Türkiye Sol Hareketi ve Kürt Sorunu

Türkiye Sol Hareketi ve Kürt Sorunu

Çok önemli konular olmasına rağmen şimdiye kadar, “sol” parti veya “Kürt” partileri adını kullananlar ülke koşullarını politik ideolojik anlamda somut şartların somut tahlilini iyi yapmamışlardır, Avrupa’da örgütlenmişler, oturmuşlar, kafalarının içinde hayali devrim yapmışlar, arkasında koşmuşlardır. Bu tip örgütlerin sadece laf olsun diye “devrim” ve “devrimci” nitelemelerini kullandıkları artık ortaya çıkmıştır. Çünkü, ülke koşullarını, sosyal, ekonomik, kültürel, politik analizleri hep eksik kalmıştır ya da hiç olmamıştır. Ülke gerçeklerinden kopuk olmuşlardır. Örgütlerin, partilerin önemli lider kadroları tabii ki gerektiğinde yurt dışına çıkacaktır, korunacaktır ama kitlelerle, halklarla bağlarını daima korumaları gerekmektedir.

1920 yılında kurulan TKP’nin o dönemde kaleme alınan parti tüzüğü ve programı Türkiye’nin sosyal, ekonomik tahlilini çok mükemmel bir şekilde yapmıştır. Devrime bakış açısı, halklara yaklaşımı, ulusal sorunların çözümü konusundaki bilimsel öngörüleri hayat bulmuştur. 15’lerin Karadenizde öldürülmeleri sonucu Türkiye sol, sosyalist hareketi büyük darbe yedi, uzun süre bir türlü toparlanamadı, eski gücüne ulaşamadı. Sağlıklı bir sosyalist hareket oluşamadı, oluşturulmadı. Buna parelel olarak sağlıklı, olumlu sosyal demokrat bir parti de oluşmadı. CHP hiç bir zaman sosyal demokrat bir parti olmadı. Türkiye sol hareketi içinde 15’lerin ölüm emrini verenin M.Kemal’in olduğunu açık, şeffaf bir şekilde söyleyen, halklara anlatan, TKP dışında, sol hareket çıkmadı. Hatta TKP dahi Şefik Hüsnü, Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı dönemlerinde bu konuda hatalı davrandı, Kemalizmin etkisinde kaldı ve gerçekleri halktan gizlemeye alet oldu. Bu hatayı düzelten Demir, Bilen ve Aram yoldaşlar olmuşlardır. Halen Kemalizmin, sola açık, devrimci öz taşıdığını söyleyen partiler, hareketler vardır. Doğu Perinçek gibi, artık “sol” olarak bile sayılmayacak çevreler, açıktan Kemalizmi savunmakta ve buna karşı çıkanları da jurnallemektedirler. Uluslararası arenada Ermeni halkına, Kürt halkına, Kürt Özgürlük Hareketine, Süryani, Keldani, Ezidi v.s. halklara ırkçı şoven kafatasçı bir yaklaşımla saldırmakta, faşist, ırkçı, milliyetçi kesimle kol kola girerek İsviçre’de hırsızlarla, devrimcilerin kanını emen insanlarla beraber olmaktadırlar.

1951 tutuklanmasından sonra zindanlara doldurulan komünistler, zindan koşullarında devrimci mücadele koşullarını yaratarak, örgütleyerek mücadeleye karar verdiler. Yurt dışına kendi imkanlarıyla giden çoğu dürüst namuslu, onurlu komünist yoldaşlarımız olmuştur. Artık ülke koşulları değişmiştir, kapitalizm ülkenin her tarafını sarmış, üretim araçları değişmiş, teknoloji gelişme yönünde değişime uğramıştır. Buna bağlı olarak, 1960’tan sonra Türkiye’nin politik siyasi koşulları da artık değişim, dönüşüme uğramıştır. İşçi hareketi, sendikalarda örgütlenmiş, sendikal harekette gelişme olmuştur. TİP’in kurulması ve meclise girmesi, doğuda mitingler yapması, Kürt öğrencilerin TİP’in içinde örgütlenmeleri, sosyalizmle tanışmaları, kendilerini değiştirmeleri, bu ileriye doğru gelişen değişimi halkına götürmeleri, örgütlemeleri, halkın bilinçlenmesine yardımcı olmaları, devrimci demokrat görüşlerin çoğalmasına neden olmuştur.

