“Kürdün Alevi”si olmaz mı?
Halaçoğlu’nun ortaya attığı, gerçeklikten uzak, hiç bir altyapısı olmayan bu tezine; Ne hikmetse kendine solcuyum, sosyalistim diyen insanların itibar etmesi, hatta bunu savunması anlaşılır gibi değil.
Peki, Halaçoğlu neden durup dururken “Kürdün Alevi’si” olmaz diyor. Ya da durup dururken mi bunu söyledi? Yalnızca “Kürdün Alevi’si olmaz demekle kalmayıp, “Kürt Alevi’si olduklarını söyleyenlerin aslı Ermenidir.” diyen Halaçoğlu bu iddialarını ileri sürerken “Bilim adamı” kaygısı mı taşıyordu? Bilim adamı kaygılarıyla, bilimsel bir araştırmanın sonucunu mu kamuoyuyla paylaşıyordu? Bunun böyle olmadığını görmek için yakın tarihe bakmak yeterli.
Yetmişli yıllarda Çorum, Maraş, Sivas, Malatya başta olmak üzere birçok kentte; Alevi katliamına imza atan, Alevilere kurşun atan MHP; son yıllarda “Aleviler saf Türklerdir. Has Türklerdir. Katışıksız Türklerdir.” diyerek Alevilere karanfil uzatmaya başladı. Doksanlı yıllarda Ankara Keçiören’de Belediye Başkanı olan MHP’li Turgut Altınok bir alt geçide “Pir Hacı Bektaş Veli” adını vermişti. Bu karanfil uzatmanın esbab-ı mûcibesi ne ola ki?
MHP ve Halaçoğlu bu şark kurnazlığıyla, yüz yıllardır devlet olarak, yakın tarihte de parti olarak katlettikleri Alevileri kandırabileceğini mi sanıyor?
Bu iddianın amacı; ülkemizde son otuz yıldır, ciddi anlamda gelişen Kürt hareketiyle; tarih boyunca devletle arası hiç iyi olmamış; hep muhalif olmak zorunda bırakılmış, hep dışlanmış, hep katliamlara, kırımlara uğramış, Alevileri Kürtlere karşı sisteme entegre etmektir. Sisteme, devlete muhalif Kürtlerle, Alevilerin arasına bir barikat kurmak, muhalif gücü bölmek, en azından tarafsızlaştırmaktır. Bunu da çok kurnazca yapmaktadır, Halaçoğlu, dolayısıyla MHP.
Kürtler yoğunlukla Şafi’dir. Alevilikle, Şafilik dini inançlar konusunda İslam’ın yorumu konusunda oldukça farklı düşünürler, hatta Şafiler Alevileri Müslüman kabul etmezler. Kürt Aleviler de Kürtlerin çoğunluğunun Şafi olması nedeniyle, Şafi olarak anlaşılmamak için Kürtlüğünü reddeder duruma gelmişlerdir.
Yüz yıllardır bu iki toplum arasına; devlet tarafından bilerek kan sokulmuştur. Osmanlının yaptığı Alevi katliamlarında, Şafiler aktif olarak kullanılmıştır. Şafiler için ise, bu sadece devletin verdiği bir görev olmanın dışında bir “Cihat’tır. Cihada katılmanın ucunda cennet vardır.” Böylelikle yüzyıllardır birbirine düşman edilen, aynı kökenden iki toplum bu mezhep farklılığı nedeniyle ortak sorunlarında bile bir araya gelememişlerdir. Devletlerce yaratılan bu mezhep düşmanlığı, Koçkiri’de, Ağrı’da, Zilan’da, Dersim’de Kürtlerin birleşmesini önlemiştir. Mezhep farklılığı nedeniyle birleşemeyen Kürtler, parça parça devlet tarafından ezilmiş, bastırılmış, katledilmişlerdir.
Halaçoğlu, dolayısıyla MHP, “Kürdün Alevi’si olamaz. Onlar Ermeni dönmesidir” demesinin altında yatan niyet, Alevi muhalefetiyle Kürt muhalefetinin birleşmesinin önünü kesmektir. Alevilere, “Siz kendini gizlemiş Hristiyan Ermenilerle mibirlikte olacaksınız?” Şafi Kürtlere de, “Siz dinsiz Kızılbaşlarla mı, Ermeni kâfirlerle mi birlik olacaksınız?” demenin, diplomatik ve politik diliydi bu söylem.
Hey Halaçoğlu! Yedinci, sekizinci yüzyıldan beri orta Karadeniz’de, Tokat, Amasya, Çorum ve Yozgat bölgesinde yerleşik yüzlerce Kürt Alevi köyü var. Bu köylerde binlerce Kürt Alevi’si yaşamaktadır. 1980 yılında MHP olarak Çorum’da yaptığınız katliamda; onlarca Türk Alevisiyle, onlarca Kürt Alevi’sini birlikte katlettiniz. Türk ya da Kürt demediniz. Ne olduklarının önemi de yoktu sizin için. Solcu olmaları, Alevi olmaları yetiyordu, katledilmeleri için.
Ermeni soykırımı yüzüncü yılına yeni girdi. Yüz yıl toplumların tarihinde çok uzun bir zaman değil. Ben altmışına merdiven dayamış bir insanım. Bu soykırım; dedem zamanında yaşanmış bir soykırımdır. Bu kadar yakın geçmişi, Ermeni olup olmadığımızı, bugün doksan iki yaşında olan babamın bilmemesi mümkün değil. Kaldı ki bizim kuşak Ermenileri nasıl öldürdüklerini, nasıl kestiklerini övünerek anlatan bir dede kuşağının, övünme masallarını dinleyerek büyüyen bir kuşak. Yeri gelmişken, benim dedelerimin de, bu soykırımda bir dahli varsa, dedelerim adına o mazlum ulustan özür dilerim.
En azından benim içine doğduğum toplumdaki Kürt Alevilerinin Ermenilerle hiçbir kan bağı yoktur. Olsaydı da bunu severek taşırdım. Aynı çağı, aynı coğrafyayı paylaşmış olmaktan onur duyduğun Hrant Dink gibi bir Ermeni’yle, bir insanla akraba olmak, daha da onurlandırırdı beni.
Bir dip not: Hiçbir zaman kendi seçimim olmayan, içine doğduğum etnik ve mezhepsel kökenle ne övünmeyi ne de yerinmeyi doğru bulmadım. Kürt Alevi’si bir aileden doğmayı ben seçmedim. Seçmediğim şeyden dolayı da övünmeyi kendime yakıştırmadığım gibi, yerinmeyi de yakıştırmadım. Bu ülkede hem devlet, hem de inandığı resmi ideolojiyle kafasını, beynini devlete kiralamışlar tarafından zorla Kürtlüğüm, Aleviliğim hatırlatılsa da onlara tepkimi bir Kürt, bir Alevi olarak değil, bir komünist, bir enternasyonalist olarak verdim... Veriyorum.