Siz Tutsak Ettikçe Biz Özgürleşeceğiz Defalarca Kez “GÖRÜLMÜŞTÜR”
Parlaklığı dünyayı aydınlatacak devrimci düşünce; karanlık duvarlara, zindanlara hapsedilir. Kaç insana, kaç bedene, işkence, ölüm ve yaşamsızlık dayatılır. Düşündüğünce yaşam istenci, sınıf bilinci tam karşıtındakini korkutur. Varlığını savaş, sömürü, baskı üzerine kuran her devlet refleks olarak korktu, korkar sınıfın ve düşüncenin gücünden.
Tarih unutmaz yaşananları. Diyarbakır, Ulucanlar, Bayrampaşa ve benzeri bir çok cezaevi deneyimi asla unutulmayacaktır. Bu topraklarda devrimciler ve komünistler, zindan tarihini iyi bilirler. Onlar, mücadele eden, düşünen, okuyan, sorgulayan ve yaşamın başka bir tarifi olduğunu yine iyi bilenlerdir. İnsan olma ve kalma onurunu her şeye rağmen sürdüren, tüm işkence ve baskılara, yalnızlaştırma ve tüm psikolojik yıldırma politikalarını göğüsleyen ve direnenler de onlardır.
Dört duvar arasında, onlarca yıldır tutsak olanlar, yaşamın içindekilerin göremediği renklerle, betimleme yapıp inadına yaşama tutunuyorlar aynı inançla. Nazım’ın dediği gibi; esir düşmek bu mücadelede elbette mümkün, ancak biliyorlar ki onlar, mesele teslim olmamakta. Bir okuldur Cezaevleri devrimciler ve komünistler için.
Tutsaklar, en olumsuz cezaevi koşulları ile sınanıyor. Her türlü gereksinime ulaşamamak, sağlık hizmetlerinde cezaevlerinin keyfi kararları ile tedavi görememek, kitap, gazete ya da yazılı basın haberlerine kısıtlı ya da gecikmeli ulaşmak, açık görüşlerin hiç ya da sınırlı bir takvime bağlanması gibi şu an sıralamaya alamadığımız nice sorunla karşı karşıyalar.
Bu sorunların en temel noktası “insanca yaşam hakkının” yok sayılmasıdır. “Hayata Dönüş” operasyonları adı altında yürütülen saldırılarda onlarca devrimci tutsak “F Tipi”ne yani tecrit ve izolasyona karşı mücadelede yaşamını yitirmişti. Devrimci tutsakların zindanda bile bir arada olması tehdit algılandı ve algılanıyor bugün de.
Ülkenin bir çok cezaevinde yüzlerce hasta tutsak var. Dışarıda ve hastane koşullarında acilen tedavi görmeleri gerekiyor. Rahatsızlıkları hızla ilerleyen tutsaklar, neredeyse yaşam umudu kalmadığında salıveriliyor. İzlenen bu faşizan tutumun bizler açısından başka açıklaması yok. Kapitalizm koşullarında yasalar (!) bile hasta tutsakların yaşam hakkını yok sayamazken, bu ülkede hasta tutsaklar ölüyor. Sessiz sedasız işliyor sistem.
Neresinden tutmaya çalışsanız elinizde kalan bu sistem ve tüm sonuçlarına rağmen, özgürlük mücadelesi veren Kürt tutsaklar, devrimciler ve komünistler, dışarıya umut vermeye devam ediyorlar.
Politika Gazetesi olarak, ilk sayımızdan itibaren tüm devrimci ve siyasi tutsaklara yayınımızı kararlılıkla ulaştırma çabası içindeyiz. Ders çıkarılacak tanıklıklarımızı ve bize gelen mektupları ise siz okurlarımızla eksiksiz paylaşıyoruz.
Öncelikle belirtmeliyiz ki;
- Sanal dünyanın bize unutturduğu, mektuplaşmayı her sayıda bize anımsatan yoldaşlara selam olsun.
- Büyük bir sorumluluk duygusu ve imrenilesi bir ilkesellikle, mektupların kendilerine ulaştığını bize bildirme nezaketlerinden dolayı,
- Özene bezene -imkansızlıklar içinde kağıtlardan kartpostal çıkaran emeklerinden ötürü,
- Politika’yı her on beş günde bir gelir diye bekledikleri bir yayın noktasına taşıdıkları için,
- Her bir yazıyı, hatta her satırını takip ettikleri bir okuma çabasını öne çıkardıkları için,
- Kimi zaman eleştirel, kimi zaman öneren, kimi zaman katkı veren, kimi zaman övgüyle kaleme aldıkları her cümle için,
... bizlerden de kocaman teşekkürler.
Ama en çok;
- Düşüncenin, kavganın, mücadelenin, duyarlılığın, iyiden yana her çabanın yanında oldukları, yanıbaşımızda hissettirdikleri için,
- Kürt özgürlük mücadelesi ile sınıf mücadelesinin bağlaşıklığını baştan beri dillendirdiğimiz gibi şu an pratikte de destekledikleri için,
- Tüm baskı, zor, dayatma ve içinde bulundukları olumsuz koşullara rağmen, özgür dünyanın düşünden hiç uyanmadıkları ve yaşanabilir kılmak için gönüllü ödedikleri her bedel için,
- Yoldaşlığın, sınırlar ve zamanla engellenemez olduğunun ispatı oldukları için,
- Yürüdüğümüz yolda sıcacık bir nefes, devam etmek için hakkını verdikleri her türlü dayanışma duygu, düşünce ve sorumlulukları için, ... teşekkürler.
Politika Gazetesi olarak, dışarıdaki gözünüz, sözünüz olmaya devam edeceğiz.
Şüpheniz olmasın... Başka bir dünya mümkün.
Politika Gazetesi
Yayın Kollektifi
Merhaba Arkadaşlar
Gazetenin 31 Ağustos sayısını aldım. Teşekkür ederim.
Mektubuma gösterdiğiniz ilgiden dolayı şaşırdım. Şaşırmam şundan, çoğu gazete ve dergi eleştiri yapıcı da olsa dostane de olsa bundan hoşlanmaz. Bu nedenle size yazarken, acaba bu eleştirideki dostluğu anlayabilecekler mi diye düşündüm. Bir yandan da, olumlu çabalarınızdan dolayı motivasyonunuzu bozmak istemiyordum. Ama gördüm ki yalnız teorik olarak değil, devrimci karakter olarak da sevgilerimde beni haklı çıkardınız. Küçük burjuva bilinç durumlarını (bu konuda) kırdığınız için ayrıca kutluyorum sizi.
İleride değişik eleştirilerim de olabilir. Bu eleştirileri de dostlukla karşılamanızı rica ederim. Düşünceler farklı olabilir ama amacımız sınıfsız bir toplum yaratmaktır. Bunu hiç bir zaman akıldan çıkarmadan birlik-eleştiri-birlik ilkesince ilişkilerimizi sürdürürsek çok sevinirim.
Ben ilişkilerimi zamanla geliştiren bir karaktere sahibim. Dikkat ederseniz ilk mektubum çok kısaydı. Tanıdıkça yazmak bana daha doğru geliyor.
Ben Behçet hastası bir tutsağım. 12 yıldır hapisteyim. 10 yıl da dağda kaldım. Bütün sol kümelerle yapıcı, dostane ilişkiler içinde oldum. Teorik mücadeleyi ihmal etmeden hapishanedeki tutsaklara yaklaşımınız da değerlidir. Yalnız teorik değil etik olan bu tutumunuzu sürdürürseniz, ben sizin gelişip güçleneceğinizi görüyorum. Estetik alanda da ses vermeye çalışıyorsunuz. Bu bütünlüklü kavrayışı korumalısınız. Politik olan sanatı dışlamamak. İkisi birbirini beslemeli.
Ayrıca kuruluş çalışmaları süren bilimsel, sanatsal kurumlaşmanızı şimdiden kutluyor, çalışmalarınızda üstün başarılar diliyorum.
Özgürlük günlerinde sizleri ziyarete geleceğim.
Bir önceki SİP (TKP)si ile aranızdaki farkı gösteren bir yazı bu sayıda vardı. Böyle yazılar daha önce yazılsaydı Haydar Sönmez arkadaşım o soruları sormazdı. Kendisini tanıyorum. Erzurum’da birlikte kaldık. Sizi hâlâ SİP (TKP) sananlar var.
SİP (TKP)si bölününce ilk yaptıkları, bilimsel-sanatsal faaliyeti tasfiye etmek oldu. Yanlış bir politikadır. Oysa toplumsal gerçekçi sanat ve bilimsel sosyalizmin o kadar çok ortaklaşılacak yanı var ki. Dar küçük burjuva çıkarlar kimseye kazandırmaz. Sınıfın ve insan türünün bakış açısını edinmek önemlidir. Bölünmelerine üzüldüm. Felsefi temel olmayınca, sınıfsal temel zayıf olunca bu bölünmeler kaçınılmazdır. Gerekli dersleri aldığınıza inanıyorum.
Not: Gazetenize dışarıdan bir arkadaş telefon etti. 31 Ağustos sayısını istemek için. Telefonlarınız çalışmıyormuş.
Selamlar ve sevgiler.
Adnan ÖZTEL
T Tipi Kapalı Cezaevi / Bafra - Samsun
En Çok Ben Üzüldüm Tiyatrosu
Bu ülkede ne zaman askerler, polisler yaşamını yitirse, daha çok askerin, polisin feda edileceğini belirten demeçlerden, yayınlardan, yazılardan geçilmez olur. Düşük yoğunluklu savaş, böyle durumlarda hatırlanır. Öbür tarafın verdiği kayıplar, asker, polis ölümü yoksa 10 saniyelik bir “ölü ele geçirildiler” ile geçiştirilip, magazinin sığ sularında kulaç atılmaya devam ediliyor. Hayat muktedir karar vericiler için, kaldığı yerden devam eder. Bir kardeş savaşının, son cansız bedenleri Kürdistan’dan yollandı. Türkiye’nin çeşitli şehirlerine. Onca insan, bu ülkenin aciz siyasetçilerinin körlüğüne kurban edildi. Onlar yaşamıyor artık. Biz yarın hiç bir şey olmamış gibi gülmeye devam edeceğiz. Resepsiyonlara katılacağız. Tıka basa yiyeceğiz. Yazın sıcaklığından uzaklaşmak için tatil bölgelerine akacağız. Uzatılan mikrofonlara gelecek güzel günleri nasıl yaratacağımızı anlatacağız. Yer yansın, çöl oynasın-patlasın programlarını, çekirdek çıtlatarak izleyeceğiz. Bankadaki paramızla ne kadar mal-mülk alınacağının hesabını yapacağız, sevişeceğiz, nutuk çekeceğiz ve yeni gençlerin ölmesini bekleyeceğiz, en fazla ben üzüldüm tiyatrosunu oynamak için.
Gün boyu yaşamını yitiren askerler için hüzünlü fotoramanlar hazırlanıp servis ediliyor televizyon ekranlarında. Boğazım düğümleniyor, izlediğim klişe hayat hikayeleri için değil. Hepsi gariban ailelerin çocukları olan bu gençleri yaşatamayıp, vicdan rahatlatmak için binlerce tekrarı yapılan vıcık vıcık duygu sömürüsü görüntülere. Onları yaşatamayanların, kardeşiyle barışmayanların, bu ölümlerden hiçbir günah çıkartmıyor olmaları daha da üzücü. Herkes biliyor ki, bu savaş üç ayda biter. Ama biten savaş, savaşın rantçılarını da bitirecek olması, bu savaşın bitmesini engelleyen en büyük neden. Bu yüzden, en rafine haliyle milletçilik ve faşizm pompalanıyor. Bayrağını kapan, sokağa dökülsün deniliyor. Sonrasında parti binaları yakılıyor, yıkılıyor, insanlar linç ediliyor, hem de Kürt oldukları için.
Ergül İNCE
2 nolu F Tipi Kapalı Cezaevi Kandıra-Kocaeli
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Firavunlaşan, kokuşmuş, lanetli bir çağın sahte tanrılarına karşı direnen, güzel yüreklerinizi saygıyla selamlıyor, iyi olmanızı diliyoruz.
Gönül isterdi ki bayramlara özgü coşkulu güzel duygularla bayramınızı kutlayayım. Ancak gel gör ki, insanı kurban eden bu çürümüş zihniyetlerin yarattığı kan deryası, ortada yaşanacak bir bayram bırakmadığı gibi her günü gözümüzü ölüm ve acılara açtığımız bu zaman diliminde, bayramlar da anlamını yitirmiştir.
Ama yine de bu (...) zulmün barbar ordularına inat; barışın, paylaşımın ve dayanışmanın özü olan bayramınızı kutluyor, bu bayramın ezilen ve sömürülen insanlığa özgür yarınlar getirmesini diliyorum. Sevgiyle kalın.
Saygılarımla.
Not: Bir şiir gönderiyorum bu kartta. Sizlere özel olduğu için yayınlamayabilirsiniz. Sağlıcakla kalın.
Cengiz AYAR
2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi / Kocaeli
Sevgili Cengiz arkadaş, şiirini önümüzdeki sayılarda başka bir sayfada (Kültür-Sanat köşemizde) değerlendirebiliriz. Ancak bu sayı hem bir hafta geciktik, hem de Ankara Katliamı nedeniyle yazı ve haber yoğunluğu yaşadık. Bizi anlayışla karşılayacağına inanıyoruz, selam ve sevgiler.
Merhaba
İyi, sağlıklı ve moralli olmanız dileği ve umuduyla, siz değerli emekçi arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyor, sonsuz saygılarımı sunuyorum.
Kurban Bayramı başta size ve Ortadoğu’nun tüm ezilen halklarına, en sıcak ve içten duygularımla kutluyor ve mutlu olmanızı diliyorum.
Devrimci selam ve saygılarımla.
Not: Sağlık sorunlarımdan dolayı Van M Tipi’ne sevk oldum.
Rıdvan TANIŞ
Van M Tipi Kapalı Cezaevi Van
Değerli Yoldaşlar,
Afyonkarahisar Dinar’dan, Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren gazetemizin Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü yoldaşımız, Kemal Tayfun Benol’un haberini alıp, bize acil faksla taziyelerini ve devrimci dayanışmasını bildiren tutsak arkadaşlarımıza aşağıda isimlerini vererek teşekkür ediyoruz. (Okunamadığı için faks metnini maalesef yayınlayamıyoruz.)
Recep MOTUR
Bawer EYE
Yasin ENEÇ
Hamdullah ÇINAR
Mehmet TURĞAY
Kudbettin ÇOBAN
M. Zeki KARATAŞ
Merhaba,
Değerli Dostlar,
Şimdilik mektubumu kısa tutuyorum. Umarım ve dilerim mevcut sorularım sizi kırmamış, kızdırmamıştır. Anlamaya ve anlam vereceğinize inanıyorum. İnsanlık, barış, özgürlük, eşitlik için sağlıklı ve doğru düşünme ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
Devrimci selam ve saygılarımla.
Muhsin KÖYLÜOĞLU
2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi Kandıra-Kocaeli
Sevgili Muhsin arkadaş, mektubunu yer darlığı sebebi ile bu sayıda yayınlayamadık. Önümüzdeki sayımızda sorularına yanıtımızla birlikte değerlendirmeye çalışacağız.
Merhaba Değerli Arkadaşlar,
İyi olmanızı diliyoruz. Size daha önce faks yazdık ama maalesef ulaşmamış.
Göndermiş olduğunuz gazeteleri düzenli bir şekilde alıyoruz. Bu devrimci dayanışmanızın bizlere moral verdiğini belirtmek isteriz. İçerik bakımından geliştirici olan emeğinizin verimli ürünü bizlere güç vermektedir.
Bu anlamda tekrardan sizlere teşekkürlerimizi sunuyor, yaşam ve çalışmalarınız da başarılar diliyor, bu vesileyle de partinizin 95. yıldönümünü kutluyoruz.
Not: Sizlere hatıra olarak el emeği bir bileklik gönderiyoruz. Kabul ederseniz seviniriz.
Sîlav û Rêz
Şahin TANRIVERDİ
E Tipi Kapalı Cezaevi Amasya
Merhaba Değerli Politika Çalışanları
Değerli Yoldaşlar,
Öncelikle en sıcak duygularımızla selam sevgi ve başarı dileklerimizi iletiyor. Siz özgür basın emekçilerini selamlıyoruz.
Sizler gibi emek ve özgürlükleri ilke edinen, bu doğrultuda mücadele eden dost yoldaşların, ezilenlerin sesi olması, biz özgürlük tutsakları açısından da büyük bir moral kaynağı olmaktadır. Göndermiş olduğunuz Politika Gazetesi, düzenli olmasa da bize veriliyor. Cezaevi idaresinin araya zaman koyarak bizlere verilmesi, sizlere geç yazmak zorunda kaldık. Yaklaşık üç aydır Atılım ve Politika gazetelerini “emniyete gönderdik” deyip bekletiyorlar. Yani tamamen keyfi ve bireysel inisiyatif.
Biz siyasi tutsaklar olarak, bizlere ulaştırdınız Politika Gazetesi için teşekkürler.
Politika Gazetesi’nin değerli emekçileri ve yoldaşlar, çalışmalarınızda başarılar, yaşamınızda güzellikler diliyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla
Kadri SÖNMEZ
E Tipi Kapalı Cezaevi / Nevşehir