Muhalefetin Mecliste Nafile Çabası
24 Haziran seçim sonuçları gösterdi ki bu seçimlerle birlikte parlamento zemini artık muhalefet için iyiden iyiye anlamını yitirmiştir. Cumhur İttifakı (AKP-MHP-BBP faşist bloku) 400 milletvekilini bulamasa da, 341 gibi bir çoğunlukla parlamentoyu istediği gibi çekip çevirebilecek, muhalefetin sesini daha çıkmadan boğabilecektir. Tam da bu yüzden aklı başında, politik deneyimi olan herkes parlamenter mücadelenin artık bu saatten sonra bir işlevinin olmayacağını, CHP ve HDP’nin yapması gerekenin eskilerin deyimiyle “sine-i millete”, günümüzün jargonuyla "sokağa" çıkması olduğunu belirtiyor. Yeni Yaşam'daki yazılarında Veysi Sarısözen "tek başına HDP'nin Meclisten çekilmesinin bir anlam ifade etmeyeceğini, esas olarak ana muhalafet partisinin bu konudaki yaklaşımının etkili olacağını" vurguladı. Haksız da değil kuşkusuz. Ancak kendisinin de belirttiği gibi, CHP bu ülkenin "kurucu iradesi" olduğunu ve "söz konusu olan vatansa gerisinin teferruat" olacağı ön kabulü ile böylesi bir adım atmıyor, atamıyor. Bir kez daha karşısındaki ittifak tarafından yenileceği neredeyse kesin olan “yerel seçimler” için hazırlığa girişiyor. Büyük bir iddia gibi gelebilir bazılarına, ama buradan gördüğümü belirtiyorum. Çok güvendikleri Çanakkale, Aydın ve ellerindeki birkaç belediyeyi bile yapılacak seçimlerde kaybedecekler. Bu yüzden ergenekoncu Dursun Çiçek, yerel seçimlerde Kürdistan'da HDP, Orta Anadolu’da MHP, Batı'da iyi Parti ile ittifak yapabileceklerini söylüyor.
Aynı şey seçimlere hazırlanan HDP/DBP için de geçerli. Ellerindeki 100 küsur belediye haksız, hukuksuz bir biçimde kayyımlar tarafından teslim alındıktan sonra yeniden bölgede tüm belediyeleri kazansan ne olur? Ertesi gün "Patron" bir kararname ile kayyımları atasa ve arkasından da Soylu’nun emrindeki kolluk harekete geçip kayyımları belediyelere oturtsa ne yapılacak? Kaldı ki tek adam, “tek kasa” diye bir kararname ile yerel yönetimlerin harcamalarını da damadın başında olduğu hazineye bağladı. Yani muhalif belediyeler damadın oluru olmadan adım atamayacak, umumi tuvalet bile açamayacak...
Görünen o ki, mevzu Kürt meselesi olunca CHP, AKP-MHP’nin yedek lastiği olmayı sürdürecek. HDP de, CHP parlamentodan çekilmeyeceği için meclisteki nafile mücadelesini yürütmeye çalışacak. Şimdilik yapılacak tek şey ve son günlerde gördüğümüz gibi, vekillerin daha çok "sokak" mücadelesine omuz vermesi, halkların haklı eylemliklerine katkı sunması olacak gibi görünüyor.