Şili’li Büyük Ozan: Pablo Neruda

Şili’li Büyük Ozan: Pablo Neruda

Pablo NerudaPablo Neruda, dünya şiirinin temel taşlarındandır. Ayrıca o, işçi sınıfının şairidir de. Neruda, gözünü kırpmadan tüm yaşamını bu kavgaya adamış ender şairlerden, insanlardan biridir. Ömrünün sonuna dek faşist diktatör General Pinochet’e karşı olmayı ve Başkan Allende’nin yanıbaşında durmayı adeta kendine bir görev bilmiştir.

Asıl adı, Ricardo Eliezer Neftali Reyes Basoalto olan şair ve yazar Pablo Neruda, 12 Temmuz 1904 tarihinde Şili-Parral’da dünyaya gelmiştir.

Babası bir demiryolu işçisi olan Neruda’nın, annesi bir öğretmen olup; daha çok küçük yaşta iken vefat etmiştir. Pablo Neruda, edebiyata olan yatkınlığını diğer şair ve yazarlara oranla çok daha küçük bir yaşta belli etmiştir.

13 yaşında iken şair Gabriela Mistral ile tanışan Neruda, aynı zamanlarda bir gazetede yazılar yazmaya başlamıştır. Sonraları Neruda, bir edebiyat dergisinde 1917-1920 yılları arasında yazdığı şiirleri yayımlaya başlamıştır. Dergide yazdığı yazılarda Çek şair Jan Neruda’dan edindiği Pablo Neruda takma adını kullanmıştır. Bu takma ad neticesinde Pablo Neruda ismi şairin yasal adı olarak kaydedilmiştir. 1925 yılında Neruda, Şili Üniversitesi’nde pedagoji, mimarlık ve Fransızca eğitim almaya başlamıştır. Bu yıllarda edebiyat ile yakın bir bağ içerisinde bulunan Neruda, Öğrenci Birliği tarafından açılan bir şiir yarışmasında ‘Bayram Şarkısı’ adlı şiiri ile birincilik kazanmıştır. Şair ve yazarlığının yanı sıra Pablo Neruda, 1927 ile 1935 yılları arasında hükümetin elçisi olarak değişik ülkelerde görev yapmıştır. Bu görevi dolayısıyla birçok önemli kentte yaşama olanağı bulmuştur.

Pablo Neruda ve Nazım HikmetF. Garcia Lorca ile büyük bir dostluk kuran Pablo Neruda, daha sonra onun ölümü ile büyük bir ıstırap yaşamıştır. İspanya İç Savaşı sırasında milliyetçiler tarafından çok genç yaşında öldüren Lorca’nın ardından savaşta Cumhuriyetçilerin tarafında yer alan Neruda, bu süre zarfında ”Kalbimdeki İspanya” adlı eserini kaleme alır. Eserin asıl dikkat çeken yanı ise cephede basılmasıdır. İspanya İç Savaşı ve Lorca’nın bu şekilde katledilmesi Neruda’nın ruh halini etkilemesinin yanı sıra onun yazılarının kaderini de değiştirmiştir. Savaşın ardından ülkesine geri dönen Neruda, bu tarihten itibaren toplumsal ve politik konulara ağırlık vermeye başlar. 1945 yılında senatör seçilen Pablo Nerudaa, Şili Komünist Partisi’ne katılır. Ancak parti 1947 yılında hükümet aleyhine protestolar yaptığı için yasa dışı ilan edilir. Bu olayın ardından Neruda, iki yıl süreyle Şili’de kaçak bir yaşam sürdürür. İki yıl ülkesinde kaçak yaşayan Neruda, Şili’den ayrılarak S.S.C.B, Meksika ve daha birçok Avrupa ülkesinde yaşamıştır. Pablo Neruda edebi kimliğinin yanı sıra politik duruşuyla da ayakları yere basan bir kişiydi. 1970 senesinde ülkesinin başkanlığına aday gösterilmiş ancak bu adaylığın yerine Salvador Allende’yi desteklemiştir. Seçimin sonucunda Allende başkan olmuş ve Neruda’ya da Fransız elçiliği görevini vermiştir. Bu olaydan bir yıl sonra yani 1971 yılında Nobel Ödülünü de kazanan Pablo Neruda’ya, aynı zamanda Şilili Büyük Dünya Ozanı adıyla 1952’de Dünya Barış Ödülü verilirken, bir yıl sonra da, Sovyetler Birliği’nde Stalin Ödülü verilmiştir. 20. yüzyılın en önemli şairlerinden ve ülkesinin bir simgesi haline gelen Pablo Neruda, 24 Eylül 1973 tarihinde kalp yetmezliği neticesinde yaşama veda etmiştir.

Pablo Neruda, katıldığı bir kongrede Nazım Hikmet’in şairliği hakkında oldukça övgü dolu olan şu cümleyi zikretmiştir;

“Onun yanında biz şair bile olamayız”.

Bu müthiş duyarlılığın yanı sıra yine Pablo Neruda, Nazım Hikmet adına Barış Ödülünü almıştır. Son olarak Neruda, Nazım Hikmet’in ölüm haberi üzerine ”Güz Çiçeklerinden Nazım’a Çelenk” başlıklı yandaki şiiri kaleme almıştır.

Pablo Neruda’dan:

* Hayat yaşandığı kadardır! Ötesi; ya hatıralarda bir iz, ya da hayallerde bir umuttur.
* Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinIe güvenme, Çünkü; hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez.
* Tek başıma yorulmak istemiyorum, sen de benimIe yoruI istiyorum.
* AsIında kadın; erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık doIu bakışlarını görünce, güzeI olduğundan emin olur.
* Ekmeği aI benden istersen, havayı aI, ama alma benden gülüşünü.
* Bir erkeğin sözleri sana dokunuyorsa, elleri çok uzakta değildir.
* Biz şairIer nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız.

 

Neden öldün Nâzım?

Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız şimdi
Senin bizi karşılarken ki gülümseyişin gibi, bir pınar bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu?
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi yaprak gibi uçarlar.
Düşerlerdi orada, uzakta,
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa
Sana Şili’nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üstünde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da yalnızım sensiz
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen yüzünden yoksun
Dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
Rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan.
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlar
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya.
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun?
Teşekkürler, böyle olduğun için! Teşekkürler o ateş için
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.


Konuyla ilişkili diğer makaleler