Hakkımızda

Hakkımızda

Politika gazetesi otuz dört yıl sonra tekrar yayınlanırken, bu soruya farklı yanıtlar verilebilir. Belki de en doğrusu bu konuda kendi düşüncemizi açıklamamızdır. Politika gazetesi bir ihtiyaç sonucu yayın hayatına başlıyor. Türkiye Komünist Partisi, yöneticileri eli ile likide edildikten ve Sovyetler Birliği ile Sosyalist Dünya Sisteminde karşı-devrim üstün geldikten sonra saflarda korkunç bir dağılma ve savrulma yaşandı. Atomize olduk! Yirmi dört yıl öncesine geri gider anımsarsak, “komünist” kavramının kullanılması bile bazılarına ürkütücü gelmişti. Komünistleri, komünist yapan, işçi sınıfının biliminin ilkelerinin savunulmasına kimileri mesafe koyma gereği hissetmişti. Sonra yavaş yavaş bir tartışma ortamı oluştu. Tartışma, girişimlere dönüştü. Somut adımlar atılmaya çalışıldı ama maalesef hep bir ayağı eksik kaldı. 10 Eylül, Ürün, Savaş Yolu adı altında farklı girişimler oldu. Ancak, bu girişimler istenen sonuca ulaşmadı. Nedenlerine burada fazla girmeyeceğiz. Komünistlerin bu eksikliğini, boşluğunu fırsat bilen birtakım “uyanıklar” isim hırsızlığı ile sahneye çıktılar. Ama onların amaçları ve görevleri farklıydı. Bu gerçeği ilk başta görmeyip o kervana katılanlar, bir süre sonra kendilerine geldiler ve çekildiler. Türkiye Komünist Partisi’nin Merkez Organı ATILIM gazetesinin 2010 yılında tekrar yayınlanmaya başlanması bazı tartışmalara nokta koydu. Bu girişimi yürüten yoldaşlar, “önyargısız, ön koşulsuz ve ön şartsız, kendisini TKP’li olarak nitelendiren her yoldaş ile tartışmaya ve ilkelerde mutabakat sağlanırsa birlikte çalışmaya hazırız” görüşünü deklare ettiler. Bunun sonucunda çalışmalar gelişti, ilişkiler arttı ve yaygınlaştı. Kuşkusuz ki kendisini TKP’li olarak hisseden yoldaşların tümü, her konuda aynı düşünmüyor. Bize göre, 1984 yılında başlayan, yani tamı tamına otuz yıllık bir likidasyondan söz ediyoruz. Bunun üstüne bir de Sosyalist Dünya Sistemindeki olumsuz gelişmeler eklendi. Taşların, kayaların bile doğadan etkilenerek şekil değiştirdiği bir dünyada, örgütsüz kalan komünistlerin deformasyona uğramaması mümkün değildi. Olan da bu idi. Bu farklılıkların giderilmesi zaman alacak, enerji gerektirecek. Bunun da araçlara ihtiyacı var.

Politika gazetesi, teorik bir yayın organı değil. Politika gazetesi, bu dağınıklıktan çıkış için, bir yandan kendini TKP’li olarak nitelendirenlerin canlanması, Türkiye politikasına müdahil olabilmeleri için, diğer yandan ise bu süreçte farklı yaklaşımların netleşmesi için, kucaklayıcı, toparlayıcı, birleştirici ve örgütleyici bir görev üstleniyor. Ancak, tek başına bu da değil. Politika gazetesi sadece dar anlamda TKP çevresine seslenmeyi hedeflemiyor.

Politika gazetesine göre, seksen öncesi, “maocu – sosyal faşist”, “revizyonist - goşist” ve benzeri, nitelemeler artık geçerli değil. Revizyonistler, reformistler, sol ve sağ sapmalar, her zaman olacak. Ama bu nitelemelerin temsilcileri yeniden konumlandı. Biz, Politika gazetesi olarak, eski kalıplarla birbirini suçlayanların da yeni koşullarda birbirlerine yaklaştıkları tespitini yapıyoruz. O gün birbirimize en uzak gibi durduğumuz kimi kesimlerle bugün çok yakın

durabiliyoruz. Eskiden bir Partizan okuyucusu ile Politika okuyucusu veya bir Halkın Kurtuluşu okuyucusu ile Politika okuyucusu pek aynı ortamda oturamazdı. Oturursa da cıngar çıkardı. Bugün durum farklı. Birbirimizi karşılıklı olarak goşist ve revizyonist olarak adlandırdığımız dostlarımızla da bugün durumumuz farklı. Artık yeni kıstaslar var. O günün ilkesel tartışmalarının bir kısmını tarih ve günün pratiği kendisi çözdü. Eskiden bir TKP’liye “Sovyetler Birliği’nde, 1956 senesinden sonra yaşanan kırılma dolayısıyla revizyonist eğilimler hakim oldu ve süreç içinde karşı-devrime kadar ilerledi” dedirtemezdiniz. Ancak bugün TKP’liler kendileri bunun böyle olduğunu söylüyor. Belki, o zaman da görüyorlardı, ama, dünyanın kaderini değiştiren Büyük Ekim Devrimi’nin kazanımlarının korunması ve SBKP ile ilkesel dayanışma temelinde bunu ifade etmeyi yanlış buluyorlardı. Demek ki, bugün birtakım konularda anlaşmamız daha kolay. Bu da Türkiye işçi sınıfının devrimci hareketleri açısından önemli bir avantaj.

Politika gazetesi, bunun dışında, önüne, yepyeni, dinamik, diri, yeni politize olan işçilerle, köylülerle, gençlerle, öğrencilerle, kadınlarla ilişki kurma görevini koyuyor. Depolitizasyona itilmiş, din, mezhep ve milliyetçi duyguların körüklenmesi ile, bilgi kirliliği yoluyla, kendi öz sorunlarına yabancılaşan geniş yığınlara yöneliyor. AKP’ye oy veren işçilerin, CHP’ye oy veren Alevilerin, AKP’ye oy veren Kürtlerin, MHP’ye ve AKP’ye oy veren Lazların, kendi sınıf çıkarları doğrultusunda tavır almaları için bıkmadan, usanmadan çaba harcayacak. Çevre hareketlerinin omuz başında olacak. Amatör sporun en ikircimsiz savunucusu olup, emekçi gençliğin sıkıntılarını tribünlerde endüstriyel sporun hizmetinde değil, alanlarda, sokaklarda haykırması için çalışacak. Özgür 1 Mayıs’ların, Newroz ateşlerinin savunucusu olacak.

Ancak, politik mücadele alanı, dikensiz gül bahçesine benzemiyor. 12 Eylül faşizminden çıkarılması gereken önemli dersler mevcut. Dolayısıyla, bugün TKP’li olmak yeni kıstaslar gerektiriyor. Birincisi; İşçi sınıfının bilimsel dünya görüşüne, Marksizm-Leninizme ve onun ilkelerine sıkı sıkıya bağlılık ve uygulama kararlılığı. “Yirmibirinci yüzyıl sosyalizmi“, „demokratik sosyalizm”v.s. gibi projelerin kesin reddi. İkincisi; Likidasyonu hazırlayan ve uygulanmasına olanak sağlayan TİP-TKP „birleşme”operasyonunun amasız, fakatsız mahkum edilmesi. Üçüncüsü; Kürt ulusal sorununu çözümünün Türkiye’de demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde olmazsa olmaz bir görev olduğu, ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkının ilkesel olarak ve pratik politikada koşulsuz olarak savunulması. 12 Eylül faşist devirmesi sonrasında Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi’ne karşı yanlış tutumun özeleştirisel olarak değerlendirilmesi.

Dördüncüsü; Türkiye işçi sınıfının devrimci hareketi içinde Kemalizmin etkilerine karşı ideolojik mücadelenin gerekliliği. Beşincisi; 68 Devrimci Gençlik Hareketi’nin, tüm öznelerinin TİP üyesi olmalarına rağmen, TİP ve TKP’nin yanlış yaklaşımından dolayı, devrimci hareketin bölünmeler sürecine girmesine yönelik özeleştirisel yaklaşımın geliştirilmesi. Altıncısı; Dünya Komünist Hareketinde, kırılmanın SBKP’nin XX.Kongresi ile 1956 yılında başladığı gerçeğinin kabulü.

Bu sorunların bir anda aşılmasının mümkün olmadığının biz de farkındayız. Ne ki, devrimci pratik olmadan, devrimci teorinin de geliştirilemeyeceği bir gerçektir. Bu olgudan yola çıkarak; Sınıf içinde örgütlenmek, toplumun çoğunluğu olan ezilen ve sömürülen emekçilerin iktidarını hedeflemek, ulusal hakları elinden alınmış Kürt halkının özgürlük mücadelesine katılmak, baskı altında tutulan Alevi, Süryani, Ezidi ve Ermeni toplumunun demokratik haklarını savunmak, doğanın talanına dur demek, güncel olarak yükseltilebilecek tüm demokratik istemlerin örgütlü olarak savunmak, ancak bizleri birleştirici bir araç ile mümkündür. Politika gazetesi bu işleve katkıda bulunmak için yayın hayatına atılıyor.

Tüm dostlarımıza, arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza seslenmek istiyoruz. Burjuvazinin, saflarımızda, 12 Eylül faşist diktatörlüğü ile yarattığı dağınıklığı aşmak için, işçi sınıfımıza ve halklarımıza karşı olan sorumluluğumuzun gereği, ön yargısız, ön şartsız ve ön koşulsuz bir yaklaşım ile Politika gazetesinin görevlerini yerine getirmesi için elimizden geleni ardımıza koymayalım. Türkiye’nin politik yaşamına somut müdahale etmek, burjuva gemenliğine karşı yeni mevziler kazanmak için güç ve olanaklarımızı birleştirelim.

Politika Gazetesi Kollektifi