İNSANLIK SUÇU, ÖZGECAN VE POZANTI
Tecavüz bir insanlık suçudur. Aksini düşünmek hastalıktır. Ancak bu insanlık suçunda suçlu, suçu işleyen mi yoksa bütün toplum mu? Bunu tartışmak lazım.
Çocuğunu askere yollarken “en büyük asker bizim asker” sloganı atınca, “en büyük askere”, “komşu kızını zapt eyle... Yaylalar yaylalar”ı söyletenlerin hiç mi suçu yok?
Ya da TV dizilerinde ve magazinlerde kadını cinsel meta haline getirenlerin hiç mi suçu yok?
Elbette kadının işi sadece dört çocuk doğur, ev işine bakmanın fıtratının da payı var. Şimdi sorarım cümlenize;
Özgecan’a yapılanlar asla kabul edilemez ve gerekli cezanın verilmesini ümit ederim. Toplumsal tepki verildi. Bu insan olmanın gereklerinden biridir ancak, devletin işleyişini üstlenmiş ikiyüzlü AKP Hükümeti’nin trajikomik davranışları hiç de etik değildir.
Başbakan; “Kadına uzanan eller kırılsın” derken öte yandan Özgecan’a yapılanları protesto eden kadınları yaka paça gözaltına aldırıyor. AKP’nin Bakanlarından Belediye Başkanlarına kadar kimi idam, kimi hadım edelim, kimi asalım vs.vs. diyor.
Peki, kaç yıl geri gidelim? Yine AKP Hükümeti... Yıl 2012... Başbakan ise Erdoğan’dı. Yer Pozantı Cezaevi.
Onlarca siyasi Kürt çocuk. Yaşları 10-15 arasında değişen bu çocuklara, gardiyan ve adi suçlularca tecavüz edildi. Bu sefer de çocuklar suçluydu. Yaşananları ebeveynlerine söylediler diye. Hepsi ülkenin çeşitli cezaevlerine sürgün edildiler. Ancak toplumsal vicdan hiç kımıldamadı. O suçluların hakkında soruşturma açıldı. Cezai işlemler uygulandı mı muamma.
Eğer toplumsal tepki bu denli büyük olsaydı belki bugün Özgecan bunları yaşamazdı.
Yahya Yağcı Karaağaç Politika Okuru