Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 10 Eylül 2019 Tarihli Açıklaması

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 10 Eylül 2019 Tarihli Açıklaması

Türkiye Komünist PartisiTürkiye İşçi Sınıfının Politik Öncü Örgütü
Türkiye Komünist Partisi 99 Yaşında

10 Eylül 1920’de Büyük Ekim Devrimi’nin etkileri ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ateşleri içinde kurulan partimize karşı burjuvazi ilk ihanetini 28-29 Ocak 1921’de gerçekleştirmiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve yeni Türkiye’nin kurulmasına katılmak için Ankara’ya giden TKP MK Genel Başkanı Mustafa Suphi yoldaş, TKP MK Genel Sekreteri Ethem Nejat yoldaş ve beraberindeki diğer 13 yoldaşla Karadeniz’in derin sularında boğdurulmuşlardır.

Böylece partimizi başından yok etmeye çalışmışlardır. Bu katliam aynı zamanda Anadolu topraklarında Alevi katliamlarının, Kürt katliamlarının, Rum katliamlarının ve  yeni Ermeni katliamlarının habercisi olmuştur. Kemalist burjuvazi, kendinden olmayan tüm siyasal güçlere, milliyetlere, din ve mezheplere saldırarak yok etmeye çalışmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında kurtuluş savaşçılarına en büyük maddi ve manevi desteği veren genç Sovyet Cumhuriyeti’ne sırtlarını dönmeleri ve İngiliz emperyalizmi ile uzlaşmaları bu hain katliamların sebebidir. “Tek ülke, tek bayrak, tek din, tek mezhep” doktrini o zaman yaşama geçirilmeye başlanmıştır. Kemalist burjuvazi 23 Nisan 1920’de kurulan Birinci Meclis’i ve onun Anayasası’nı çiğnemiş, yırtıp kenara atmış, bu katliamlarla 29 Ekim 1923’de kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve 1924 Anayasası’nın temellerini atmıştır. 1924 Anayasası bugünlere kadar TC’nin devlet doktrinini belirleyen tekçi Anayasa’dır.

1960, 1971 ve 1980 askersel faşist darbeleri ile Türkiye bugüne evrilmiş ve her darbe ile temel milliyetçi, ırkçı, tekçi, gerici karakterini her defasında pekiştirerek geliştirmiştir. Emperyalizme bağımlılığı artmış, NATO savaş örgütüne üye olduktan sonra ulusal çıkarlarını tamamen terketmiştir. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Sovyetlerin desteği ile kurulan ağır sanayii ve Kamu İktisadi Teşekkülleri özellikle 1980’den sonra yerli ve yabancı burjuvaziye peşkeş çekilerek bugünlere gelinmiştir.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum 96 yıl boyunca bugün tekelci olan zamanın işbirlikçi burjuvazisi ve toprak ağalarının eseridir. Bu sürecin politik sorumluluğu da 96 yıllık süreci şekillendiren tek parti dönemi dahil olmak üzere burjuva partilerinin tümünündür. Eğer Türkiye Komünist Partisi’nin 10 Eylül 1920’de Kuruluş Kongresi’nde onayladığı program yaşama geçirilseydi, bugün başka bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Emperyalist güçler ve onların işbirlikçileri, Kemalist burjuvazi tam da bunu engellemek için partimiz TKP’ye savaş açtı ve bu kirli savaşını bugün de sürdürüyor.

Bugün ülkemiz ağır ekonomik ve politik krizin etkileri altında ağır baskı ve terör yöntemleri ile yönetiliyor. İşbirlikçi oligarşinin işçi sınıfının ve halkların başkaldırısına karşı başka bir şansı yok. Görece burjuva demokratik bir ortam dahi onların iktidarlarını koruyamayacakları koşulları içinde barındıracağından bu yolu seçmiş durumdalar. Bugün milyonlarca işçi, emekçi, köylü ve yoksulu R.T.Erdoğan eliyle dini hassasiyetlerini kullanarak ve kandırarak kontrol altında tutmaya çalışıyorlar.  İşçi sınıfı ve emekçiler her gün daha fazla yoksullaştırılıyor, yoksullar açlık sınırının altına itiliyor. Kürt halkına karşı amansız bir imha politikası uygulanıyor. Alevi inancına sahip kitleler ağır baskılar altında tutuluyor.

31 Mart 2019 Mahalli İdare Seçimleri ile işçi ve emekçi yığınlar MHP destekli AKP-Saray Rejimi’ne dur demişlerdir. O günden itibaren rejimin çöküşü başlamıştır. 31 Mart seçimleri rejim için sonun başlangıcı olmuştur. Hukuksuz olarak tekrarlanan 23 Haziran 2019 İstanbul seçimleri rejim için ikinci bir şamar olmuştur. Şimdi rejim kendisini güçlü göstermek, kaybettiği mevziileri gizlemek ve hukuken yitirdiği konumları zorla geri almak için zorbalığa, baskıya, teröre ve imha politikalarına ağırlık veriyor. Bu yöntemlerle baş aşağıya gidişi durduracağını zannediyor. Onun için Kürt illerinde Diyarbakır, Van ve Mardin illerinde seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanları’nı hukuksuzca görevden alıyor, kayyumlar atıyor. Yetmiyor, komşu Suriye ve Irak devletlerinin topraklarına işgal hareketleri başlatarak bölge halklarına karşı faşist terör estiriyor.

Türkiye işçi sınıfının ve Türkiye halklarının öz partisi Türkiye Komünist Partisi 99. yaş gününü ağır gericilik, baskı, terör koşulları altında karşılıyor. Bu koşullar parti açısından da ağır gizlilik ve konspirasyon koşulları demektir. Ancak TKP savaşan bir partidir. Bir yandan güvenliğini korumak, diğer yandan ise düşmanla savaşmak görevidir. 99 yıllık tarihi boyunca ne burjuvazinin saldırıları, ne de burjuvazinin etkisinde kalarak partiyi içeriden çökertmeye çalışan güçlere prim vermemiş, geri adım atmamıştır. Komünist hareket II.Enternasyonal’den beri kendi içinde burjuvazinin her boydan ve soydan uzantıları ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu gerçek partimizin tarihinde de yaşanmıştır. Partimiz defalarca likide edilmeye çalışılmış, ancak bu girişimler her defasında boşa çıkarılmıştır.

Bugün yeni şeyler söylediklerini zannederek Marksizm-Leninizm’e dil uzatan geçmiş dönemlerde partimizin üst yönetiminde yer almış unsurlar da burjuva ideolojisinin etkisindedirler. Sözlerini birtakım devrimci kavramlar ile süslemeleri bu gerçeği değiştiremez. Dünya Komünist Hareketi tarihi Kautsky’den Gorbaçov’a kadar bunların yüzlercesini yaşamış ve tanımıştır. Söyledikleri yeni değildir. Yeni dönekler sadece eski döneklerin söylediklerini tekrar etmektedirler. Partimizin bu tür unsurlarla zaman kaybedecek lüksü yoktur. Onlar burjuvazinin saflarında yerlerini seçerek aslında kendi kendilerini cezalandırmışlardır. Şimdi onun sıkıntısını yaşıyorlar. Ancak burjuvazi onlara yeni misyon biçmiş ve yasal Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketini liberalleştirme göreviyle sahaya sürmüştür. Bunu da zamanında yok etmeye çalıştıkları “komünist” kimlikle yapmaya çalışmaları onlar açısından yaşanabilecek en büyük traji-komedidir.

Partimiz bir yıl sonra kuruluşunun 100.yıldönümünü karşılayacak. O açıdan önümüzdeki 365 gün bizim için çok büyük önem arzetmektedir. “IV. Kadri Erol Yoldaş Komünist Hamlesi” 99.yılımızı 100. yılımıza bağlayan süreçte önemli bir dönemi ifade edecektir. İşçi sınıfı, gençlik ve kadınlar içinde örgütlenmemizi daha da geliştirmek, varolan parti örgütlerimizi pekiştirmek ve güçlendirmek, parti örgütü kuramadığımız alanlarda örgütleri kurmak bu dönemin bir yanını ifade edecektir. Tüm çalışmalarımız partimizi güçlendirmek ve MHP destekli AKP-Saray rejimini yıkmak üzerine kuruludur. Bu rejimin yıkılmasıyla birlikte Anti-emperyalist Demokratik Halk İktidarı kurma mücadelemiz güçlenecek ve kesintisiz bir devrim süreci olarak Sosyalizm’e yönelecektir.

Türkiye Komünist Partisi’nin Birinci Programı işçi sınıfı öncülüğünde, çok uluslu bir toplumda “Sosyalist Şuralar Cumhuriyeti”ni ön görmekteydi. Bizim bugün üzerinde çalıştığımız parti program taslağımız “Türkiye Federatif Sosyalist Cumhuriyeti” programıdır. Partimiz, Mustafa Suphi yoldaşlardan, Bilen yoldaşa, oradan da günümüze gelen Bolşevik, Leninci ve Kominternci geleneğin kesintisiz temsilcisidir.

  • Yaşasın Türkiye Komünist Partisi !
  • Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi !
  • 100. Yılında Daha Güçlü Bir TKP İçin İleri !

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
10 Eylül 2019

(www.tkp-online.org sayfasından alınmıştır.)