POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 04.03-10.03.2019
YEREL SEÇİMLER
HDP’ye karşı saldırı, şiddet, hakaret ve terörist ilan etmeye dayalı yürüttüğü seçim stratejisi istenen sonucu yaratmayan AKP, yeniden din iman meselesine döndü.
8 Mart kutlamalarına karşı polisin saldırısı AKP’nin yarattığı karşı gündem ile adeta karartıldı. AKP, yayın organları üzerinden önce ezanın kadınlar tarafından ıslıklandığını ve susturulmaya çalışıldığını ileri sürdü, ardından da Erdoğan bunu temel bir seçim gündemi olarak meydanlara taşıdı. Dilipak 8 Mart’ta meydanlara çıkan kadınları “fahişe” olarak nitelendirirken Erdoğan, bu gündem üzerinden kadınları “iffetsizler” olarak nitelendirdi. Oysa kadınlar ezanı değil polis saldırısını ıslıklıyordu. Ezan sırasında AKP polisi saldırısına ara vermedi ki - hiç bir zaman bunu yapmıyor. Feminist Gündem ise yaptığı açıklamada “ezanın ıslıklandığı haberlerinin gerçeği yansıtmadığını” belirtti. Dün bu gündem üzerinde Taksim’de toplanan fanatik dinci ve faşist gruplar kutuplaşmayı ve toplumu karşı karşıya getirmeyi amaçlayan gösteriler yaptı. Aynı gruplar akşam saatlerinde HDP il binasına saldırı girişiminde bulundu. Dolayısıyla gündem ne olursa olsun AKP kendisine karşı gelişen her türlü hamleyi HDP’den biliyor, karşısındaki temel gücün HDP olduğunun farkında. Ayrıca HDP’nin hafta sonu iki gün İstanbul’da yaptığı halk buluşmaları, seçim çalışmaları mitinglere dönüştü. Bu güç AKP’yi korkuttuğu için bu tür provakasyonlarla durumu lehine çevirmeye çalışıyor.
AKP’nin bu telaşı ve saldırganlığı boşuna değil. HDP meydanlarda gittikçe daha fazla güç biriktirmeye ve her gittiği yerde bütün engelleme ve saldırılara rağmen halk ile buluşmaya devam ediyor. İlk başta HDP’nin alanlardaki gücünü görmek isteyen, gösterileri bir test aracı olarak düşünün AKP, artık işi doğrudan HDP’nin mitinglerini yasaklamaya kadar vardırıyor. Temelli’nin dün Urfa’nın ilçeleri Suruç, Viranşehir, Siverek’te yaptığı mitingler doğrudan doğruya engellemeye tabii tutuldu. Buna rağmen binlerce insan alanlara aktı, her yerde büyük bir coşku ve heyecan var. Üstelik bütün bu sonuç AKP’nin manşetlerine, yalanlarına, tehdit ve saldırılarına rağmen yapılıyor. Bu süreçlerde Barış ve Demokrasi güçlerinin birliği daha da pekiştirilmek zorundadır, sonuç alıcı etmen ve yığınların AKP’den kopmasının sebebi bu olacaktır.
SURİYE VE ROJAVA
Suriye gündemi de yeniden ısındı. Bir süredir Arap ülkelerini ziyaret eden ve alternatif çözüm yöntemleri üzerinde duran Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov yarın Ankara’ya gelecek. Lavrov’un ziyaretinin temel gündemi İdlib. Ayrıca, Suriye’deki çözüm ve anayasa yapım süreci, Astana ve Soçi mutabakatlarının da ele alınması bekleniyor. Rusya son dönemlerde gittikçe artan bir tonda Türkiye’nin İdlib mutabakatına sadık kalmadığı terörist grupları silahsızlandırmadığını dillendiriyor ve İdlib’e yönelik bir operasyon seçeneğini masada tutuyor. Ancak, Rusya Suriye’deki oyunu bozan bir ülke rolünde gördüğü Türkiye’yi masadan da uzaklaştırmak istemiyor. Ayrıca, Türkiye ile Rusya arasında S-400 füzeleri, nükleer anlaşmalar da dahil olmak üzere pek çok anlaşma bulunuyor. Hatta S-400 anlaşması Türkiye ile NATO ve ABD arasında da krize neden olmuş durumda. İngiliz Times gazetesi hafta sonu baş yazısında "Türkiye'nin Rus füze sistemi satın alması NATO'nun güvenliğini tehlikeye atıyor ve Batı'yı daha da bölüyor" ifadelerini kullandı ve Erdoğan’a "S-400 anlaşmasını yeniden düşünmesi" çağrısında bulundu. Suriye’nin Rojava bölgesinde de IŞİD tehdidi kendisini yeniden hissettirmeye başladı. IŞİD büyük bir yenilgi aldığı Baxoz’da yeniden kendisini gösterdi. Bu konuda dün yeniden IŞİD’e karşı operasyon yapıldı. IŞİD’in bölgede kökünün kazınması ancak Ortadoğu halklarının ilerici ve demokratik hamlelerinin kalıcılaştırılması ve de ABD emperyalizmi ile onun Avrupalı ortaklarının bölgeden uzaklaştırılması ile mümkün olacaktır. Ancak şu tehlike her zaman var olacaktır. ABD emperyalizmi IŞİD’i Ortadoğu’da kullanamayacak duruma gelse dahi, bu sefer onu Pasifik’teki emperyalist stratejilerin yaşama geçirilmesi için kullanacaktır. Pakistan Belucistan ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Eyaletleri bu konuda tehlike işaretleri vermektedir.
VENEZUELA
Venezuela’da karşı-devrim girişimlerinin ardı arkası durmuyor. Kendini geçici Başkan ilan eden Guidou Orta ve Latin Amerika ülkelerini gezerek destek topladı açıklamaları gerçeği tam yansıtmıyor. Guidou , ABD’li akıl hocaları ve onların bu ülkelerdeki temsilcileri ile Venezuela’daki demokratik iktidarı yıkma stratejileri üzerine çalışmalar yürüttü. Bu sorunda asıl mesele karşı-devrimcilerin ne yaptığı değil, Venezuela’nın meşru devlet yönetiminin nasıl önlem alacağı konusudur. Venezuela Komünist Partisi de sürekli bu konuya vurgu yapmaktadır. Yapılması gereken Marksizm Leninizm ilkeleri temelinde proletarya iktidarının ilan edilmesi ve tüm gereklerinin yerine getirilmesidir. Değilse yeni bir Şili deneyi yaşamamız acılı olacak ama uzak bir ihtimal olmayacak.
AÇLIK GREVLERİ
Açlık grevleri bugün 124’üncü gününde devam ediyor. Her an olumsuz haberler gelebilir. HDP Milletvekilleri Murat Sarısaç ve Tayip Temel de açlık grevi eylemine başladı. HDP Diyarbakır İl Binasına Musa Farisoğulları’nın söylemi ile “öldürme amaçlı” gerçekleştirilen saldırı, iktidarın açlık grevi gündemini bastırmaya yönelik girişimi olarak nitelendirilebilir. Ancak yetersiz de olsa gittikçe bir duyarlılığın da geliştiği görülüyor. İstanbul’da dün yapılan eylem bunun önemli göstergelerinden biriydi. Miting alanlarında da gittikçe eylemi sahiplenen ve hassasiyet gösteren bir kitle var. Ancak, tümüyle toplumsal bir hareketlenme yaşanmadan hükümetin bu konuda adım atması zor gözüküyor.