Oysa ki “Bu Dünya Hepimize Yeter”
Kapitalizm, kendi krizlerinden -tarihsel olarakbölgesel savaşları tetikleyerek, etnik-dinsel karşıtlıklar yaratarak, insanlığa yüzyıllar boyu acı ve ölüm getirerek, dilediğince yaşam istencini yok sayarak çıkmayı ezberi yapmıştır. Tüm emperyalist işgal arzuları, kapitalizmin kendini yeniden kurmak, kıt kaynaklara ulaşmak ve rejimini tehdit eden siyasal ya da toplumsal değişimlere anında müdahaleyi gerekli kılmıştır.
Kapitalizmin uzundur hedefinde olan Ortadoğu ve Kafkaslar bugün kaynamakta ve ateş altındadır. Emperyalist güç savaşları yanıbaşımızdaki bu bölgelerde yakıcı olarak hissedilmektedir.
Ortadoğu’da Irak ve Suriye üzerinde yürütülen kirli pazarlıkların yeni evresi Rojova’dır. Kapitalistemperyalist devletlerin asla kabul edemeyeceği bir yönetim sözleşmesi yani Rojova Anayasası ile kendini ifade eden Suriye Kürdistanı, Kobanê ve Efrin kantonlarında IŞID ve El-Nusra çeteleri eliyle yürütülen bir katliamla karşı karşıyadır.
Sözde IŞİD’e karşı dağı taşı bombalayan ve Esad’la hesabını kapatmak isteyen ABD ve korkulu rüyası Kürtler ve sınırlarının dibinde bir Kürdistan’a asla tahammül gösteremeyen Türkiye’nin IŞİD’e lojistik desteği düşünülürse eğer büyük resmi görmek daha mümkün olacaktır.
Rojava’da Kürtler etnik ve dinsel karşıtlıkların olmadan da yaşanabileceğini anayasası ve mücadelesi ile tüm dünyaya göstermiştir. Tek gücü şu an özgür ve bağımsız bir yaşam hakkına olan inancı, tanka, topa, tüfeğe, siper ettiği bedeni, halkı, bir de mücadelesini ikircimsiz destekleyen komünistlerdir. Kafkasya’da on yıllarca süren Abhazya- