Burjuvazinin Kara Propagandası Nasıl Durdurulabilir?
Kapitalizmde iki sosyal sınıf olan burjuvazi ile işçi sınıfı arasında dişe diş bir mücadele sürer. Burjuvazi yöneten, ezen, sömüren, egemen sınıftır. İşçi sınıfı ise, yönetilen, ezilen, sömürülen sınıftır. İşçi sınıfı, üretir, değer yaratır, emekçidir. Burjuvazi ise işçi sınıfının yarattığı değerlere sahip çıkar. İşçi sınıfının yarattığı artı-değer ile sermayesini artırır, zenginleşir, güçlenir. Burjuvazi büyüyerek güçlendikçe kar hırsı artar, iştahı kabarır ve işçi sınıfına halk yığınlarına karşı baskısı şiddetlenir. Kapitalist devletin yapısı, anayasa, ordu, güvenlik güçleri, eğitim-öğretim, dini kurumlar ve her şey kapitalizmin ayakta kalmasına uygun olarak hazırlanmıştır. Burjuvazinin sözcüleri, politikacıları, kalemşörleri, dansözleri, popçuları ve oyuncuları hepsi sistemli biçimde bu sömürü çarkının devam etmesi için çalışır. Burjuva basını, medyası halk yığınlarının doğru bilinçlenmemesi, sömürüye karşı bir mücadele ruhunun gelişmemesi için bilerek gerçekleri yazmaz. Gerçeklerin karanlıkta kalmasına özen gösterir. Her zaman magazin ve sansasyonel haberleri yazar ve ön plana çıkarır. Bugün burjuvazi, işçi sınıfına, emekçi ve yoksul halk yığınlarına karşı hükümranlığını sürdürebilmek için her yol, yöntem ve davranışı mubah görmektedir. Ezilen, sömürülen yığınların bilinçlenmemesi, örgütlenmemesi ve mücadele etmemesi için çok büyük bir kara propaganda yürütüyor.
Burjuvazinin kara propagandasının belirgin özelliklerinden başlıca birisi, çok büyük yalanlar söylemek, sık tekrarlamak ve istedikleri kadar bir kamuoyu oluşturuncaya kadar sürdürmektir. Bir başka özelliği ise, burjuva yanlılarının aynı anda aynı dili ve mizacı kullanmalarıdır. Savaşa karşı çıkan, barış isteyen, patronların haksızlığına karşı direnen, düşüncesini açıklayan, evladına sahip çıkan her insan baskıyla karşılaşıyor. Gerçekleri konuşmak, yazmak, çizmek suç durumuna getiriliyor.
Burjuvazinin kara propagandası nasıl durdurulabilir? Propaganda, sınıf mücadelesinin çok etkileyici araçlarından bir tanesidir. Propaganda ve ajitasyon birbirini tamamlar. İşçi sınıfının ve devrimci, emekçi, yoksul ve ezilen halk yığınlarının burjuvazinin saldırılarını durdurması, kara propagandasının etkisiz hale getirilmesi için çok geniş, büyük ve çelikten bir örgütlülük sağlaması gerekir. Barış, eşitlik, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm taleplerini yükseltmelidir. Bu talepler ne kadar çok kişiye, yığına mal olursa ve mücadele yükselirse burjuvazinin kara propagandası da kırılmış ve durdurulmuş olur. Bunun için de iyi hazırlanmış, an be an yığınların sesi, gözü, kulağı olan devrimci basın yayın organları, sosyal medya olmak zorundadır. Çalışkan, yetişkin kadrolara, yığın önderlerine, sistemli bir propagandaya ve yetenekli ajitatörlere ihtiyaç vardır. Emek, demokrasi ve barış eksenli bir mücadele ülkeyi sarmadan burjuvazinin saldırıları ve kara propagandası durdurulamaz. Burjuvazinin egemenliği sürdüğü müddetçe burjuvazi halka, işçi sınıfına karşı kara propagandasını sürdürecektir. Halk yığınlarının mücadelesinin seyri içinde yığın önderleri ortaya çıkar. Önderlik, heveslenmekle değil, samimiyet, güven, yetenek ve iş yapmakla kazanılan bir niteliktir.
Burjuvazi, başından bugüne kadar işçi sınıfını ve Kürt halkını saldırı merkezine oturtarak kara propagandasını yürüttü, yürütmektedir. “Komünizm”, “Bölücülük” “ Devletin Bekası” tekerlemesini dilinden düşürmeden, elden bırakmadan her zaman çalıp durmuştur. Ne zaman ki Kürt halkının asimilasyona karşı bir çıkışı, bir özgürlük isteği olmuşsa buna baskı, şiddet ve kanla karşılık vermiştir. “Tek Devlet”, “Tek Millet” nakaratını devreye sokmuştur. İşçi sınıfının temel hak ve özgürlükler mücadelesine karşı da “Komünizm tehlikesi”, “Çalışma istikrarı”, “Sendika ağaları” gibi nakaratları tekrarlayarak kara propagandasını yoğunlaştırmıştır. Demokratik yığın ve sınıf sendikacılığını felce uğratmıştır.
Onun için Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile işçi sınıfının devrimci hareketinin bileşkesi ancak burjuvazinin kara propagandasının zehirli dilini kırarak durdurabilir. Bunun olanakları dünden daha fazla vardır. Burjuvazin bütün kesimleri, kanatları kendi çıkarları için nasıl ki hep birlikte tek ağızdan hareket ediyor ve saldırıyorlarsa ezilenler, sömürülenler, yoksullar ve devrimciler de birleşerek ortak bir dil kullanarak hareket etmek ve yürümek zorundadır. Bu gün burjuvazi, krizin her bir ibre artışında nedenini“dış ülkelerin oyunu” olduğunu söylüyor. Her özgürlük ve barış çığlığının yükselmesine karşı “Kandil”, “Terörizm” adı altında büyük yalanlar ortaya atıyor. Burjuvazi, kara propagandayı yapmakta ustadır. Her konuya göre elinde sayısız reçetesi vardır. Özel olarak yetiştirdiği, beslediği ve kullandığı binlerce danışmanı kara propaganda alanında kullanır. Eski arşivleri karıştırır, yeni olgu ve olaylara göre ayarlayarak ısıtır, taze diye piyasaya sürer.
Her gün burjuvaziye hizmet eden, iktidarın denetiminde olan televizyon kanalları, kara propagandanın en etkin ve kirli araçlarından bir tanesidir. Kapitalizm tarafından teslim alınmış, ruhu kirletilmiş, şükretmeye boğulmuş, kaderine boyun eğmiş, “Böyle gelmiş, böyle gider.” düşüncesiyle şartlandırılmış milyonlarca kişi var. Ülke insanı hep barışı özledi, aç yaşadı, ekmek istedi, can derdine düştü, bilinci bulandı, demokratik bir düzenden ve sosyalizmden bihaber yaşadı. Para babaları uyanan yığınlardan rahatsız olur. Yığınlar uyanınca ve bilinçlenince hakkını arar. Hükmedene, zalimin zulmüne başkaldırır. İnsanın hakkında bilgisi olmadığı veya az bilgisi olduğu konularda yanılması, yalanlara inanma payı fazladır.
Güncelleme yaparsak: Sebze-meyve, et fiyatları artışını önlemenin yolu, tarımı yeniden canlandırmanın, geliştirmenin, üreticilere devlet desteği sağlamaktır. Üretici ve tüketici kooperatiflerinin kurulması ve yaygınlaştırılmasıdır. Çevre kirliliğinin ve doğa tahribatın artması, sanayi artıklarının toprağa ve suya karışmasının ve sermayenin doymak bilmeyen kar hırsından kaynaklanmaktadır. Türk ordusunun Suriye topraklarında olması, dış tehdide karşı değil, silah tacirlerinin, savaş baronlarının, karanlık güçlerin fetih, ganimet, işgal heves ve amaçlarından kaynaklandığı geniş, yoksul yığınlara, ezilen halklara anlatılmalı, öğretilmeli, onlarla dayanışma içinde olunmalıdır. Ezilen ve sömürülen halk yığınlarına HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın terörizmi desteklediği için değil, AKP iktidarına karşı çok aktif bir politika yaptığı, kıvrak politik yeteneği, sempatik ve güvenilir bir kişiliği ve barış mücadelesinde halklarımızın umudu olduğu için zindana atıldığı kavratılmalıdır. Halkların Demokratik Partisi’nin sermaye çevreleri, gerici güçler ve Tayyip Erdoğan tarafından hedef tahtasına, saldırı bombardımanına tutulmasının altında yatan gerçeğin demokrasi mücadelesinin, barış ve özgürlük yürüyüşünün önünü kesmek olduğu bilinmelidir. Burjuvazi tarafından işçi sınıfının devrimci hareketinin durdurulması için SİP-“TKP”’nin kurulduğu, beslendiği ve desteklendiği kavranmalıdır.
İşçi sınıfının devrimci hareketi, sınıf düşmanı burjuvaziye karşı ekonomik, politik ve ideolojik olarak üç yönlü bir mücadele verir. İşçi sınıfının devrimci öncülüğü, bu üç yönlü mücadele ile işçileri, emekçileri, ezilenleri tek hedefe doğru devrim ve sosyalizme taşıyacak doğrultuda birleştirir.