Türk Klu Klux Klan’ı Fethiye’de

Türk Klu Klux Klan’ı Fethiye’de

Herkesin önünde güvenlik güçlerince gözaltına alınan beş işçinin çıplak cesedleri Fethiye’de bir yol kenarında bulundu. İşçi- lerin elleri arkadan kelepçeli ve çıplaktılar...Herkesin önünde güvenlik güçlerince gözaltına alınan  beş işçinin çıplak cesedleri Fethiye ‘de bir yol kenarında bulundu. İşçilerin elleri arkadan kelepçeli ve çıplaktılar…

Değişik yerlerindeki yaralardan ve darplardan sıcak bedenlerine soğuk sular dökülerek işkence yapıldığı ve öldürüldüğü ihtimalini akla getiriyor. Tabii ki kesin sonuç işçilerin cenazelerine otopsi yapılırsa belli olabilecek; olayı soruşturan savcılığın otopsi talebinde bulunup bulunmadığını da bilmiyoruz. Cenazeleri teşhis eden avukat Günfer Karadeniz ve işçi aileleri, cenazelerin bedenlerindeki ağır darp izlerinden bahsediyor, Fethiye emniyetinin hücrelerinde ağızlarından kan gelen, vücudunun farklı noktalarında darp izleri bulunan yedi kişiden daha bahsediliyor… Avukat Günfer Karadeniz’in basındaki beyanatlarından  işkence gören diğer sanıklarla görüşme talebinin kabul edilmediğini de öğreniyoruz.

Fethiye’de asfalta  dökülüp sergilenen işçi bedenlerinden bir kez daha şunu çıkarıyoruz ki, bu topraklar üzerinde kurulmuş hiçbir devlet tebasına, vatandaşlarına, yurttaşlarına  insanca bir yaşamı, asgari bir adaleti ve güvenli bir hayatı  hak olarak görmedi ve görmeyecek…

Fethiye’de asfalta  dökülüp sergilenen işçi bedenlerinden bir kez daha şunu anlıyoruz ki, bu topraklar sadece egemenlerin egemenliklerinin, saltanatının ve sınıf çıkarlarının vahşi ordularla ve güvenlik teşkilatlarıyla en barbarca korunduğu devletlerin, zorbalığın başka adlarla tekrarlanan biçimlerinden ibarettir.

Bu topraklarda zorbalığı ve sömürüyü birbirlerine miras olarak bıraka gelen egemen sınıflar daha yakın bir geçmişte 15.yy’da,  “Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber” diyen Bedrettin’in işkenceyle öldürülmüş çıplak  bedenini Serez çarşısında sergilediler ” ibreti alem” için…

Fethiye’de yola atılmış çıplak işçi bedenleri üzerinde, açıklama yapan sırıtık hükümet sözcülerinin “bunlar PKK’lı ve çatışmada vuruldular” yalanını doğrulayacak hiçbir iz  bulunmazken  işçi bedenlerinin Fethiye’de AKP’li bir mütahite ait bir inşaatta çalışan işçilere ait olduğu ve birikmiş ücretlerini vermek istemeyen AKP’li patronca polise, ” bunlar PKK’lı” diye ihbar edilen Kürt inşaat işçileri olduklarına dair  kuvvetli emareler vardır…

Kürt işçiler hiçbir sosyal güvenceleri ve iş sözleşmeleri olmadan Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi  Fethiye’de  bir mütahitin inşaatında çalışıyorlar… Sezon sonunda birikmiş alacaklarını almak üzere patrona başvurduklarında patron parayı vermemek için işçileri polise ihbar ediyor işçiler herkesin gözü önünde   gözaltına alınıyor… sonrası  malum.

Fethiye, 1915’ten itibaren bütün köylerinde ve kasabalarında soykırım yaşanmış Ege kasabalarından biridir. Yüzlerce Rum köyü hem İttihad ve Terakki hem de Cumhuriyet rejimlerinde basılıp yağmalanan Rum ailelerinin acı hikayeleriyle doludur. Rumlara ait evler basılmış, altınlar subaylar arasında paylaşılırken, öldürülenlerin kap kacağı davul zurna eşliğinde Müslüman Türklere ganimet olarak dağıtılmıştır. Türk tarihinin en ünlü efeleri Anadolu Rumlarının tarihinde en zalim yağmacılar olarak geçer. Kendisi gibi olmayanı, farklı dinsel ya da etnik özelliklere sahip insanları katletmek, sürmek, evini barkını yağmalamak Anadolu’da uydurulmuş Türk Milliyetçiliği’nin ve Fetihçi-Ganimetçi İslam’ın permanent bir geleneğidir. Hem sağa hem sola bulaşmış Türk ırkçılığının kökenleri Anadolu’nun yağmalanması ve gayri-müslimlerin  servetlerine el konması hareketidir. Türk solundaki ırkçılığın başını bu yağmayı gerçekleştiren Kemalist milislerin torunları çeker.  Hiçbir şey rastlantıların eseri  değildir.

İslamsa bu yağma ve talan hareketinin gözboyacılığında kullanılan  etkileyici bir makyajdır. Bütün fetvalar bu yağmayı meşrulaştırmak için verilir, bunun için binlerce hadis uydurulur.

Şimdi Fethiye’de asfalta dökülmüş bu insan cesetleri, aynı kanlı ittifakın  yani Ergenekon-İslamcı ittifakının bir beyaz patronun AKP’li bir mütahitin Kürt işçilere ödemesi gereken bir paranın ödenmemesini sağlamak üzere harekete geçmiş ve cinayet işlemiş bir çetenin eseridir. Fethiye’deki Kürt emekçilerin çalınacak kabı kacağı yoktu, yağmalanacak evleri de yoktu; çalınacak tek şeyleri vardı emekleri onu da sonuna kadar sömürüp ellerini arkadan bağlayarak infaz ettiler. Bir beyaz patronun bir ihbarı ile insanların suçlu ilan edilmesi ve yargılanmadan infaz edilmesi Cumhuriyet hukukunun ders kitaplarına girecek, saygıdeğer örnekleriyle doludur.

Katillerin siyah kar maske takması bir şeyi değiştirmez, ortaya çıkan düne kadar rekabet halinde birbirlerini tutuklayan, komplolar kuran, derin devletin iki ayağı  Ergenekon ve İslamcı faşistler,  karanlık odalarda kotarılan beyaz kukuletalı Türk Ku Klux Klan’ıdır, faşist Ku Klux Klan taktikleriyle Kürt emekçileri öldürüp cesetlerini sokağa atmaya başlamışlardır. Bu yeni ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir durumdur. Ve daha kanlı katliamların habercisidir.

Fethiye’de işkence edip öldürülen ve bir sokağa atılan işçilerin bedenlerinin çıplaklığı esasında o emekçilerin değil ama  96 yıllık Cumhuriyetin en barbar en kirli ittifakının Türkçü İslamcı ittifakının çıplaklığıdır. Zaman zaman kavga etseler de zaman zaman birbirlerine tuzaklar kursalar da; bu ittifakın rengi bazen Kemalizmi bazen siyasal İslamcılığı daha görünür kılsa da, Kürt halkının özgürlük talepleri konusunda ikircimsiz biraraya geliyorlar ve askeriyle polisiyle, jandarmasıyla, mütahitiyle, geceleri beyaz kukuletalarını takıp yargısız infazlar yapıyorlar gün ağardığında tekrar normal işlerinin başına dönüyorlar…

Bu gün Kürt özgürlük hareketinin sömürüye baskıya karşı yükselttiği hareketi kanla boğmaya çalışanların, yarın yükselecek işçi sınıfı hareketine karşı da aynı barbarca ittifakı kuracaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.


Konuyla ilişkili diğer makaleler