KCK Yürütme Kurulu Üyesi Mustafa Karasu: “Suphilere bağlılık ancak demokratik Türkiye ile mümkündür.”

KCK Yürütme Kurulu Üyesi Mustafa Karasu: “Suphilere bağlılık ancak demokratik Türkiye ile mümkündür.”

KCK Yürütme Kurulu Üyesi Mustafa KarasuKCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, TKP Merkez Komitesi Başkanı Mustafa Suphi ve on dört yoldaşının, 28 Ocak’ı 29 Ocak’a bağlayan gece, Türkiye tarafından, Karadeniz sularında boğularak katledilmesinin yıldönümünde, ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.

Kürt halkını, Türkiye solunu ve sosyalistlerini, demokratik Türkiye’yi gerçekleştirme çabası içinde, ortak bir mücadele içinde olmaya çağırırken, bu çağrının aynı zamanda, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının anılarına bağlılığın çağrısı olduğunu söyleyen Karasu, “Gerçekten de sol, sosyalistler, Kürtler bir araya gelip, demokrasi mücadelesi verdiğinde, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının ön gördüğü demokratik ve özgürlükçü Türkiye, sömürü ve baskının olmadığı bir Türkiye, gerçekleşecektir” dedi.

ULUSAL KURTULUŞA ÖNCÜLÜK YAPABİLECEK BİR ÖNDERDİ’

Mustafa Suphi ve arkadaşlarının şehadetinin, Türkiye tarihi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Karasu şöyle konuştu: “Türkiye Komünist Partisi’nin genel sekteri ve on dört arkadaşının, 96 yıl önce, Karadeniz sularında boğulmasının yıl dönümünde, Mustafa Suphi ve tüm şehit yoldaşlarını, saygı ve minnetle anıyorum. Mustafa Suphi ve arkadaşlarının şehadeti Türkiye tarihi açısından çok önemlidir. Mustafa Suphi ve arkadaşları, Türkiye’nin işgal edildiği bir dönemde, işgale karşı ulusal savaş verilecek bir süreçte, böyle bir ulusal kurtuluşa gerçek anlamda öncülük yapacak bir önderliğin, bir hareketin katledilmesi ve tasfiye edilmesi anlamına gelmektedir.”

TÜRKİYE’DE GELİŞEBİLECEK SOSYALİST HAREKETE DARBE VURULDU’

Suphilerin katledildiği yıllarda Türkiye’deki ulusal kurtuluş hareketine kimin öncülük edeceğinin henüz belli olmadığını belirten Karasu, “Aslında o yıllarda, Türkiye’deki ulusal kurtuluş hareketine kimin öncülük edeceği daha belli değildir. Her ne kadar Mustafa Kemal ve çevresi daha önde durmaktaysa da fakat savaş yeni başlamaktaydı. Bu açıdan, bu savaşta Anadolu’daki halk hareketleriyle, Türkiye Komünist Partisi’nin birleşmesi ve ulusal kurtuluş hareketinin, bu çizgide yürütülmesi imkanları da vardı. Özellikle Sovyet Devrimi’nin başarısıyla, Sovyet Devrimi tarafından desteklenecek bir komünist hareketin, gerçekten de gelişme imkanları çok fazlaydı. Kemalist hareket, Türkiye Komünist Partisi’nin ve Anadolu’daki halk hareketlerinin mücadeleye öncülük edebileceği ve Kemalist hareketi aşabileceği korkusu ve düşüncesiyle, bir taraftan sahte komünist partileri kurdururken, diğer taraftan da, Yahya Kaptan adlı bir kaptanın teknesinden yola çıkan Mustafa Suphi ve arkadaşlarını bu teknenin kaptanı tarafından Karadeniz sularında boğdurmuş ve böylelikle Türkiye Komünist Partisi’ne ve Türkiye’de gelişebilecek sosyalist harekete büyük bir darbe vurmuştur” dedi.

