“Çözüm Süreci” adlı sihirli kutu

“Çözüm Süreci” adlı sihirli kutu

Yaklaşık iki yıldır “Çözüm Süreci” ile yatıp kalkıyoruz. Kuşkusuz ki gerekiyor da. Gerekirse hiç yatmadan gerçek bir demokratikleşme sürecine katkı sağlamamız gerekir. Ancak göstergeler pek o doğrultuyu göstermiyor. Umalım, yanılan biz oluruz.

Bizde bıraktığı intiba, bu sürecin çok fazla tek taraflı yürüdüğü yönündedir. İlk sayımızda Armağan Barışgül arkadaşımız olguları sıralamış, tekrarlamak gerekmiyor. Özet olarak söylersek; Kürt Özgürlük Hareketi, bu konuya ciddi, sorumlu, samimi ve stratejik bir hedef olarak yaklaşıyor, TC İktidarı, AKP Hükümeti ise günü kurtarma mantığıyla, propogandif açıdan yaklaşıyor. “2015 seçimlerini de sütliman bir deniz havasında atlatayım, ondan sonra ben onlara gösteririm” mantığında ilerliyor.

Şöyle düşünelim; her alanda partizanca, tekçi düşünce doğrultusunda, gerici adımlar atan bir iktidar, Kürt halkının sorununun çözümünde neden görece ilerici bir tutum takınsın? Maddenin doğasına aykırı olurdu öyle olsaydı. Niyet okumak bizim işimiz değil ama göstergeler niyetin ötesinde somut verilere dayanıyor. AKP, namazında niyazında olacak, kendisine oy verecek, birtakım düzeltmeleri de “bahşettiği” için Kürtlerin gönlünü kazanıp, bugüne dek çoğunluğu sağlayamadığı Kürt illerinde egemenliğini kurmak istiyor. Tablo bize böyle yansıyor.

Pekiyi, durum bu ise yılların deneyli devrimci siyasetçisi Abdullah Öcalan, kendisinin önderliğini kabul eden ve yıllarını zindanlarda, dağlarda geçirmiş olan KCK yöneticileri, legal siyasette onca deneyim kazanmış, HDK, HDP, DBP, DTK bileşen ve yöneticileri, on binlerce devrimci Kürt siyasi kadrosu, binlerce Türkiyeli, devrimci, demokrat, sosyalist, komünist... Bütün bu saydıklarımız çok mu saf? Abdullah Öcalan, hobi olsun diye mi “Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı” hazırlıyor, tarafların dikkatine sunuyor?

Bizce, Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt Ulusal Sorunu’nun çözümü için üzerine düşen bölümü, en zor şartlarda yerine getiriyor. Müzakere Taslağının içeriğine vakıf değiliz ama tahmin edebiliriz. Karşılıklı eşit koşullarda yürütülecek bir müzakere süreci kurgulandığını düşünüyoruz. Eğer, AKP İktidarı bunun gereğini aynı siyasi sorumluluk ve samimiyet ile yerine getirmez, üstüne üstlük, bir de yeni güvenlik yasaları ve seçim barajını kaldırmamakta ısrarcı olursa, en başta bu yaklaşım “Çözüm Sürecinin” içeriğine aykırıdır. Kalekol, karakol, baraj, askeri yol inşaatlarına değinmiyoruz bile. Abdullah Öcalan, üstüne düşen sorumluluğu yerine getiriyor ve bu konuda da ısrarcı. İktidar cephesi ise oyalamaya devam edebilirim düşüncesinde olursa 2015 seçimleri dahi tehlikeye girebilir.

BARIŞ VE DEMOKRATİK MÜZAKERE SÜRECİ başka bir kavramdır, AKP’nin istediği KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ’NİN KAPÜTİLASYONU bambaşka bir olgudur. Devlet ve İktidar samimi ve dikkatli olmalı, bu olanağı bir kuyumcu hassasiyeti ile değerlendirmelidir. Olmayacak duaya amin dememelidir. Bizden söylemesi...


Konuyla ilişkili diğer makaleler