Yaşama Tutunmak...
16 yaşında tek başına ülkesini, toprağını, ailesini terk etmek zorunda kalmış ve yaşama tutunabilmiş Muhammed ile Almanya’da söyleştik.
Deniz: Merhaba Muhammed, istersen okuyucularımıza önce kendini biraz tanıt.
Muhammed: Merhaba, benim adım Muhammed ve 18 yaşındayım, Kunar (Afganistan) doğumluyum ve 16 yaşındayım. Yaklaşık bir yıl süren bir kaçış sürecinden sonra Pakistan, İran, Türkiye, Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan üzerinden Almanya’ya geldim.
Deniz: Afganistan’da nasıl bir hayat gecirdin?
Muhammed: Afganistan’da annem, babam ve erkek kardeşimle güzel bir hayatımız vardı. Büyük bir evde oturuyorduk ve para sıkıntımız da yoktu. Babamın tarlaları vardı. 4 senelik okul hayatımdan sonra babama yardım etmeye başladım. Benim işim görevli olan tüm işçileri kontrol etmekti, yani herkes geldi mi, görevini yapıyor mu diye.
Deniz: Afganistan’dan kaçış nedenin nedir?
Muhammed: O zamanlar 15 yaşındaydım, bir gün Taliban gelip babama bizim Taliban’a katılmamızın gerektiğini söylediler. Babam tabii ki bunu istemedi, birkaç kez geldikten sonra ve babamı ikna etmeye başaramayınca, tarlalarımızı imha edip işgal ettiler, elimizden aldılar. Biz tabii ki kendi ailemizin güvenliğini sağlamak istediğimiz için, herşeyimizi arkada bırakıp Pakistan’a kaçmak zorunda kaldık. Orada da hayat kolay olmadı. İş bulamadık ve kimliğimiz olmadığı için polislerle çok sıkıntı yaşadık. Sonra babam daha iyi bir hayat sürmem icin ülkeyi terk edip Avrupa’ya gitmemi önerdi. Bu karar benim icin çok zor oldu, ama başka bir seçeneğim de yoktu.
Deniz: Kaçış sırasında sorun yaşadın mı?
Muhammed: Evet, çok sorun yaşadım. İlk başta tek başına kalmıştım, yanımda hiç akrabam yoktu, sadece kaçış sırasında tanıştığım bir kaç kişi. Haftalarca aşırı derece soğukta ve kar altında, dağlar arasında yürümek zorunda kaldım. Avrupa’ya gelebilmem için tek yolum buydu. Kendimizi yönlendirmek, yönümüzü bulmak için sadece bir pusulamız vardı. Kaçış süresinde, 1-2 ay kaldığım ülkelerde zamanı çok kötü şartlar altında geçirdim. Yatacak yerim olmadığı için sokaklarda kaldım ve aç kaldığım günler de oldu. Onların dilini konuşamadığım için, iş de bulamadım. Bir tek İstanbul’da boyacı olarak bir iş buldum, o da sadece İstanbul’da tanıştığım türkçe konuşabilen iki genç sayesinde oldu. Onlarla çalıştığım sürece onlara beraber yaşadım. Bulgaristan’da beni kimliğim olmadığı için hapise attılar.
Deniz: Neden başka bir Avrupa ülkesine degil de Almanya’ya kaçtın?
Muhammed: Aslında hedefim Almanya’ya gitmek değildi. İlk hedefim İsveç’di. O zamanlar orada çok mülteci olmadığı için, oraya gitmem daha kolay olur diye öyle düşünmüştüm.
Deniz: Sonunda Hamburg’a nasıl vardın?
Muhammed: Macaristan’dan sonra, İstanbul’da tanıştığım iki arkadaş ile trenle yolumuza devam ettik. Bir kaç kez tren değiştirmek zorunda kaldık, ve birkaç günlük tren yolculuğundan sonra Frankfurt tren garına geldik. Tabii bilet alacak paramız da olmadığı için biletsiz yolculuk ettik. Yakalanma riskini azaltmak için ayrı yerlere oturup, şansımız sayesinde kontrol edilmedik. Frankfurt tren garında, ilk kez bir haritada Berlin ve Hamburg şehirlerini gördüm ve isimlerini duydum. Çok kişiden, Almanya’nın da iyi bir ülke olduğunu ve burada okula gidebilebileceğimi ve ondan sonra iyi bir meslek öğrenebilmenin mümkün olabileceğini duydum. Bunun üzerine Almanya’da kalıp İsveç’e gitmeme kararını aldım. Frankfurt’dan Hamburg’a tren ile son yolculuğumu yaptım ve iki senedir Hamburg’da yaşıyorum. Bu iki senede dört defa konaklama yerimi değiştirdim.
Deniz: Almanya’da edindiğin ilk izlenimin neydi?
Muhammed: Yeni bir ülke görmek, benim için yeni bir deneyim oldu. Kuşkusuz ki Almanya’da da haksızlıklar, yanlış olan çok şey vardır. Mesela silah satıyorlar ve savaşları körüklüyorlar. Buraya gelmek zorunda kalmamın bir nedeni de Almanya’nın kendisi. Ama her şeye rağmen, Almanya kendi yaşadıklarımdan sonra, benim açımdan çok güzel ve modern bir ülke.
Deniz: Almanya’da kendini nasıl hissediyorsun?
Muhammed: Kendimi burada çok rahat hissediyorum, ve buraya uyum sağlamaya çalışıyorum. Mesela geçen sene bir pazar günü, Müslüman olarak buradaki Hıristiyanlar’ın dinlerini nasıl yaşadıklarını görmek icin kiliseye gittim. Orada beni çok iyi karşıladılar ve hemen bir İncil verdiler, ben İncil’i okumaya çalışıp, söyledikleri şarkılara eşlik etmeyi denedim. Benim için buradaki insanlar, başka ülkelerde insanlar nasıl ise öyle. Ama her şeye rağmen, ailem olmadan, anne, baba olmadan hayat çok zor, onları çok özledim.
Deniz: Almanya veya başka Avrupa ülkesinde akrabaların var mı?
Muhammed: Hayır, bütün akrabalarım Afganistan’da.
Deniz: Ailen ile ilişkin var mı?
Muhammed: Bir tek annem ve babamın Pakistan’dan Afganistan’a geri döndüklerini biliyorum, başka da bilgim yok maalesef. İrtibat kuramıyorum, haberleşemiyorum. Onlar da benim yaşayıp yaşamadığımı bilmiyorlar. Erkek kardeşimin bile hala annem ve babamın yanında olup olmadığından haberim yok.
Deniz: Almanların mültecilere karşı olan tutumundan memnun musunuz?
Muhammed: Kendim bu konuda henüz bir sıkıntı yaşamadım, en fazla bazı insanların bana korku içinde baktığı oldu ama o da sadece nadiren. Ben saygı gösteren bir insan oldugum için, başka insanlara benden nefret edebilecekleri bir olanak vermiyorum.
Deniz: Kaç senedir Almanya’da yaşıyorsun?
Muhammed: İki senedir Almanya’dayım.
Deniz: Şimdi ne yapıyorsun? Okul, iş?
Muhammed: Okula gidiyorum, şu anda bir staj aşamasındayım, stajımı Deutsche Bahn’da (Alman Demiryolları) yapıyorum. Okuldan mezun olduktan sonra bir meslek öğrenmek istiyorum. Hafta sonları da bir Pizzacı’da çalışıyorum.
Deniz: Belirli bir hayalin var mı?
Muhammed: Evet kardeşim… güzel bir yaşam. Savaşsız bir dünya !