Türkiye’nin Rojava Çıkmazı

Türkiye’nin Rojava Çıkmazı

Kürtlerin örgütlü gücüyle ve tüm halkların, devrimci, sosyalist, komünistlerin, tüm demokrasi güçlerinin desteği ve çalışmasıyla HDP tarihi bir başarı kazanmıştır. AKP hükümeti, devleti, askeri ve polisiyle kapsamlı bir baskı kurarak seçim kampanyası yürütmesine rağmen Kürdistan’dan silinip süpürülmüştür. HDP’nin baskıyla oy aldığı söylemleri tamamen kendi baskılarını örtmek ve Kürdistan’daki iflaslarını gerekçelendirmek için ortaya atılmış bir özel savaş argümanıdır. Kürt halkı, tüm demokrasi güçleri, devrimci demokratlar, özgür ve demokratik yaşam iradesiyle AKP’yi Kürdistanda tabela partisi haline getirmiştir. Türk devleti, hükümetleri, ne zamanki kürt özgürlük hareketi, işçi sınıfı, emekçilerle, toplumsal tabanda buluşmuş ve yükselişe geçmişse hemen saldırıya geçip, toplumu, halkları sol güçleri sindirmeyi hedeflemiştir. Seçim zaferinin ardından HDP’yi tüm sistem partileri dışlamış, hedef göstermişlerdir. Devletin, hükümetin emrinde çalışan basın ve gazeteler, köşe yazarları Kobane’yi hedef göstermişlerdir. Kürtler Haziran ortasında başardıkları Gire Sipi (Tel Abyad), Çiyaye Kezvan ve 7 haziran zaferi ardından, haklı olarak askeri ve siyasi olarak başarılarını tüm dostlarıyla kutlamak istemişlerdir. Kürt halkı DAİŞ’e karşı savaşan tek güçtür. Söz konusu zaferlerle DAİŞ faşizminin karşısında savaşabilen zafer kazanabilen tek gücün kürtler, dostları ve demokrasi güçleri olması gerçeği devam ediyor, etmektedir.

Tüm bunlar Rojava’da özgürlük devriminin kökleşmesini getireceği gibi, Türkiye ve Kürdistan’ın diğer parçalarındaki toplumsal mücadeleye, demokrasi ve özgürlük mücadelelerine de son derece büyük etkide bulunacağı kesindir. Demokratik Türkiye, Demokratik Suriye hedeflerinin önünün açılmasına katkıda bulunur. O halde DAİŞ’i tehlike gören ve bundan kurtulmak isteyen herkesin YPG-YPJ’ye ihtiyaç duyacağı açığa çıkıyor. Bu Türkiye işçi emekçilerinin de süreç içerisinde ihtiyaç duyacağı müttefiklerdir. Rojava direniş güçlerinin siyasi ve demokratik toplumların, devrimlerini, geliştirecek tek güç konumunda bulunduğu gerçeği bir daha önümüze çıkıyor. Onun için diyoruz ki Türkiye işçi sınıfının öncü örgütü, emekçiler, sol sosyalist demokrasi güçleri hepsi ayağa kalkmalı heryerde Kobane devrimine YPG-YPJ güçlerine orda yaşayan halklara birlik ve dayanışmasını göstermelidirler, Türkiye halkları, Rojava halklarının zaferlerine, kutlamalarına, ortak olmalıdır, Kobane katliamını lanetlemelidirler, her yerde protesto etmelidirler.

SAHTEKARLIK-YALANCILIK-HIRSIZLIK-ŞARLATANLIK ! Bu sıfatların tümünün mevcut olduğu, bir kişilik düşünün. Söz konusu kişinin olduğu bir ülkede, huzur, adalet, ahlak, insani değerler, bilim, demokrasi, barış, kardeşlik, özgürlük tümünün ne durumda olacağını insanlar düşünsün. Erdoğan ve AKP hükümeti, tabii ki 7 Haziran ve Gire Sipi zaferlerinden sonra çılgına döndüler.

Hükümet ve yandaş medya kalemşörleri herşeyi yapacaklar, zaten yaptılar da. DAİŞ faşizan güçlerini teşvik ederek bir kısmı Suriye’den bir kısmı Türkiye’den gelerek Kobani’de yüzlerce insanı katlettiler, yaralıdılar, katliamdan kurtulanlar feryat çığlıkları attılar. Erdoğan ve AKP Hükümeti, Kürt devleti kuruluyormuş, ne pahasına olursa olsun orda bir devletin kurulmasına müsade etmeyeceğiz diye, şaklabanlık yapıyor. İslam adına DAİŞ’in katliamına uğramış, kanlar içinde yatan yüzlerce çocuk, yaşlı, kadın için hiçbir şey yapmadan, DAİŞ’le tam bir çıkar uyumu içinde hareket etmiştir.

AKP Hükümeti daha başka hesaplarda da bulunmuştur. Bunların başında DAİŞ’in Rojava Kürdistanında yaşadığı yenilgilerle, HDP’yi politika yapamaz hale getirmektir. 7 Haziran genel seçim sonuçlarının AKP aleyhine neden olduğu tabloyu değiştirme istemi gelmiştir. Bunun yolu olarak da kürt özgürlük ve demokrasi hareketinin Bakure Kürdistana müdahale etmesini engelemek istemidir. Rojava özgürlük ve demokrasi güçlerinin YPG –YPJ ile ittifak yapmasını engellemektir. Önümüze şunuda çıkarıyor; Rojava ordusunun her yeri koruması kollaması mümkün değildir. Rojava’da, Kobane’de halkların kendi öz savunmalarını, kendi kendilerini savunacak şekilde örgütlenmeleri gerekmektedir. DAİŞ çetelerinin Kobane’de gerçekleştirdiği son katliamı ve daha farklı isim ve kimliklerlede olsa başka yerlerde,bölgelerde gerçekleşecek olan olası saldırıları, bu gerçeklik doğrultusunda ele almak, özelikle milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın çok duyarlı olmaları gerekmektedir.

Düşman durmadan her fırsatı lehine çevirmek istemektedir. Son günlerde Türkmen Cephesi adına TV’lerde boy gösteren Abdurrahman Mustafa ismindeki ırkçı, şoven, kafatasçı, MHP gibi düşünen faşist kişi, aslında DAİŞ’le işbirliği halinde olan bu kaçkın şahsın, Türkmenleri temsil etmediği açığa çıktı. CNN TÜRK yayınında Osman Baydemir’e saldıran şahsın aslında yıllardır Suriye ile ilgisinin olmadığını Rojava Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) yöneticileri açıklamışlardır.

Son iki günde Gire Sipe’de toplanan yeni oluşturulan Meclis, ortak yaşamın temelerini atmaya çalışan, orada yaşayan halkların, Kürt, Türkmen, Arap, Ermeni temsilcilerinden oluştu. Demokratik Suriye ve demokrasi, özgürlük ve ortak yaşam için çalıştıklarını, halkların ortak bir tarihleri olduğunu dille getiriyorlar. Yeni oluşan Halk Meclisinde Türkmenleri de Gazi Tirkmeni’nin temsil etiğini açıkladılar. PYD Eş Başkanı Asya Abdullah da ortak yaşam meclisini kutladıklarını belirttiler.

Katliamları lanetlemek İslamın bir kuralıdır ama Erdoğan ve hükümeti, ne üzüntü belirtiyor, ne de insani bir tepki gösteriyor. Kobani halkına baş sağlığı dilemek gibi etik hiçbir tavır takınmadan, insana dair hiçbir belirti göstermeden, savaş çığırtkanlığı yapıp, ideolojik politik ortağı DAİŞ’e destek çıkarak, Kobani halkını savaş ve işgalle tehdit ediyor. İnsanlık düşmanı, bebek, kadın katili DAİŞ’in katliamlarını devlet kurma bahanesiyle gizlemeye çalışıyorsa, çözüm sürecinin başladığı ilk dönemlerde Kürtler ülkeyi bölmeyecek, aksine Türkiye Kürtlerle büyüyecek perspektifi nerede kaldı. AKP Hükümeti Rojava Kürtlerine ve tüm Kürtlere dönük savaş politikalarına yönelmek yerine Kürtlerle ve tüm halklarla büyümeyi esas alan bir politikaya yönelmek durumundadır. HDP ile birlikte çözüm yollarını bulup, hayata geçirmek zorundadır, yoksa bu güzelim ülkeye yazık etmiş olur. Buradan herkese sesleniyoruz; İnsan olan, insan olduğunu söyleyen herkese, ayağa kalkın, bu hükümeti lanetleyin, bu uygulanan politikalara karşı dimdik durun, Kürt halkının yanında olun, Kürt Özgürlük Hareketinin yanında olun, işçi sınıfı, emekçiler, gün bugündür, top yekün ayağa kalkalım, seçimde HDP’yi zafere götürdüğümüz gibi yine kenetlenelim. Son günlerde seçim naraları atılmaktadır, seçim hoş geldi sefa geldi, bu sefer iktidara yürüyelim Kobani halkıyla birlik ve dayanışma içinde olalım, herkes bilsin Kürt halkı yalnız değildir, Kürt halkının ulusal önderi Abdullah Öcalan yalnız değildir;Türkiye emekçileri, işçi sınıfı ve halklarının koruması altındadır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler