1 Mayıs’ı Nasıl Kutlamalıyız?
4. sayfadaki haberimizde de görüleceği üzere DİSK, KESK, TMMOB, TTB Genel Başkanları, 31 Mart 2015 tarihinde bir araya gelerek ortak bir basın toplantısı ile 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için İçişleri Bakanı’na başvurucaklarını, randevu talebinde bulundukları bildirdiler.
Şu ana kadar randevu taleplerine bir yanıt verildiğini duymadım. Muhtemelen son güne kadar da verilmeyebilir. Başvuru sahipleri de her yıl olduğu gibi Taksim ısrarını son güne kadar sürdürecek ve bir gün öncesinden Şişli’deki DİSK binasında 100 bilemedin 200 kişiyi toplayıp 1 Mayıs sabahı yürüyüşe geçecekler. Her yıl olduğu gibi daha sokağa çıkmadan polisin saldırısına uğrayacak, biber gazlı, tazyikli sulu saldırının ardından sendika binasına çekilip, “bari bırakın evlerimize gidelim” pazarlığı yapacaklar polis şefleriyle. 2014 1 Mayıs’ında olduğu gibi.
1 Mayıs, en son DİSK, Türk-İş, Hakİş, KESK, memur sendikaları ve öteki sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 2012 yılında Taksim’de kutlandı yığınsal olarak. Türk-İş temsilcisinin konuşması sırasında saldırıya uğraması, bir sonraki yıl Türk-iş ve Hak-İş’in ayrı kutlama yapmasına ve iktidarın bu fırsatı kendi sınıfsal amaçları yönünde değerlendirip Taksim’i yasaklamasına yolaçtı.
Peki ne yapmak lazım? Nasıl kutlamalıyız 1 Mayıs’ı? Biliniyor. Taksim ısrarını sürdüren DİSK’in gücü, mücadele ederek bu alanı yeniden 1 Mayıs kutlamalarına açması için yeterli değil. Buna rağmen 1 Mayıs hazırlıklarını da hep son güne bırakma kolaycılığına kaçıyor. Yasak savıyor bir anlamda.
Görünen o ki bu 1 Mayıs da İstanbul’da yığınsal olarak kutlanamayacak. O zaman komünistler, sosyalistler 1 Mayıs’ı olanaklı olan her yerde, her işçi semtinde, her sokakta, tüm şehirlerde, ilçelerde, hatta köylerde kutlamak için çaba harcamalıdır. Bir araya gelebildikleri farklı görüşten işçiler, emekçiler, öğrenciler ve gençlerle 1 Mayıs kutlama komiteleri kurmalıdır. Bugünden bunun hazırlığını yapmalıdır. 1 Mayıs’ı örgütlemelidir. Bunu yapacak gücümüz var. Yitirecek zaman yok...