T.C. HÜKÜMETİ İLE HDP ORTAK AÇIKLAMASI

T.C. HÜKÜMETİ İLE HDP ORTAK AÇIKLAMASI

Yeni Aşama

Önce şu tespiti yapmamıza müsaade edin. Ortak Açıklama, burjuva basınının yansıttığı gibi Abdullah Öcalan’ın PKK’ye “silahları bırakma” çağrısı değildir.

Bu ortak açıklama bir ilktir. Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile ortak açıklamayı yapan HDP’li vekiller Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’dir. Ancak bu vekiller bu açıklamayı Abdullah Öcalan’ın yani Kürt Özgürlük Hareketinin ve PKK’nin vekaleti ile yapmışlardır. HDP Heyeti olarak da Abdullah Öcalan’ın görüşlerini desteklediklerini belirtmişlerdir.

Bilindiği üzere, Hükümet, Abdullah Öcalan’ın Kasım2014’de sunduğu “diyalog aşamasından, müzakere sürecine geçişin ön şartı ve müzakere sürecinin yol haritası” olarak sunduğu 10 maddelik planı sümen altı etmişti. Kamuoyu ile paylaşmamış ve bu konuyu görüşmek için Abdullah Öcalan’ı 15 Şubat 2015’de PKK’ye “silahları bırakma” çağrısı yapmasını sağlamak için baskı altına almaya çalışmıştı.

Buna karşı da PKK ve KCK Yürütme Konseyleri, 15 Şubat’ı kendileri açısından milat olarak tespit etmiş ve Hükümet o tarihe kadar Abdullah Öcalan’ın hazırladığı yol haritası konusunda tavrını açıklamazsa, bu sürecin biteceği anlamına geleceğini açıklamıştı. 15 Şubat ile 28 Şubat arası dönem bu gerginliği ortadan kaldırma ve son çabaları harcama süreci olarak geçmiştir.

Bütün bu gel-gitlerin sonunda T.C. Hükümeti, Abdullah Öcalan’ın hazırladığı yol haritasını kabul etmiştir. Bu beyanın üzerine de Abdullah Öcalan, eğer mutabakata varılan bu yol haritası doğrultusunda müzakereler başlar, gelişir ve yol almaya başlarsa, PKK’yi bahar aylarında Olağanüstü Kongre toplayıp, sürecin gelişimine bağlı olarak Türkiye topraklarında silahlı gerilla mücadelesini sonlandırmaya ve demokratik siyasetin geliştirilmesi konusunda karar almayı değerlendirmeye davet etmiştir. Kısacası bu Öcalan’ın, PKK’ye “silahları bırak” çağrısı değildir. Müzakere sürecinin gelişimine bağlı olarak bu olasılığın değerlendirilmesi çağrısıdır.

AKP Hükümeti, önümüzdeki günlerde ve haftalarda bu açıklamaları demagojik olarak kendi lehine değerlendirme girişiminde bulunacaktır. Bu kendi açılarından programlanmış gözüküyor. Ancak, aynı AKP Hükümeti, diyalog aşamasında bugün açıklanan mutabakatı yerine getirmezse, ona uygun adımlar atmazsa, bugün yapılan açıklamanın hiç bir geçerliliği kalmayacaktır. Çünkü süreç bu şartlara bağlıdır.

HDP Eş Genel Başkanı, Selahattin Demirtaş’ın ortak açıklamadan sonra basına yaptığı değerlendirmede dile getirdiği konu çok önemlidir. AKP Hükümeti ortak açıklamayı yaşama geçirmeye karalıysa, “İç Güvenlik Yasa Tasarısını” geri çekmeli veya baştan aşağıya revize etmelidir. Değilse, bu yasa tasarısı müzakere süreci ile çelişki teşkil edecektir ve engelleyici bir rol oynayacaktır. Demirtaş, ayrıca, Hükümetin bu ortak açıklamayı kabul edecek duruma gelmesinin, Emek, Barış, Demokrasi ve Özgürlük Güç’lerinin uzun yıllara dayalı zorlu mücadelelerinin başarısı olduğunun altını çizmiştir. AKP Hükümetinin bu çözümü kabul etmek zorunda kaldığını belirtmiştir.

Bize göre Türkiye “Barış ve Demokratik Çözüm Süreci” açısından hassas bir döneme girmiştir. AKP, yine ayak sürüyerek bu ortak açıklamayı seçim sürecinde kendi çıkarına kullanmaya çalışacak, Emek, Barış, Demokrasi ve Özgürlük Güç’leri ise bu sürecin “Müzakere Yol Haritasına” uygun bir şekilde gelişmesi için mücadelesini sürdürecektir. Bu anlamda mücadele yeni bir aşamaya yükselmektedir. Politika Gazetesi olarak barış ve demokrasi mücadelesinde elde edilen bu kazanımı selamlıyor, başarıya ulaşması koşullarında kazananın tüm Türkiye halkları ve işçi sınıfı olacağının önemine vurgu yapıyoruz.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler