Devlet, Faşizm, AKP Politikaları ve Demokratik Halk Cephesi
Faşizm, finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyalist unsurlarının açık diktatörlüğüdür. Sınıflar üstü bir uygulama veya yönetim biçimi değildir. O, emperyalizm döneminde ortaya çıkan bir devlet biçimidir. Emperyalizm, kapitalizmin tekelci aşamasıdır. Emperyalizm hem dış hem de iç siyasette demokrasiyi yıkmak, gericiliği pekiştirmek için çaba harcar. Bu anlamda emperyalizm su götürmez bir biçimde genel olarak halkların geleceğinin, bütün demokrasinin inkârıdır. Emperyalizmin tekelci özelliği siyasi alanda kendini gericilikle gösterir. Emperyalizm, demokrasiye taban tabana karşıttır. Bu yüzden faşizm bir devlet biçimi olarak demokrasinin baştan sona inkarıdır. Devlet aygıtının baştan sona militaristleşmesi ve terörle bastırılmasıdır. Faşizm, aşırı derecede halklara düşman politikalarla ayakta durur.
Türkiye’de, üstün ırk misali, zamanın CHP milletvekili ve Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt gibi insanlar açıktan Kürt halkını rencide etmiş, aşağılamıştır. “En iyi Kürt köle Kürttür” politikasını yürütmüştür. O günden bu güne kadar değişen bir şey olmamıştır. Uslu Kürt, teslimiyetçi Kürt her zaman el üstünde tutulmuştur. Faşizm, insanlığın tüm değer ve kazanımlarının inkârıdır. Kapitalizmin en barbarca en vahşice devlet biçimidir. Faşizmin temel hedefi halklar ve işçi sınıfının emekçi kesiminin çıkarlarına karşı amansızca yıldırma politikalarını uygulamaya koymaktır. Türkiye’de ve özellikle de Kürdistan’da 1980 askeri faşist darbesinden sonra halkların, sol kesimin, aydın devrimci demokrat insanlara uygulanan kıyımı bilmeyen yok. Yüzbinlerce insan fişlenmiş, tutuklanmış, gözaltında işkenceden geçmiş, sakat bırakılmış, öldürmüşlerdir. Amed, Mardin Sıkıyönetim işkencehaneleri Vietnam Saygon zindanlarını geride bırakmıştır. Vedat Aydın’lar, Necmettin Büyükkaya, Bedii Tan, Mehmet Cizrelioğlu, Abdurrahman Aktimur’lar hunharca katedilmişlerdir. İnsanlara dışkı yedirilmiş, ana dilinde konuşma yasaklanmıştır. Tam bir cehennem uygulaması yapılmıştır. Buna rağmen direnenler, devrimci sosyalist insanlar olmuştur. Amed zindanlarında başı dik mücadele eden, yiğit cesur yürekli insanlar da olmuştur. Kemal Pir’ler, Hayri Durmuş’lar, Mazlum Doğan’lar, Ömer Ağın’lar, Mahmut Çavlı’lar, Deniz yoldaş (Mustafa Hayrullahoğlu) direnişleriyle örnek olmuşlardır. Amed’in karanlık zindanlarını aydınlığa çıkaran dörtlerin gecesi Kürt Özgürlük Hareketinin temellerini ve yenilmezliğini o insanlık dışı zindanlarda atmış oldu.
Devlete devamlılık esastır, derler. Aslında doğru bir terimdir. İşkence, soykırım, yasaklamalar, sürgünler, failli meçhuller, köy yakmalar, çocuk kırımları, çocukların vahşice öldürülmesinde devlette devamlılık mevcuttur. 1990’larda Amed ve Cizre’de yüzlerce insanın katedilmesi, sürgün edilmeleri, batıya göç eden insanların sindirilmesi devlette esastır. Bu nedenle AKP yıllarında da, diğer hükümetler döneminde olduğu gibi, uygulanan sistematik işkence ve öldürülmeler artarak devam etmektedir. Orduyu, polisi, yargıyı, üniversiteleri, basını, kısacası, devletin tüm kurumlarını işgal etmiş durumdadırlar. Sendikalar ve kitle örgütleri kapatılmıştır. Grev ve toplu sözleşmeler yasaklanmıştır. Her türlü eylem ve öğrenci kitle gösterileri yasaklanmıştır. Faşist İç güvenlik yasaları uygulanmış, adeta hayatı durdurmuştur. İşsizlik hızla artmakta, açlık tehlikesi başlamıştır. İşsizlik sigortası ya kaldırılmış ya da daraltılmıştır. Son dönemde Kürdistan’da devrim kaçkını sözde devrimci olarak geçinen AKP tarafından yönlendirilen, parasal anlamda desteklenen bir dönem Kürt Özgürlük Hareketinin içinde yer almış dönek “emektarlar”, halkla bütünleşmiş HDP’nin kalesi durumunda olan belediyelere, onların başkanlarına yazılı saldırmaktadırlar.
Faşizme karşı demokrasi mücadelesinde önder güç işçi sınıfıdır, ezilen, sömürülen halklardır, Kürt Özgürlük Hareketinin o muazzam gücüdür, Kobane zaferidir. Ezilmiş, sömürülmüş, horlanmış, dili, kültürü, varlığı inkâr edilmiş, yok sayılmış, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Ermeni, Süryani halklarının kardeşçe mücadelesi ile AKP ve politikaları yenilmeye mahkum olacaktır. Yakalaşan Haziran seçimlerinde HDP’nin koşulsuz desteklenmesi, bire bir insanları kazanmak, örgütlemek, ev ev dolaşarak bu faşizan AKP politikalarını geriletmek boynumuzun borcu olmalıdır. Bu nedenle, başta işçi sınıfı’nın devrimci güçleri olmak üzere, tüm demokrasi güçleri, demokrat İslamcılar, sosyalistler, devrimci demokrat Aleviler, Kürt Özgürlük Hareketiyle birlike güç ve eylem birliğini örmek zorundayız. “Demokratik bir Türkiye ve Özerk bir Kürdistan” için, HDP’nin zaferi için, Demokratik Halk Cephesini örmek güncel görevdir.