Türkiye ve Dünyaya Bakış - 127

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 127

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 127

Erbakan çok mu önemli? Aslolan nedir?

Geçtiğimiz günlerde Necmettin Erbakan’ın 10. ölüm yıldönümü üzerine Saadet Partisi ev sahipliğinde düzenlenen bir anma toplantısına CHP, HDP, DEVA ve GP Genel Başkanları konuk olarak katılıp birer konulma yaptılar.

Kılıçdaroğlu, Babacan ve Davutoğlu’nun konuşmaları pek dikkat çekmedi ama HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın konuşması oldukça tartışma yarattı. Yaratmaması da mümkün değildi?

Son tahlilde Mithat Sancar, Erbakan’ın tüm olumsuz yönlerini görmezden gelerek olumlu olarak değerlendirdiği konuları konuşmasına yansıttı.

Gazete Duvar’dan İrfan Aktan arkadaşımız konuşmayı somut verilere dayanarak eleştirdi. Hatta tabiri caizse yerden yere vurdu da diyebiliriz. İrfan Aktan, gerçek olan verileri ve olguları ortaya koyarak böyle bir konuşmanın anlamsızlığını dile getirdi. Şöyle bağlıyor İrfan Aktan: “Erbakan fırtınaya karşı hiçbir zaman kanat çırpmadı. Ama ambleminde kelebek olan HADEP’in kanatlarını kırmaya, dahası Kürtlerin nüfusunu bile azaltma hedefini içeren MGK bildirisini desteklemekten, kendi infazını bile imzalamaktan geri durmayacak kadar devletle “uyumlu” olmaya meyyal tipik bir Türk sağcısıydı (…) Bugünün devletle, orduyla bütünleşmiş ve devletleşmiş AKP’si, Erbakan’ın Refah Partisi’ni ulaştırmak isteyip de o günün koşulları ve devlet zihniyeti henüz hazır olmadığı için muvaffak olamadığı noktada. Dolayısıyla Erbakan şu anda mezarında rahat uyuyor. Çünkü iktidarda olmayan tek şeyi naçiz bedeni.” (Ayrıntı için bakınız Politika Gazetesi Facebook sayfası)

Buna karşın Artı Gerçek’te Celal Başlangıç arkadaşımız ise konuşmayı destekleyici görüş belirtirken KCK Yürütme Kurulu Eş Başkanı Cemil Bayık’ın da söylediklerini referans alarak  şu tespiti yaptı: "Siyasetin realitesinden koparak fantezilerin peşinden koşmak bugün Türkiye’de yaşananları doğru okumayı engeller. HDP ve Eş Genel Başkanı Sancar, sırtlarında taşıdıkları yumurta küfesinin bilinci ve sorumluluğuyla davranarak siyasi konjonktürün gereğini yerine getirmişlerdir.” (Ayrıntı için bakınız Politika Gazetesi Facebook sayfası)

İrfan Aktan’ın yazdıkları hepsi doğru. Yaşanmış olaylar. Somut olgulara dayanıyor. Celal Başlangıç konuya farklı bir yönden bakıyor. İrfan Aktan’ın ortaya koyduğu olguları bilmiyor değil, ancak konuyu bugünün politik atmosferinden ve HDP’ye karşı girişilen operasyonu dikkate alarak değerlendiriyor. İki yazarın arasındaki fark, Türkiye sol hareketinde yıllardır tartışılan ve bundan sonra da tartışılacak olan politik bakış açılarının bir yansıması.

Bizce, parlamentoda temsil edilen yasal bir siyasal parti olarak HDP’nin esnek ve pragmatik politikalar yapma hakkı vardır. HDP’nin bir sınıf partisi olmadığını, demokratik bir kitle partisi olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, esnek politikalar geliştirme tarzı tabiri caizse HDP’yi “bozmaz”. Mithat Sancar Başkan da en az İrfan Aktan veya bizim kadar Erbakan’ın geçmiş yıllarda takındığı politik tavırları ve Erbakan’ın da tekellerin ve emperyalizmin hizmetinde olan bir politikacı olduğunu biliyor.

2019 Yerel Seçimlerinde HDP, Selahattin Demirtaş’ın deyimiyle nasıl “bağrına taş basıp” CHP adaylarına oy verdiyse, bugün de MHP destekli AKP-Saray Rejimi’nin ve daha da önemlisi devletin HDP’ye karşı topyekün operasyonunda rejimi zayıflatacak siyasal ittifaklar ve işbirlikleri geliştirmeye ihtiyacı var. Erdoğan ve Bahçeli soyutlanmadan, yalnızlaştırılmadan, AKP ve MHP dışındaki tüm partiler parlamenter açıdan onlardan uzak tutulmadan, seçimlerde rejimi sarsacak bir sonuç almak mümkün değildir. Bu en azından oylar açısından böyle görünmektedir.

AKP-MHP koalisyonu seçimlerde kaybetse dahi, seçim sonuçlarını tanıyacak mı? Bu şüphelidir. Gerek 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri, gerekse de 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri bu konuda bize fikir vermektedir. Seçilmiş HDP belediyelerinin hemen hemen tümüne kayyum atanmış olması, seçilmiş vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gibi somut örnekler yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bu örnekler gösteriyor ki, parlamento dışında ve parlamentodaki muhalefetin tümü, burjuva demokratından, liberaline, sosyalistinden, komünistine kadar, bir hedefe kilitlenmek zorundadır. HDP bu birleşimin oluşmasında önemli bir işlev görebilir. Mithat Sancar’ın Erbakan’ı anma toplantısına katılımını ve yaptığı konuşmayı bu çerçevede değerlendirmek gerekebilir.

Başta Erdoğan ve Bahçeli olmak üzere, AKP ve MHP kurmaylarının ve en önemlisi devlet kademelerinin Erbakan’ı anma toplantısında oluşan tablodan çok rahatsız oldukları aşikar. Değerlendirmeler yaparken bu olgunun gözden kaçırılmaması gerektiğini ve Erdoğan’ı rahatsız eden tüm gelişmelerin çok olumlu olduğunu belirtmek gerekir. Mithat Sancar’ın konuşması farklı olabilir miydi? Evet olabilirdi. Erbakan’ı övmek yerine, bugün yerine getirilmesi gereken görevler ve geniş bir iş birliğine taban olacak verileri ortaya koymak bizce yeterli ve yerinde olurdu.

Bu konu çok fazla tartışma konusu haline getirilip ayrılıkları deşmek yerine, Saray rejimine karşı yığınsal muhalefetin nasıl oluşturulacağına yoğunlaşmak gerekiyor. Bu konuda ciddi eksikliklerin olduğu görülmeli. 7 Haziran 2015, 31 Mart 2019, Belediye kayyumları ve Vekillerin dokununulmazlıklarının kaldırılması süreçlerinde gösterilmeyen tepkinin nedenleri üzerinde durulup bu eksiğin nasıl giderileceğine kafa yorulması gerekmektedir. Salgın koşullarında açlığa mahkum edilen milyonların tepkisizliği değerlendirilmek zorundadır. Ülkede bu kadar derin bir ekonomik kriz yaşanırken devlet bütçesinin müteahhitlere yapılan zarar ödemeleri ile boşaltılması sorgulanmalıdır. Savaş harcamalarının hesabı sorulmalıdır. Bizce önemsenmesi gereken asıl konular bunlardır ve bu konularda ne kadar geniş bir siyasi yelpaze gelişecek yığınsal toplumsal muhalefete destek verirse o derece sonuç alıcı olunabilecektir.

04 Mart 2021


Konuyla ilişkili diğer makaleler