Direnişçi Sişecam işçilerinden İTÜ işçilerine destek

Direnişçi Sişecam işçilerinden İTÜ işçilerine destek

Direnişçi Sişecam işçilerinden İTÜ işçilerine destekDirenişçi Şişecam işçilerinin hikayesi 2015 yılının Kasım ayında Mersin’deki Paşabahçe fabrikasından işten atılmalarıyla başladı. Hemen fabrika önünde direnişe geçen 20 işçi hem işe iadeyi talep ediyor, hem de direnişlerine Kristal-İş Genel Merkezi’nin de sahip çıkmasını bekliyordu. Ancak her ikisi de gerçekleşmeyince seslerini daha fazla duyurmak için açlık grevine başladılar ve fabrika yönetimi, Şişecam’ın merkezi düzeyde işten çıkarma kararı aldığını söylediği için direnişi İstanbul’a taşımaya karar verdiler. Biz de İTÜ’nün Sesi ekibi olarak Maçka’daki park direnişini ziyaret eden bir direnişçi Şişecam işçisiyle bir röportaj gerçekleştirdik.

- Öncelikle bize Şişecam’da yaşananları anlatabilir misin?

- Geçtiğimiz yılın kasım ayında işveren Mersin ve Eskişehir’de ekonomik krizi bahane ederek toplu işçi çıkarmaya gitti. Örgütlü olduğumuz Kristal-İş sendikası ile anlaşarak yaptı bunu. Yasada ve sözleşmede toplu işçi çıkarımı ile ilgili hükümler olmasına rağmen bu hükümleri hiçe saydılar. Kendi aralarında bir anlaşma yaptılar. Bu işten çıkarmaların gerekçesi onların sunduğu gibi ekonomik kriz ve daralma değil. Yıllarca cam sektörü gibi ağır bir sektörde çalışan, iş hastalıklarına yakalanan, işveren için verim kaybına neden olan işçileri işten çıkardılar. Sendika da bu işten çıkarılma listesinde olan kendi eş dostlarını listeden çıkarıp onların yerine masum insanları, kendilerine muhalif olan insanları o listeye soktu. Kristal-İş sendikası bu işten çıkarılma sürecinde özellikle Mersin Paşabahçe ve Eskişehir Paşabahçe fabrikalarında akla hayale gelmeyen şeyler yaptı. Mersin Paşabahçe fabrikasında direnen işçilerin direnişine balta vurmak istedi. Bunun için uğraştı, işverenle işbirliği yaptı. Eskişehir’de daha da garip işler yaptı. Kendi rızası ile çıkmak isteyen 48 kişiden 8 tanesinin dilekçisini yok saydı. Onun yerine çıkmak istemeyen 2 tane arkadaşımızı listeye koydu. Peki ekonomik kriz ve daralma gerçekten doğru mu? Doğru değil. Bunu da işverenin kendi beyanatlarından anlıyoruz. Geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında Şişecam 693 milyon lira kâr ilan ettiğini açıkladı. Onun dışında fabrikalarda fazla mesai var. Fabrikalarda taşeron var. Fabrikalarda yapılması gerekenler dışarıda taşeron firmalara yaptırılıyor. Mersin’de işçileri işten atarken Lüleburgaz’da işçiler aldı fabrikaya. Kariyer sitelerinde Şişecam işvereni işçi aradığını ilan ediyor.

- İTÜ’de işçiler sendikalaşmaya çalışıyor. İyi bir toplu sözleşme imzalamak istiyorlar. Ama rektörlük ve işverenler tarafından engeller konuluyor önlerine. Bu konuda ne söylemek istersin?

- Tabi bu kolay bir mücadele değildir. Zor, meşakkatli bir mücadeledir. Fedakârlık gerektirir. Ben İTÜ’de örgütlenme çabası içinde olan arkadaşlarıma sabretmelerini ve kararlılıkla mücadelelerini sürdürmelerini öneriyorum. Biz işten atılan Şişecam işçileri olarak da dayanışma içerisinde olacağımızı söyleyebilirim. Sermaye sadece bu ekonomik ilişkiler üzerinden yürümüyor. Bu işçi sınıfına yapılan saldırı her yerde var. İşçi çalıştıran üniversite yönetimlerinde de var. Onlar da bir sermayeye hükmediyorlar. Onlar da işçi çalıştırıyorlar. Bunun üniversite yönetiminden gelmesi çok acı. Burda insanlarının hakkını arayacak çalışmalar yapması gerekirken böyle bir eğitim kurumunun insanların örgütlenme çalışmalarına engel olması gerçekten çok acı verici. Çok düşündürücü. Onlara söyleyebileceğim tıpkı bizler gibi tıpkı metal işçileri gibi bıkmadan usanmadan örgütlenme mücadelelerini sürdürmeleri.

- Biz de İTÜ’nün Sesi ekibi olarak hem Şişecam işçileri ile hem de İTÜ işçileri ile dayanışma içerisinde olacağız. Fabrikalarda ve üniversitelerde sermayenin baskılarına karşı emekçilerin yanında olacağız.


Konuyla ilişkili diğer makaleler