BİLİNÇLİ VE PLANLI BİR KATLİAM’

Bu katliamın, aslında bilinçli ve planlı bir katliam olduğunu söyleyen Karasu, bunu kesinlikle böyle görmek gerektiğini işaret etti.

“Zaten Topal Osman’ın bu işin içinde olması, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının, kimler tarafından katledildiğini, açıkça ortaya koymaktadır. Daha sonra Topal Osman eliyle birçok milletvekili ve muhalif de Kemalist hareket tarafından katledilmiştir. Dolayısıyla bu olayı, sadece Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesi olarak görmemek gerekiyor. Bu olay aslında, Türkiye’de gelişecek siyasal mücadeleye, yeni oluşacak Türkiye’ye kimin öncülük yapacağı ve kimin Türkiye’yi kendi ideolojik, siyasi çizgisi tarafından şekillendireceğidir” diyen Karasu, böle bir dönemde Mustafa Suphi’nin katledildiğini söyledi.

Bu açıdan Mustafa Suphi’nin katledilmesinin Türkiye’deki devrimci hareketlerin ve sosyalist güçlerin çok kapsamlı değerlendirilmesi gerektiğini de dile getirdi.

SOL KADROLAR MEVCUT İKTİDARIN YEDEĞİNE KONULMUŞTUR’

Bir diğer önemli noktanınsa, aslında Mustafa Suphi’nin katledilişiyle birlikte Türkiye’deki sol hareketin karakterinin, çok ağır bir darbe alması olduğu, belirlemesinde bulunan Karasu şöyle devam etti: “Devlet ve iktidar tarafından katledilmeleri, bu hareketin daha sonraları etkisiz hale gelmesini sağladığı gibi, öte yandan da bütün sol kadrolar, sosyalistler korkutulmuş ve mevcut düzenin, iktidarın yedeğine konulmuştur. Nitekim birçok komünist parti üyesinin, sosyalistin, daha sonra Türkiye Komünist Partisi’nden koparak kadro hareketi içinde yer alıp Kemalist harekete hizmet ettiklerini görüyoruz. Bu yönüyle aslında Kemalist hareket, birçok kadrosunu da komünist hareketten devşirmiştir. Bu yönüyle Komünist Partisi, daha baştan Mustafa Suphilerin katledilmesiyle birlikte, Türkiye’deki sol hareketin, devletin baskısı, saldırısı ve etkilenmesi altına girmesi gibi bir durumu açığa çıkarmıştır.”

Bugün hala Türkiye’de sol ve sosyalist hareketlerin, belirli bir düzeyde devletin etkisinden çıkmaması, hatta devletin ideolojisini ve politikalarını belirli bir düzeyde dikkate almalarının da bu gerçeklikle bağlantılı olduğunun altını çizen Karasu, “Kuşkusuz bütün sol hareketi böyle değerlendirmek doğru değildir. Sol hareket içinde, devletten kopan, iktidardan kopan, gerçekten Mustafa Suphi ve arkadaşlarının, bu devlet tarafından katledildiklerinin bilincinde olarak, devlete karşı, iktidara karşı ve bu devlet zihniyetine karşı, tutum alan sol ve sosyalist hareketler vardır. Nitekim Kürt sorununa doğru yaklaşım gösteren hareketlerin çoğunluğu, aslında Mustafa Suphi’yi katleden iktidara ve devlete karşı, bir tutum almalarından dolayı, doğru tutum içindedirler. Çünkü Mustafa Suphilerin katledilmesi, bir yönüyle de solun, Kürt halkına, Kürt hareketine ve Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamına yetersiz yaklaşımlarını da beraberinde getirmiştir. Eğer sol tarihinde, Kürt sorununa yanlış yaklaşımlar varsa, bunu Kemalist hareketin, TKP’nin önderlerini katletmesinden sonra solu, komünistleri belli düzeyde etkilemesi nedeninden dolayıdır. Bu açıdan Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesiyle, Türkiye’de Kürt sorununa yanlış yaklaşım, arasındaki bağı da görmek gerekiyor. Bu kesinlikle bununla ilgilidir” dedi.

SUPHİLERE DOĞRU CEVAP OLMAK GEREK’

Mustafa Suphi ve arkadaşlarına bağlı olmanın, en başta Kürtler olmak üzere, Türkiye halklarıyla kardeşlik içinde, yeni bir demokratik Türkiye kurmakla mümkün olduğunu söyleyen Karasu şunları dile getirdi: “Mustafa Suphi ve arkadaşlarına, verilebilecek en doğru cevap, budur. Aslında Mustafa Suphi ulusal kurtuluş savaşında etkili olacak, halkı örgütleyebilecek bir önderdir. Yine, mesela Çerkez Ethem, Türkiye’deki ulusal kurtuluş savaşında, çok önemli bir rol oynamasına rağmen, daha sonra üzerine gidilmiş, Yunanistan’a kaçmak zorunda bırakılmıştır. Bugün Çerkezler üzerinde Türk devletinin bu kadar egemen olması, Çerkezlerin bu kadar asimilasyona uğramaları ve Türk devletine işbirlikçi hale getirilmelerinde, Çerkez Ethem ve arkadaşlarının üzerine gidilmesi ve ezilmesinin payı vardır. Nasıl ki sol üzerinde, devletin etkisi Suphilerin katliamdan sonra var olmuşsa, Çerkezler üzerinde de öyle var olmuştur. Bu yönüyle Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmelerini doğru değerlendirmek, doğru anlamak ve onlara doğru cevap olmak gerekiyor.”

AKP İKTİDARININ NEDENİ ORTAK MÜCADELENİN OLMAYIŞI’

Türkiye’de solun çok emek ve şehitler verdiğine değinen Karasu, “Gerçekten de sol, büyük mücadeleler yürütmüştür ama Suphilerin katliamının etkisi ve o katliam sonrası devlet ve hükümet arasındaki bağını yeterince koparamaması nedeniyle, sol bir türlü istediği amaçlara ulaşamamaktadır. Aslında solun temel sorunu, ideolojik ve siyasidir. Yoksa çok mücadele ve emek vermiştir. Solun, Türkiye demokrasi mücadelesindeki yeri gerçekten de büyüktür. Bu yönüyle hatta Türkiye demokrasi mücadelesinde en büyük emek Kürtlerden sonra, sola ve sosyalistlere aittir. Ama buna rağmen hala Türkiye siyasetine hakim olmamaları ve Türkiye siyasetinde, Türkiye demokrasisi için hiçbir mücadele vermemiş işte AKP ve çevresi gibi güçlerin iktidarda olmalarının nedeni, aslında Türkiye’de büyük emek veren solun, sosyalistlerin, Kürtlerin birleşerek ortak mücadele etmemeleridir” dedi.

“Mustafa ve Suphi ve arkadaşlarının şehadetlerinin yıl dönümde, ben, Kürt halkını, Türkiye solunu ve sosyalistlerini ortak mücadele ederek demokratik Türkiye’yi gerçekleştirme çabası içinde ortak bir mücadele içinde olmaya çağırıyorum” diyen Karasu şöyle konuştu: “Bu çağrı aynı zamanda, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının anılarına bağlılığın çağrısıdır. Gerçekten de sol, sosyalistler, Kürtler bir araya gelip, demokrasi mücadelesi verdiğinde, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının ön gördüğü demokratik ve özgürlükçü Türkiye, sömürü ve baskının olmadığı bir Türkiye, gerçekleşecektir.”

Karasu konuşmasının sonunda, Nazım Hikmet’in on beşler üzerine yazdığı bir şiiri okudu: “Anıları önünde bir daha eğiliyor ve onların şehadet yıl dönümünde büyük yazar, büyük ozan Nazım Hikmet’in yazdığı bir şiiri okumak istiyorum: Biz/On beş kasap çengelinde sallanan/ On beş kesik baş/ On beş arkadaş/Yoldaş/Bunların sen isimlerini aklında tutma/ fakat / 28 Kanunisani’yi unutma!”.


Konuyla ilişkili diğer makaleler