampüle bas” propagandası sonucunda seçmenlerin oy pusulasının yanlış yerine AKP’nin ampül amblemine basılan oylardan oluşuyordu. Yapılan değişiklikle tümü geçerli sayıldı.

6 Mayıs’ta YSK seçimleri iptal ederek yeniden seçim kararı aldı. Oy zarflarında dört pusula olmasına rağmen, üç pusula geçerli sadece İBB Başkanı pusulası geçersiz sayıldı. Madem ki seçim sandık kurullarında usülsüzlük olduğu iddia ediliyor, oyların yasalara aykırı halde sayılıp tutanak tutulduğu iddia ediliyor, bu uygulama dört seçim pusulası için de geçerlidir.

23 Haziran seçimlerine yine aynı ilçe seçim kurulları ile gidiliyor. Bu durumda YSK kararının ana dayanağı değiştirilmemiş ve 31 Mart seçimleri gereksiz yere iptal edilmiş oluyor. İlginç olan aynı ilçe seçim kurullarının 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de görev yapan ilçe seçim kurulları olmasıdır. Bu durumda 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de geçersiz sayılması gerekirdi.

Anlaşıldığı gibi seçimlerin iptali hukuki temellere dayanmıyor. Seçimlerin iptali MHP destekli AKP-Saray rejiminin adayının kazandırılması için keyfi olarak yaratılan gerekçelere dayanıyor. Yargı, Yürütme ve Yasama’nın bağımsız olmadığı, kuvvetler ayrılığının kaldırıldığı yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde bağımsız yargı kurumları olduğunu var saymak bir kandırmacadır. Tüm karar ve yürütme gücü Cumhurbaşkanı’nın elindedir. O ne isterse o oluyor ve yapılıyor. Ve bunu sokaktaki vatandaşın da rahatlıkla farkedeceği bariz bir şekilde yapıyorlar. Senaryoyu yazıyorlar ve uyguluyorlar.

Bel altından vuruyorlar. Ülke nüfusunu kendileri bölüyorlar ve ötekileştirmeye çalışıyorlar. CHP adayı İmamoğlu’nu Rum kökenli olmakla suçluyor ona Pontus diyorlar. Bunu söylerken Doğu Karadeniz, Ege ve Marmara’da sayıları milyonları bulan Rum’ların neden yok olduğunu ve zorla Müslümanlaştırıldıklarını sorgulamıyorlar. Ermeni, Alevi, Kürt soykırımı gibi bu ülkede 1920’lerde özellikle Karadeniz’de bir Rum Soykırımı uygulandığını açıkça kabul edeceklerine, inkar ettikleri bu olguyu dolaylı olarak kabul ederek kendi kirli amaçları için kullanmaya çalışıyorlar. MHP destekli AKP-Saray rejiminin bu kirli politikası her alanda deşifre edilmelidir. Asıl bu suçlamaları yapanlar, kraldan fazla kralcı olanlar, kendi kökenlerini de sorgulamalıdırlar. Bunda ayıp olan bir yan yoktur. Trakya, Anadolu ve Mezopotamya aslında bir halklar ve uluslar mozaiğidir, ancak bu yaşanılamamakta yaşatılmamaktadır ve ırkçı politikalara feda edilmiştir.

On yıllardır ve güncel olarak bugün de inkar ve imha politikası izledikleri Kürt ulusunun ayağına giderek oy dilenirken aynı anda jetlerin attığı bombalar ile tarumar olan Kürt köylerini unutuyorlar. Onlar unutuyorlar ama Kürt halkı TC devletinin kendilerine karşı yaklaşık yüz yıldır uyguladığı inkar ve imha uygulamalarını unutmayacaktır. Hiç bir ulus kendini seçim malzemesi olarak kullandırmaz. On yıllardır yapılan uygulamalar sanki olmamış gibi elma şekeri gibi sunulan sahte vaadlere kanmaz.

31 Mart seçimleri kampanyasında “beka” meselesini “AKP adayına oy vermeyen tüm kürtler teröristtir” söylemini dillerine doladılar tutmadı. Şimdi Kürdistan demeye başladılar. Kapalı kapılar ardından pazarlıklar yapmaya yeltendiler. “Demirtaş olumlu bir açıklama yapsın onu 19 Haziran çarşamba günü tahliye edelim” haberlerini dolaşıma soktular. HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da “AKP’ye destek vermediysek bin yıl da ceza alacaksak baş göz üstüne” söylemiyle Erdoğan’a yanıt verdi. Şimdi de 18 Haziran’da İmralı’da yapılan bir görüşmenin dedikodusu siyasi kulislerde dolaşıma sokuldu. Onun da kokusu yakında ortaya çıkacaktır. Buradan anlaşılan o ki, İktidar İstanbul seçimlerini alma konusunda kendinden hiç emin değil. Korkuyor ve her türlü yönteme baş vuruyor. Terörist olarak suçladığı PKK ve HDP’den destek arıyor.

Erdoğan, PKK ve HDP’den bulamadığı desteği başka bir kesimden buldu. Partimizin ismini kullanan devlet icazetli resmi ve sahte SİP/“TKP”si, bir açıklama yayınlayarak üyelerini seçimlerde oy kullanmamaya çağırdı. Bunun bir boykot değil siyasi bir tavır olduğunu açıkladı. Bir parti sadece kendi üyelerine yönelik bir kararı varsa onu bir genelge yolu ile parti yapısı içinde talimat olarak yayınlar. Kamuoyuna açıklama yapması gerekmez. Ancak bu kalpazanların amacı farklı. Her tek bir oyun AKP-Saray rejiminin adayına karşı önem arzettiği koşullarda 31 Mart’ta  İstanbul’da aldıkları on bin oyun bir kısmını sandığa göndermeyerek AKP-Saray adayının karşısındaki barış ve demokrasi blokunu zayıflatmaya çalışıyorlar. Onların kullanmadıkları her bir oy AKP-Saray rejiminin İstanbul adayının seçmen oylarına bir artı olarak yazılacaktır. Bu kalpazanlar en sonunda bunu yapmayı da başardılar. Altını çizerek tekrar ediyoruz, resmi icazetli SİP/“TKP”si bir devlet projesidir. “Dersim seçimleri bir devlet projesidir” tespiti yaptığımızda bu tespitimizin sebebini anlamayanlar şimdi o sahte partinin kendisinin bir devlet projesi olduğu konusundaki tespitimizin nedenlerini yaşanan örnek ile anlamalıdırlar.

Türkiye Komünist Partisi’nin seçimler konusundaki tavrı açıktır. MHP destekli AKP-Saray rejimine yeniden bir darbe indirmek ve onları yenmek için barış ve demokrasi blokunu destekliyor. CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vermeye çağırıyor. Ve bulunduğu bütün yerellerde, fabrikalarda ve platformlarda bu yönde çalışma yürüttü, yürütüyor. Komünistler gerici ve faşist güçlere karşı komünistlerden başlamak üzere tüm sosyalist, devrimci-demokrat ve liberal-demokrat güçlerin birlikte davranmasını, güç ve eylem birliğini savunurlar. Finans kapitalin en gerici güçlerine karşı işçi sınıfı, doğal bağlaşığı köylülük dışında küçük burjuvazi ve burjuvazinin iktidardaki finans kapitalin temsilcileriyle çelişkisi olan kesimleriyle de işbirliği yaparlar, aralarındaki çelişkileri değerlendirerek iktidarı zayıflatma mücadelesi verirler. Bu, gericiliğe ve faşizme karşı komünistlerin geleneksel savaş taktiğidir. Faşizme Karşı Birleşik Cephe mantığı bunu gerektirir.

MHP destekli AKP-Saray rejimi İstanbul’da yenilirse tüm Türkiye’de yenileceği bir sürecin yolu açılacaktır. Bu nedenle tüm barış, demokrasi, bağımsızlık, emek, özgürlük ve sosyalizm güçlerini 23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde sandığa gitmeye ve oylarını Ekrem İmamoğlu’na vermeye çağırıyoruz.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
19 Haziran 2019

(www.tkp-online.org sayfasından alınmıştır.)


Konuyla ilişkili diğer makaleler