1 Mayıs’a Yaklaşımımız Ve Önerilerimiz

1 Mayıs’a Yaklaşımımız Ve Önerilerimiz

1 Mayıs

Giriş

Politika Gazetesi olarak 2015 yılında 1 Mayıs eylemleri ve kutlamaları konusunda görüşlerimizi ayrıntılı olarak yazıya dökmüştük. Bu yıl yine aynısını yapmak zorundayız. İsterdik ki, 1 Mayıs hakkında daha farklı bir yazı kaleme alabilelim.

Ancak, işçi sınıfı hareketi ve devrimci güçlerin verili durumu maalesef buna izin vermiyor. Bu durumu değiştirmek için bu yazının kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Adım atmamız gerekiyor. Biz kendi görüşlerimizi yazıyoruz. Dışımızdaki devrimci ve sınıf mücadelesine katılan güçler, görüşlerimiz hakkında fikirlerini beyan edebilirler, katkıda bulunabilirler ve yapıcı eleştirilerini dile getirip itirazları veya farklı görüşte oldukları konularda kendi görüşlerini dile getirebilirler. Biz de bu katkı ve eleştirileri değerlendirir, birlikte adım atabilecek koşulların sağlanabilmesi için üzerimize düşeni yaparız. 1 Mayıs bir sebep olsun…

Sınıf mücadelesinde sorumluluk hisseden sendikalar, demokratik örgütler, gazete ve dergi çevreleri ile partiler bu sebep çerçevesinde bir araya gelebilsinler ve 1 Mayıs öncesi ve ertesinde, sınıf mücadelesi açısından yapılması gereken çalışmaları gerçekleştirmek için iş birliği yapabilsinler. Yetmez… Ortak stratejiler, eylem ve güç birlikleri oluşturabilsinler… Oluşturalım !

Soma, Ermenek Zonguldak, Artvin ve Yeni Çeltek madenlerinde; Tuzla, Pendik, Aliağa tersanelerinde; Renault, TOFAŞ, Toyota, Hyundai, Türk Traktör, Otokar, BMC ve diğer otomotiv fabrikalarında; Arçelik, Beko, Vestel, Siemens, Bosch fabrikalarında; İpraş ve Tüpraş rafinerilerinde, Ereğli, Seydişehir, İskenderun demir-çelik fabrikalarında; Kimya, lastik ve petrol ürünleri sektörlerinde büyük fabrikalarda; THY Teknik ve HABOM hangarlarında; Yapı ve inşaat sektöründeki binlerce şantiyede; Ulaşım, taşıma, demiryolları, deniz yolları ve karayolları sektöründe; Gıda ve Tekstil sektörlerinde faaliyet gösteren irili ufaklı ama özellikle büyük fabrikalarda; Hizmet sektöründeki AVM’lerde ve dışındaki irili ufaklı, zincir veya tekil mağaza, lokanta, cafelerde; Sanayileşmiş sağlık sektöründe; Enerji, Su, Gaz ve Elektrik üretim ve hizmet sektörlerinde; Eğitim ve öğrenim sektöründe; ve sayamadığımız daha birçok sektör ve işletmede yüzbinlerce işçi-emekçi ile bir o kadar işsiz ve emekli sınıf mücadelesinde yer alabilirler, almalıdırlar… Sorunlarına, geleceklerine sahip çıkabilirler, çıkmalıdırlar… Bu sektörlerden, fabrika, tersane, maden ocakları ve inşaatlardan işçiler neden 1 Mayıs’lara katılmasınlar ? Katılmalarını sağlamak zorundayız ! Devrimci güçler olarak bu sorunu çözmek bizlerin görevidir. Bu sorunun çözülmesi demek üretim birimlerinde ve yerellerde hem tek tek her örgütün, hem de örgütlerin bir arada, tek bir hedefe yönelik çalışması sağlanmış demektir. Okuyanı sıkma pahasına olsa dahi, bütün bu sektörleri sayma gereksinimi hissettik. Yapılamayan, başarılamayan çalışmanın ne derecede yakınımızda olduğunu görmek ve toplumsal yaşamın can damarları olan bu sektörlerin tümüne yönelik kendi eksikliklerimizi görelim istedik. Her devrimci bireyin ve örgütün, sarsılıp, kendine gelip, oturduğu veya çalıştığı alanda çevresine bir de bu gözle bakmaya çalışması gerekir.

Fakat biz daha bu somutlukta önümüze çalışma programı koyma aşamasına henüz ulaşmamış durumdayız. Bırakın yerellerde ve üretim birimlerinde tek bir hedefe yönelik ortak çalışmayı, tek tek örgütler olarak dahi, kendimize bu yönde hedefler belirleyip belirlemediğimiz kesin değil. 1 Mayıs etkinlik ve eylemleri konusunda durum daha da vahim. Neden öyle nitelendiriyoruz, açmaya çalışalım.

1 Mayıs Hazırlıkları:

Bize göre 1 Mayıs’lara hazırlık, bizlerin günlük siyasi, sendikal veya demokratik çalışmamızın sürekliliğinin kendisi olmalıdır. 1 Mayıs’lar, bütün bir yıl boyunca, yerellerde ve işyerlerinde yürütülen devrimci çalışmanın sonucunu, başarı veya başarısızlığını göstermelidir. “A” fabrikasından kaç işçi 1 Mayıs etkinliğine katıldı, geçen sene sayı kaçtı, bu sene kaç ? Yeni katılan işçilerin nitelikleri nedir ? Ne kadarı kadın, ne kadarı erkek ? Her katılan işçi beraberinde aile bireyleri, komşuları ve iş arkadaşlarından kaç ferdin katılımını sağlayabilmiş ? “B” mahallesinde kaç arkadaşımı, komşumu, dernek üyesini, sendikalıyı 1 Mayıs etkinliklerine katabildik ? İşyeri veya mahallede, bu soruların yanıtlarını sağlıklı ve başarılı olarak verebilmek için nasıl bir hazırlık çalışması yürüttük ? Bu çalışmayı nasıl planladık, nasıl denetledik ve nasıl sonuçlandırdık? Bu ve benzeri soruların yanıtı, 1 Mayıs’ların her yıl bizler için yeni bir sınav olma özelliğinin gereğidir.

Bu günlük çalışmaların yanısıra, 1 Mayıs’a diyelim ki 6 ay kala, bir 1 Mayıs Komitesi oluşturup, somut hazırlıkları yürütecek bir girişim yaratabiliriz. Bu komite bir hafta, on gün veya iki haftada bir toplanır, hazırlıkları değerlendirir. Komite mahallede ise, ilçede veya ilde 1 Mayıs örgütlenmesi hazırlıklarını yürüten üst komite ile, fabrikada ise sendika veya oluşturulan il temelindeki sendikal 1 Mayıs Hazırlık Komitesi ile ilişkiyi sürdürür, raporunu verir, karalara katılır ve üstlenilen görevleri yerel veya işyeri komitesine taşır, uygular.

Bu biçimiyle tarif edilen bir çalışmayı bugün kim yürütüyor ? Bilgimiz dahilinde değil. DİSK Genel Merkezi bu yazının yazıldığı tarihte daha bir araya gelmiş ve 1 Mayıs ile ilgili kararını alamamıştı. DİSK’de bir “iktidar” - “muhalefet” sorunu yaşanıyor. Merkez yönetim A derse, muhalefet B diyecek, Merkez B derse, muhalefet A diyecek diye bir rivayet var. Bu olacak iş mi ? Sınıfa karşı sorumluluk, Adında devrimci kelimesi geçen bir sendikal çatı örgütüne yakışır mı ? O konfederasyonun üyesi iş kolu sendikalarına, onların yöneticileri, kendilerini böyle bir yaklaşımla nasıl tarif edebiliyorlar ?

Geçen sene yazdık; “DİSK 1 Mayıs’a 2 hafta kala Taksim için Valiliğe başvuru yapar, Valilik 1 Mayıs’a 1 hafta kala red eder, Taksim’i yasaklar, itiraz dahi edilse mahkeme süreci 1 Mayıs’tan sonraya kalır”… Geçmiş olsun ! Bu sene yine aynı durumla karşı karşıyayız.

Amaç, işçi sınıfı ve emekçilerin, işsizlerin ve emeklilerin, gençlerin ve kadınların en geniş kesimlerini 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik - Mücadele - Dayanışma Günü etkinliklerine katılımlarının sağlanmasıdır. Amaç, sadece bir konser düzenlemek, şenlik örgütlemek veya herhangi bir etkinlik düzenlemek değil, burjuvaziye bir mesaj vermektir. Yığınsal, kararlı ve devrimci ruh ile alanları fethetmektir. Bu direniş ruhu sergilendiğinde, kültürel etkinliklerin, konser ve şenliklerin 1 Mayıs kutlamalarına entegre edilmesi farklı bir anlam taşıyacaktır.

1 Mayıs 2016:

Güncel duruma baktığımızda, 1 Mayıs için herhangi bir hazırlık olduğundan söz etmemiz mümkün değildir. Ne Taksim konusunda, ne de onun dışında düzenlenecek eylemlilik ve etkinlikler konusunda Türkiye devrimci hareketinin bir planı, programı yoktur. DİSK, KESK ve diğer görece demokratik, devrimci kuruluşlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirememektedirler. Bu durumda nasıl bir değerlendirme yapılmalı, 1 Mayıs 2016 nasıl karşılanmalıdır ? Bizce, ifade etmeye dahi gerek yok, ama çok geç kalınmıştır. Bu saatten sonra planlanacak her bir çalışma yasak savma anlamına gelecektir. Taksim yasağı yine kırılamayacak ve sadece Taksim’e konsantre olunursa, Taksim dışında da başarılı bir eylemlilik ve etkinlik sağlanamayacaktır. 1 Mayıs, 200 ile 1200 devrimci militanın polis ile karşı karşıya gelip çatıştığı, İstanbul ve Ankara’da hayatın durduğu, insanların sokağa çıkmaya korktuğu, sendika ve kimi parti yöneticilerinin ise DİSK genel merkezinden ellerinde kendilerinin dahi taşımadığı bir çelenk ile yola çıkıp, TOMA’dan sıkılan sular karşısında çelengi de yolun ortasında bırakıp sahayı terk ettikleri bir biçimde karşılanmamalıdır. Bu tablo bir direniş veya savunulduğu gibi bir protesto tablosu değildir. Öncesinde hiç bir hazırlık yapmadan bu tarzda sokağa çıkmak sadece kendi kendini kandırmak veya bilinçli bir şekilde rol yapmaktır.

2014 yılında Hak-İş onbinlerce işçiyi Kayseri’de 1 Mayıs mitingine taşıdı. Devletin sağladığı olanaklar ile yapıldı bu eylem. 2015’de aynı senaryo Konya’da “Tarihi 1 Mayıs Mitingi” adı altında tezgahlandı. Değişik illerden işçiler 100 TL yevmiye karşılığında, Hak-İş tarafından AKP’li Belediyelerden kiralanan otobüsler ile taşındı. Son tahlilde sınıf bu mitinglere katıldı.

İstanbul’da ne oldu ? 200 veya bilemediniz 1200 militan devrimci polis ile çatışıp, köşe kapmaca oynarken, sınıf ya adalarda piknikte idi ya da yeşil alanlarında, parklarda mangal yaptı. Büyük bir çoğunluğu da evlerinde oturdu pembe diziler izledi. Bu mudur 1 Mayıs ?

Bu yıl, tüm geç kalmışlığa rağmen, İstanbul’un işçi yatağı semtlerinde, biri Anadolu yakasında, diğeri Avrupa yakasında olmak üzere, mesela Kartal ve Topkapı’da birer bölgesel 1 Mayıs kutlaması acilen planlanmalıdır. Ve bu etkinliklerin sonunda birer delegasyonun birleşerek Taksim Meydanı’na çıkıp karanfil bırakması sağlanmalıdır. Orada da ayrıca bir basın açıklaması yapılmalıdır. İstanbul dışında, Gebze, Kocaeli, Zonguldak / Karabük, Bursa, Eskişehir, Ankara, Konya / Seydişehir, Kayseri, Antep, Trabzon, Artvin, Amasya / Yeni Çeltek, Diyarbakır, Van, Adana, Mersin, Antalya, İzmir / Soma ve Tekirdağ gibi merkezlerde yığınsal 1 Mayıs etkinlikleri düzenlenmelidir. Bu etkinliklere işyerleri ve işçi semtlerinden katılım sağlanmalıdır. Bu amaçla bugünden tezi yok, işyeri ve mahallelerde sendikalar öncülüğünde ve devrimci örgütlerin desteği ile 1 Mayıs Komiteleri kurulmalı, organizasyon çalışmaları yürütülmelidir.

Taksim 1 Mayıs Alanıdır !

Sadece sembolik anlamda değil, işçi sınıfının mücadele geleneği açısından Taksim 1 Mayıs alanıdır ve Taksim yasağı kırılmalıdır. Ancak bu yasağı kırmak için yığınların kararlı ve devrimci bir biçimde yasakları ve barikatları yerle bir etmesi gerekmektedir. Bunun yolu da bugüne kadar uygulanan yol ve yöntem değildir.

Ocak ayında Valiliğe 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı için başvuru yapılmalıdır. Başvuru reddedilirse hukuki yoldan itiraz edilmeli ve 1 Mayıs öncesine dek konunun netleşmesi sağlanmalıdır. 1 Mayıs öncesi, alternatif olarak İstanbul’da farklı bir meydan daha seçilmeli ve izni alınmalıdır. Taksim için DİSK başvurdu ise, diğer meydan için KESK veya başka bir bağımsız sendikanın başvuru yapması sağlanmalıdır. Sonuna kadar Taksim zorlanmalıdır. Sonuç alınamazsa, diğer alanda yüzbinlerin katıldığı bir etkinlik düzenlenmelidir. 300-500 bin kişinin katıldığı böyle bir etkinliğin sonunda çağrı yapılarak Taksim’e 1977’de katledilen arkadaşlarımız için karanfil bırakmaya gidilmelidir. 300-500 bin kişinin içinden en az 50 bin işçi ve emekçi bu çağrıya uyacaktır. Ve bu yığınsal, kararlı gücün karşısında hiç bir engel geçerli olmayacaktır. Kitle Taksim’e ulaşacaktır.

Böylece hem 1 Mayıs İstanbul’da da şanına uygun olarak kutlanmış, hem de işçi sınıfının Taksim’e damga vuracağı koşullar yaratılmış olacaktır.

2015 yılında, İzmir’de, Gebze’de, Bursa’da, Antalya’da, Zonguldak’ta, Tekirdağ’da ise onbinlerce işçi 1 Mayıs’ı alanlarda kutladı. Bu etkinlikler doğruydu. Daha iyi örgütlenseydi daha coşkulu ve daha devrimci bir ruhla düzenlenebilirdi, ancak yine de devrimci siyasi örgütlerin desteği ile sendikaların düzenlediği bu eylemler başarılı eylemlerdi. Bu illere Trabzon, Diyarbakır, Adana, Mersin, Konya, Kayseri, Antep de ilave edilerek, bölgesel ve sınıfın yoğun olduğu illerde bundan böyle de yığınsal 1 Mayıs etkinlikleri planlanmalıdır.

Yazımızın başında sektörleri ve kimi önemli işletmeleri adlarıyla vurguladık. Bütün mesele bu sektör ve iş yerlerinden işçilerin katılımının sağlanacağı yerel 1 Mayıs etkinliklerinin düzenlenmesidir. Ülke çapında böyle bir organizasyonun, içeriğinin, konuşmacıların ve kültürel etkinliklerin koordinasyonu 1 Mayıs Hazırlık Komitesi tarafından gerçekleştirilmelidir.

1 Mayıs 2017:

Geçmiş yıllardan ve bu yıldan gerekli dersleri çıkararak, 2017 1 Mayıs’ı için Ocak ayı itibarıyla çalışmalar başlatılmalı ve Taksim başta olmak üzere, İstanbul’da alternatifi ile, İstanbul dışında ise 20’ye yakın bölgesel merkezde 1 Mayıs etkinliklerine hazırlık yürütülmelidir. Bu amaçla merkezi bir hazırlık komitesi ve ona bağlı düzenlenecek merkezlerde bölgesel hazırlık komiteleri ve onlara bağlı yerel ve işyeri hazırlık komiteleri kurulmalıdır. En başta da dile getirdiğimiz gibi, bu komiteler bütün bir yıl boyunca çalışacak sürekli bir niteliğe kavuşturulmalıdır. Böylece, sadece 1 Mayıs çalışması değil, sınıf içinde sürekli ve birlikte bir çalışmanın koşulları da sağlanmış olacaktır. Belki de bu yolla devrimci güçlerin sınıf içindeki birlikte çalışmaları sağlıklı bir yapıya kavuşacak ve sınıf hareketinin örgütlenmesi yeni bir aşamaya yükselecektir.

Bütün bu görüş ve önerilerimizi belirttikten sonra konunun en can alıcı noktasına odaklanmamız gerekmektedir. Bu da şudur: İşçi sınıfının politik örgütü, yani komünist partisinin görevlerini tam anlamıyla yerine getirmediği koşullarda bu düşüncelerimizin hiç bir tanesi yaşama geçmeyecektir.

Ülkemiz özelinde düşündüğümüzde, Türkiye Komünist Partisi, işyerlerinde, üretim ve hizmet alanlarında, işçi yatağı semt ve mahallelerde örgütlenmesini güçlendirmeden, bunun sonucunda sendikalar, odalar ve tüm ekonomik, demokratik örgütlerde etkisini artırmadan, kendi temel örgütleri yani hücreleri işçi sınıfının vücut bulduğu her alanda kan dolaşımını artırmadan hedeflenen amaçlara ulaşmak kesinlikle mümkün olmayacaktır. Bugün bu durumun bu şekilde olmasının sebebi de bu konudaki eksikliklerdir. Dolayısıyla, bu ülkede güçlü, etkin, nicel ve nitel olarak politikaya müdahil olan bir Türkiye Komünist Partisi’nin ihtiyacını ve önemini bilincine çıkarmış, sınıfa karşı sorumluluk taşıyan her bir devrimciyi bu tartışmayı geliştirmeye ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye çağırıyoruz. Politika Gazetesi bu ihtiyacı duyuyor, bu ihtiyacın ürünüdür ve bu konuda üzerine düşen tüm sorumluluk ve görevleri yerine getirmeye hazırdır.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler