“Düzen partileri dışında devrimci-demokratik bir bloka ihtiyaç var”

“Düzen partileri dışında devrimci-demokratik bir bloka ihtiyaç var”

Mustafa Suphi Vakfı Başkanı Kemal Atakan

14 Mayıs 2023 1. Tur Cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekilliği seçimi sonuçları üzerine Mustafa Suphi Vakfı Başkanı Kemal Atakan ile söyleşi

Politika: HDP/YSP ve diğer sol partilerin desteğine rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı ve AKP-MHP ittifakı Meclis’te de çoğunluğu aldı. Saray İttifakı’nın bu başarısını neye bağlıyorsunuz?

Kemal Atakan: Önce şu tespitleri yapalım. Birincisi; AKP oy kaybetti. İkincisi: AKP sandıklarda hile yaptı. Yeşil Sol Parti oyları birçok sandıkta AKP ile MHP’ye yazıldı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi oylarında Sinan Oğan’ın oyları suni olarak artırıldı.

Üçüncüsü: Yeşil ve Sol Parti çok zor şartlar altında gücünü korudu. Kimi yerlerde az kaybı oldu ama kimi yerlerde de oyunu artırdı. HDP’den Yeşil Sol Parti’ye geçişi sağlamak kolay bir iş değildi ama başarıldı. Moral bozmaya hiç gerek yok. Dördüncüsü: Batıda 2015 ve 2018 seçimlerinde oy veren HDP’li olmayan seçmenler bu seçimlerde kısmen CHP ve TİP’e oy vermeyi tercih etti. 

Biz kendi durumumuza bakalım. Örgütlü çalışmada var olan ciddi zayıflıklardan dolayı, seçimden seçime tarzında yürütülen çalışmalar neticesinde oylarımızı artıramadık. Seçim dışı dönemlerde mahalle, semt, ilçe ve illerde sağlıklı bir Meclis çalışması yaşama geçirilebilseydi sonuç farklı olurdu. Diğer bir konu ise Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşu sonrasında seçimlere yönelik hazırlıklarda sürecin sağlıklı yönetilememiş olmasıdır. Bugün eleştiri, hatta suçlama temelinde yaygınlaşan bir dizi görüş doğru yönetilerek engellenebilirdi. Suçlayarak, dışlayarak değil, sorumluluk temelinde toparlayıcı olarak Emek ve Özgürlük Cephesini daha da geliştirip güçlendirmek zorundayız. 

Politika: Sağcı, milliyetçi ve dinci/İslamcı, liberal bütün ideolojilerden partilerin bir araya gelerek kurduğu Millet İttifakının halk nezdinde neden inandırıcı olamadı?

Kemal Atakan: Aslında yanıtı siz soruda vermişsiniz. Birbirine benzemez partilerin birlikteliği kendi parti tabanlarına ve seçmenlerine yeteri kadar güven vermediği tablodan anlaşılıyor. Bir dizi İYİP seçmeni’nin Kılıçdaroğlu’na oy vermediği, bir dizi Saadet ve İyi Parti seçmeninin adayların olduğu CHP listelerine oy vermediği sonuçlara bakıldığında ortaya çıkıyor. Babacan ve Davutoğlu’nun geçmiş dönem AKP’liler olarak icraatlarının CHP seçmen kitlesini rahatsız ettiği görülüyor.

Düşününüz ki Kürt illerinde Yeşil ve Sol Parti seçmeninden ortalama yüzde 70-80 arası oy alan Kılıçdaroğlu bu oranda oyu kendi “kaleleri” batı metropollerinden alamamış durumdadır. Burada Kürt seçmenin siyasal bilincini görmek ve takdir etmek gerekiyor. Ki bu tercihini kendisine yönelik olumsuz söylemlere rağmen kullanmışlardır. 

Politika: Özellikle de deprem bölgesinde Millet İttifakı’na ait belediyeler devletten daha çok çalışmasına tanık olduk ama deprem bölgesinde de AKP-MHP açık farkla seçimi kazandı. Ve bu durum sosyal medyada çokça dile getirildi. Siz bu konuda ne diyorsunuz?

Kemal Atakan: Burada seçim sandıklarında hile yapıldığına dair yaygın bir kanı var. Ayrıca AKP ve MHP deprem bölgelerinde devletin maddi gücünü kullanarak ve ileriye yönelik vaatler ile seçmenleri etki altına alarak oylarını artırmıştır. Yeni yapılacak konutlarda öncelik konusu, sürekli maddi destek gibi nedenler bu tercihlerde rol oynamıştır. Ayrıca depremin ilk anından itibaren deprem bölgelerine yönelen devrimci güçlerin temsilcilerinin seçim çalışmalarına katılmak için bölgelerine dönmeleri ve alanın AKP ve MHP’ye bırakılmasının da bunda rolü olduğunu düşünüyoruz. Tüm bunların ötesinde ise depremden etkilenen kimi illerde AKP’nin önceden var olan etkisi kırılamamış, aynı seçmen oranı oylarını AKP ve MHP’ye vermiştir. Bu konular tamamen saha çalışmaları ile ilgili eksikliklerin sonucudur. Benzer bir soruyu Soma ve Bartın maden cinayetinin muhatapları için de sorabiliriz. Buralarda da AKP oylarında herhangi bir gerileme olmamıştır. 

Politika: Bu seçimde eski Ülkü Ocakları başkanının öldürülmesinden sonra artık baraj altında kalır denilen MHP yüzde 11’e yakın oy aldı. Bu beklenmedik başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Kemal Atakan: İlk sorunuzda da belirttim. Bir dizi sandıkta Yeşiller ve Sol Partisi oyu MHP’ye yazıldı. Bu kesin. Onun dışında kimi sandıklarda AKP’lilere örgütlü olarak MHP için oy kullandırıldığı duyumları var.  Ama asıl nedeni ülkede yaratılan Türk milliyetçiliği dalgasının yayılmasına bakarak okumak gerekir. AKP, MHP, İYİP, ZP oylarını topladığınız zaman yüzde 60 gibi bir oran çıkıyor. Asıl tehlike ve asıl neden buradadır. Bunu görmezden gelemeyiz.

Politika: Seçimde YSP oy kaybetti. 100 vekil hedefi açıklanmıştı ama bu hedefin çok gerisinde bir vekil sayısı çıkarıldı. En ciddi gerileme İstanbul’da yaşandı. 12 vekil çıkarmışken şimdi 8 vekil çıkardı. Kürt illerinde de oy oranlarında gerileme söz konusu. TİP dışındaki EÖİ bileşenleri de tek listeden girdiği halde HDP/YSP’nin gerilemesini nasıl açıklamak gerekir?

Kemal Atakan: Birinci soruda da belirttim. Evet, hedefi yüksek belirlemiştik ama aslında var olan oy oranına ulaşmak dahi büyük bir başarıdır. Onbinden fazla aktif kadrosu tutsak olan, kapatılma tehlikesinden dolayı son 1,5 ayda başka bir parti adıyla seçime katılan, her türlü propaganda olanağı kısıtlanan, seçim sürecinde baskı ve tutuklamalarla yüz yüze kalan bir gücün seçimde aldığı sonuçlardan söz ediyoruz. Tabii ki eksikliklerimizi görmek, değerlendirmek ve sonuçlar çıkarmak zorundayız, ama bunu bir moral çöküntüsüne ve yenilgi psikolojisine dönüştürmek en büyük yanlıştır. 

EÖİ içinde sürecin doğru yönetilememesi, hatta Yeşil Sol Parti adının doğru bir tercih olup olmadığı, tüm bunlar ele alınabilir. Bu noktada Kürt illerinde seçmen halkın nasıl bilinçli bir şekilde bir anda yönünü Yeşil Sol Parti’ye döndürdüğünü unutmamak ve selamlamak lazım. Aynı tavrın ülke genelinde neden sağlanamadığını sorgulamak, sonuç çıkarmak gerekecek. Ama şunu da görmek lazım. “Emanet” olarak nitelenen oyları çıkardıktan sonra yine amiyane tabiriyle “kemik” oylarda bir değişim olmamıştır. Bu oyların sayısı neden artırılamadı sorusu sorulabilir. Haklı bir sorudur. Bunun için de yanıtımız şudur: Örgütlenmeliyiz, Meclisler kurmalıyız, Meclisleri çalıştırmalıyız. 

EÖİ kendi içinde tüm bileşenlerinin gönül rahatlığı ile sahip çıkabileceği ve listelerinden aday olabileceği Emek ve Özgürlük Partisi’ni bir seçim partisi olarak yaşama geçirmelidir. Hem de en kısa sürede. Bunu yaparken de dışlayıcı olmadan…

Türkiye’nin artık Cumhur ve Millet İttifakları veya düzen partileri dışında devrimci ve demokratik bir bloka ihtiyaç duyduğu kesin ortaya çıkmıştır. Aslında dile getirilen tüm gerçekleşmeyen beklentilerin nedeni bunun örgütlü anlamda eksikliğidir. Bu ülkenin sorunları ancak devrimci ve demokratik cephe güçlendikçe ve devleti yeniden kurup yönetmeye aday olduğu zaman çözüm yoluna girecektir. Taktik nedenlerle Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayını desteklememiz bunu bir çözüm olarak gördüğümüz anlamına gelmemeli. 