1951’den sonra Sovyetler’e, Çin’e, Demokratik Almanya, Bulgaristan’a giden komünist yoldaşlar partinin toparlanması için çalışmalara koyulmuşlar ama yine de burjuvazi ve Kemalizm boş durmamış, partinin içine yerleştirdiği hainler; partiye, işçi sınıfının bilimine ihanet etmişlerdir. Yoldaşlarına ihanet etme, satma, jurnallemeler başlamıştır. Parti, tarihten silinmek istenmiştir. Kısmen başarılı da olmuşlardır. Komintern’e yanlış bilgiler verilmiş, bir halka, Kürt halkına ihanet edilmiştir. Verilen mücadeleler, direnişler gerici hareketler olarak değerlendirilmiş Kemalizme övgü yapılmıştır.1973 Atılımına kadar, İ.Bilen Genel Sekreterlik görevine gelinceye kadar bu dönem gerçekten zorlu geçmiştir. İ.Bilen dönemi, ATILIM dönemidir. Sağlıklı örgütlenme ve bilimsel sosyalizm yolunda çalışmalar yapılmıştır. Gençlik, kadın, işçi sendikaları ve köylüler içinde örgütlenilmiş, sokak, mahalle meclisleri örgütlenmiş, işçi sınıfının politik örgütlenmesi en parlak dönemini yaşamıştır. Yüzbinlerce işçi 1 Mayıs’a çıkmıştır, alanlara sığmamışlardır. Kürt sorununa yaklaşım doğru yapılmış, Ulusların Kendi kaderini Tayin Hakkı-UKKTH önemsenmiş, kayıtsız şartsız savunulmuştur. TKP, Kürt halkının dilini, kültürünü, tarihini, her anlamda savunmuştur. Kendi yayın organlarında yazmıştır, TKP’nin Sesi Radyosunda Kürtçe yayınlar başlatmıştır. Her harekette, partide yanlışlar, eksikler olmuştur ve olacaktır da. Önemli olan farkına varmaktır.

Haydar Kutlu’nun Genel Sekreter olmasıyla TKP büyük darbe almış, süreç içinde tamamen yok edilmeye çalışılmıştır. Parti darmadağın edilmiştir. Bu boşluktan yararlanan sözde komünist partiler türemişler, TKP ismini almışlardır. Mihrici Aydemir Gülerler, Yalçın Küçükçü Kemal Okuyanlar, Metin Çulhaoğlular ortaya çıkmıştır. Yaptıkları sadece Kemalizmi savunmaları, övmeleri ve Kürt halkına sövmeleridir. Bu yetmezmiş gibi, bir de 1920 TKP ismiyle yeni bir parti türedi, onun da görevi Kürt Özgürlük Hareketine, değerlerine saldırmak oldu. Bu partinin programı da diğerleri gibi sol sosyal demokrat bir programa sahiptir, kesinlikle komünist bir program değildir. Sadece bazı laflarla o cila verilmeye çalışılmıştır. Bugün artık Türkiye sol hareketi ile Kürt Özgürlük Hareketi bunları iyi tanımalı. Bunların Mustafa Suphi’nin, İ.Bilen’in partisiyle ilişkileri yoktur, olamaz da. Bugün, Politika Gazetesi’ni çıkaranlar bu yolda yürüyen arkadaşlardır, yoldaşlardır. Onlar, işçi sınıfının politik örgütünün neferidirler. Ulusal ve Toplumsal kurtuluşun ancak ve ancak işçi sınıfının mücadelesinin başarısı sonucunda elde edilebileceğini savunuyorlar. Burjuvazinin sınıf iktidarı yıkılmadan ve yerine proletaryanın iktidarı kurulmadan sınıfın ve halkların sorunlarının çözülemeyeceğini biliyorlar ve o uğurda mücadele ediyorlar. Ama yine onların, Türkiye’nin temel ulusal sorunu olan Kürt sorununun çözümüne yaklaşımları, politikaları, bilimseldir, sınıfsaldır, Kürt Özgürlük Hareketinin dostu, yoldaşlarıdırlar. Kobane devrimini, Rojava devrimini hayatın her alanında savunan insanlardır, özgür kadın hareketini, canını kurşunlara siper eden gerillaların dostudurlar. Onlar, Mustafa Suphilerin, İ.Bilenlerin TKP’sinin yolunda yürüyen insanlardır. Kürt Özgürlük Hareketi, bizleri, diğer sözde KP’lerle eş değer tutmamalıdır, karıştırmamalıdır. Bu seçim arifesinde bunları söylemek zorundayız.

Bizim temel hedefimiz HDK/HDP ile güç ve eylem birliği içinde olmak, barajı darmadağın etmek, demokrasi güçlerini toparlamak, işçi sınıfının desteğini almak, birlikte devrim ve demokrasi cephesini örmektir. Seçimde, devrimci ve demokratların muhalefetinin temsilcisi olan HDP’nin listelerinde, Kürt, Türk ve diğer halkların, işçi, köylü ve aydınlarının, kadın ve gençlerinin, samimi, dürüst birliğini, dayanışmasını sağlamaktır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler