BOP EŞBAŞKANI‘NIN GÖREVİNİ SÜRDÜRME SEVİNCİ

BOP EŞBAŞKANI‘NIN GÖREVİNİ SÜRDÜRME SEVİNCİ

Başlık okuyucuya şaşırtıcı gibi gelebilir. Özellikle, kendisine ‘ulusalcı‚ solcu‘  hata ‚sosyalist‘ diyen bu savaşta BOP Eş Başkanı’nı destekleyen grup ve şahıslar için şaşırtıcı olmaması gerekir. Hümanistler hiç bir silahlı savaşı haklı görmez. Gerçekten demokrat, sosyalist Marksist olanlar da savaşlarda daima ezilen ve sömürenden taraf yer alır. En azında mazlumun ezilmemesini, çatışmaların insan kanı akıtılmadan doğaya kent ve köylere kısacası yerleşim alanlarına zarar verilmeden sonuçlanmasını ister.

Türkiye‘ye komşu olan Suriye küçük bir Ortadoğu ülkesidir. Baba Esad ölünce devlet Başkanlığına genç oğlu üstlendi.  Batıda eğitimini tamamlayan Beşar Esad Suriye’nin kapılarını batı ekonomi pazarına açmak istedi. Bu açılımını batıda Modern, Liberal, Demokrat olarak tanınan Türkiye’ye açmak ve Türkiye ile ortak yatırımlar açmakla işe başladı. Ancak Amerika Birleşik Devleti’nin çıkarına uygun değildi bu açılım. Onun için Türkiye‘ye verdiği ekonomik destek ve ABD’nin Uluslararası istihbarat kurumu CIA’nın desteğiyle hükümet olan ve BOP Eş Başkanından Suriye Hükümetinin düşürülmesi için üstüne aldığı görevinin tamamlamasını istedi. BOP Eş Başkan’ı bu işin tamamlanması için Suriye içindeki farklı mezhep ve etnik grupları hükümetlerine karşı ayaklandırmaya ve açıkça onları desteklemeyi planladı. Bu anlayışını gerçekleştirmek için „Suriye’de halkın büyük çoğunluğu Sünni mezhebinden olan Müslümanlardır, ancak bir avuç Alevi inancından olan iktidarı elinde tutuyor buna müsaade edemeyiz“ cümleleriyle işe başladı. Esad karşıtlarını destekleyerek “İktidarı bırakmazsa o topraklara girer bir kaç saat sonra Emevii Camii‘nde namaz kılarız“ dedi. Ancak BOP planlayıcıları ve Eş Başkanları Suriye’nin, Kürt, Arap, Ermeni, Ezidi, Süryani, Pers kökenli halkı yıllardır bağımsız ve Ortadoğu’nun en modern halkı olması nedeniyle kaynaşmış ülkelerini topraklarını seviyorlardı. Böyle dışardan gelen haksız bir zorlama karşısında hükümetlerinin etrafında birleşeceklerini hesaplayamadılar. Tunus ve Mısır’da olduğu gibi bir kaç gün sonra Suriye Esad Hükümeti ve halkının boyun eğeceklerini hesaplayanlara, Suriye Halkı yanıldıklarını ortaya koydu.

Dünyanın her yerindeki uyuşturucu tutkunu, psikolojik sorunları olan gençleri paralı asker olarak el altında örgütleyerek Türkiye üzerinden Suriye’ye sokularak Suriye askeri ve güvenlik güçlerine karşı savaştırıldı. Suriye topraklarının emperyalist güçlere karşı korumak için özellikle, Kürt, Ezidi, Süryaniler hızla örgütlendiler. Araplar ve Ermeniler de bu oluşuma katıldılar, desteklediler. ABD ve Türkiye Hükümetleri başta olmak üzere Ortadoğu halklarını köleleştirmek isteyen ülkeler IŞİD denilen yukarda vurguladığımız gibi paralı askerlerden oluşan aşırı, ortaçağ öncesi Sünnilik mezhebini savunan örgütün ve onlarla ittifak halinde olan aşırı dinci örgütleri desteklediler, eğittiler. Suriye ve Irak topraklarını bölmesi için çalıştılar, savaştılar.

Bu işgalci ve acımasız dinci canilere karşı Suriye Kürt yurtsever güçleri topraklarının ve halklarının özgürlüğü için YPG çatısı altında toplanarak ülkeyi savunmaya başladılar. Daha sonra YPG’nin girişimi ile SDG (Suriye Demokratik Güçleri) çatısı altında toplanan Suriye’nin Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni, Çerkes, Süryani yurtseverleri, emperyalizmin yarattığı güçlere karşı kendi vatanlarını savundular. “Türkiye Ordusu Suriye topraklarını teröristlerden temizleyecek ve asıl sahiplerine teslim edecek“ sözleri tamamen yanıltmayı amaçlıyor, gerçekle ilişkisi yoktur.

Ülkenin resmi yönetimi Esad hükümetidir. İşgal ettiği alanları Suriye Hükümetine teslim edecekse Esad Hükümeti’nin karşıtlarını neden askeri alanda eğittiler desteklediler. Esad Suriye’nin kapısını Türkiye’ye açmıştı.  Onlarca iş adamı Suriye’de yatırım yapmaya başlamıştı. Peki Türkiye hükümetinin başında bulunan Eş Başkanlık uğruna neden Suriye’nin taş üstünde taş kalmaması için savaş ortamının yaygınlaşmasını destekledi. Neden bunca Anadolulu gencin Suriye ve Irak topraklarından ölmesine, yaralanmasına sakat kalmalarına neden oldular?

Türkiye’nin Hükümet olan partinin Başkanı ve yöneticileri gittikleri her yerde önüne çıkan her medya temsilcilerine ve organların kaç bin Suriyeli yurtsever Kürt direnişçisini onların deyimi ile ‘Terörist’ öldürdüklerini anlatıyorlar.  Bunlar bilmiyorsa halkımız bilmeli ki, bu savaş insan kanı akıttı. Kentleri, kasabaları köyleri yıktı, ormanları ekinleri yaktı. Milyonların evsiz kalmasına, göçmesine başka ülkeler sığınmasına neden oldu. Kısacası Türkler, Araplar, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler, Ermeniler arasında düşmanlık kin ve nefreti yarattı, derinleştirdi.

Türkiye ordusu ele geçirdiği alanlara Suriye Devleti bayrağı yerine Suriye devletini yıkmak, bölmek isteyen ÖSO bayrağını çekiyor. Bu durum bu savaşın bitmeyeceğini gösteriyor. AKP Hükümeti BOP Eş Başkanı’nın programı olan Suriye Hükümetini yıkmak yerine ABD‘nin çıkarlarını destekleyen İsrail’in çıkarlarına destek veren bir SÜNNİ İSLAM Devleti kurmayı gerçekleştirmek için Türkiye ordusunu Suriye topraklarına soktu. Elbette Başta Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Rusya başta olmak üzere güçlerini savaş sanayi üstünde sürdüren ülkeler dört parçaya bölünmüş Ortadoğu’nun yer altı kaynaklarının yüzde altmışından fazlasını topraklarında bulunduran Kürdistan’ın bir devletleşmesini istemiyorlar. Bunun için Türkiye Ordusunun Suriye’ye girerek Kürt yurtseverlerini ezmesini onayladılar. Kısacası BOP Eş Başkanı halk çocuklarını savaş cephesine, ölüme göndermek için Almanya’ya, Amerika’ya, Fransa’ya el sallayarak Türkiye halkının olay üzerinde düşünmesini engelledi. Halkın psikolojisini sunni bir milliyetçilik ve İslamcılık duygusu körükleyerek BOP’u hazırlayanlara hizmet etti. Amerika, İngiltere ve diğer işgalci emperyalist güçlere karşı savaşmadı, onların çıkarına olan BOP projesinin gerçekleşmesine hizmet etmiş oldu. Suriye topraklarında asker ve üs yerleştiren ABD ve diğer Emperyalistlere karşı bir tek kurşun atmadı. Ancak Kürtlerin ağırlıkta yaşadığı Suriye topraklarına ABD ve Almanya’dan milyarlarca dolar vererek aldığı silahlarla yerden ve gökten ateş döktüler. Ayakta kalan halkın mallarını Türk ordusuna eşlik eden ÖSO (Özgür Suriye Ordusu), IŞİD gibi çapulcu, uyuşturucu bağımlılarınca talan edildi, ediliyor.

Başta YPG olmak üzere Kürt, Arap, Süryani, Ezidi yurtseverlerin Afrin’den de kaçtıklarını söylüyorlar. Türkiye halkının sık sık sorduğu “Neden çocuklarımız Suriye bataklığına ölüme gönderiliyor? Orada Amerika ile Rusya’nın çıkar savaşı varsa bize ne?” sorularına gerçek bir yanıt verilmedi, verilmiyor.  2019 yılı seçimlerini AKP’nin  kazanması ve sultanlık rejimini oturtabilmek için bu savaşta ne kadar başarılı olduğu propagandasını yapıyorlar..

Ne yazık ki bu savaş bitmediğini başta YPG ve SDG olmak üzere tüm Suriye ve Iraklı Yurtseverler “Düzenli ordu savaşı yerine, Küba ve Vietnam’dan olduğu gibi Gerilla Savaşı sürecek. Bunca yıl Emperyalist güçlerin, Türkiye’nin desteklediği IŞİD, İran, Irak, Türkiye ordusuna karşı boyun eğmeden savaşan, savaş birikimi etmiş Kürt Halkı ardık diz çökmeyecektir” diyorlar. Bir halkın kendi topraklarını korumaya çalışması ve özgürlüğünü kazanmak istemesinden daha doğal ne olabilir ki.

Bu gelişmeler korkularımızı daha da büyütüyor. Bu demektir ki, Türkiye, Suriye, Irak üçgeni başta olmak üzere tüm Ortadoğu’da halklarımız arasında kin nefret daha da derinleştirilecek. Daha çok insan kanı akacaktır. Daha büyük acılar yaşayacağız. 

Sonuç olarak Eş Başkan üstlendiği görevi başarıyla sürdürdüğü için ABD’li yetkililerle aynı masada oturmanın sevincini yaşıyor. AKP Türkiye Cumhuriyeti ordusunu emperyalist güçlere karşı değil, emperyalistlerin çıkarları için kardeş halklara karşı savaşa sürdü. Yıllarca bitip tükenmeyecek acılar yaşamamıza kapı açtılar.


Konuyla ilişkili diğer makaleler