Politika: TİP de kendi hedeflerini tutturamadı ama 903 bin oy alarak 4 vekil çıkarmayı başardı. Sizce bu başarıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Kemal Atakan: Daha önce HDP ve CHP seçmeni olan bir kesim TİP’e oy vermiştir. Bu olmasaydı TİP en fazla 90 bin oy alırdı. Eğer süreç başından itibaren hem HDP hem de TİP tarafından doğru yönetilip EÖİ adına tek listeyle seçime girilebilseydi TİP bu listeye daha fazla oy kazandırır, HDP’nin de seçmeni artardı. O zaman yüzde 15 oy oranını rahatlıkla yakalardık.

TİP’in ayrı girerek ittifakı güçlendireceği savı yanlıştı. Ben yakın çevremden biliyorum… İttifak çerçevesinde TİP adaylarına oy vereceğini deklare eden bir dizi insan TİP ayrı liste ile gireceğini açıklayınca TİP adaylarına oy vermekten vaz geçmiştir. HDP’li olmamalarına rağmen ama geçen son iki seçimde HDP’ye oy veren bu insanlar, HDP ile ortak liste yaparsa TİP’e oy vereceklerdi.

TİP önemsiz mi? Hayır! Üzerinde çalışılması gerekir. Türkiye’de bir değişim olacaksa TİP’in de EÖİ içinde temsilinin devamının sağlanması ve varolan sorunların çözülmesi şart. Bu arada TİP’in de sınıf içinde değil, toplumun daha çok küçük burjuva aydın kesimlerinden oy aldığı ortaya çıkmıştır. Bizce TİP’in de bunun üzerinde çalışması gerekir. 900 bin oy alan ve adı TİP olan bir partinin meslek odalarında, sendikalarda etkisi yok denecek kadar az. TİP’li arkadaşlarımızın da bu konuya kafa yorduklarına eminim. Değilse 1,5 milyon oy saman alevi halini alabilir. 

Politika: Kesin olan bir şey var ki, EÖİ, liste vb. tartışması yapmayıp tek liste olarak seçime girseydi, daha büyük başarı elde edeceği. Ama bu başarılamadı. Peki bundan sonra ne yapmalı?

Kemal Atakan: En başta söylemediğimizi en sonunda söyleyelim. Türkiye’de seçimler maalesef sınıfsal tercihlere göre yapılmıyor. Kürt halkının ulusal bilinci nasıl gelişti ise işçi sınıfının da sınıfsal bilincinin gelişmesi bu ülkede tüm gelişmeleri alt üst edecektir. Bu nasıl olur? Bizce EÖİ’nin muhakkak geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, bir Cephe niteliğinde örgütlenmesi, işyerlerinden mahalle ve köylere kadar Meclislerini kurması, EÖİ vekillerinin ister HDP’li, ister TİP’li olsun sadece kendi ilçe örgütleri nezdinde değil bu Meclisler’e karşı sorumluluk taşıyan vekiller olarak rollerini oynamaları gerekir. Bu çerçevede HDP bileşeni DBP, ESP, SYKP, SODAP, DP gibi partiler adına Yeşil ve Sol parti listelerinden vekil seçilen arkadaşları da kastediyorum. Her vekil sadece kendi mensup olduğu partinin faaliyetleri için değil, EÖİ’nin tabanda güçlenmesi için vekillik görevlerini yerine getirmelidir. 

Umarız ve biz bunun için tüm gücümüzle çaba sarf edeceğiz, Emek ve Özgürlük İttifakı kalıcı bir Emek ve Özgürlük Cephesi niteliğine kavuşmalı, seçim partisi olan Emek ve Özgürlük Partisi’ni kurmalı ve bu ülkenin devrimci dönüşümü için sahada örgütlenmelidir. Sonucu sadece parlamento değil toplumsal mücadele belirleyecektir. 

Son bir söz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. Nedeni şu veya bu olabilir. Bu tartışmalarla zaman kaybetmemek lazım. Başarabiliyorsak Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda seçilmesini sağlamak lazımdır. TBMM’de AKP ve MHP’nin çoğunluk olmuş olması bizi yanıltmamalı. Düşünün ki bugünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsun ve TBMM’de Cumhur İttifakı ağırlıkta olsun. Bu durum düzen partilerinin içinde bulundukları krizi derinleştirecek, devlet krizini derinleştirecek ve devrimci demokratik güçlerin toplumsal mücadele alanında etkilerini kat ve kat artırmalarını sağlayacaktır. Şimdi bu konuya odaklanmalıyız. 

Söyleşi: Cemil AKSU


Konuyla ilişkili diğer makaleler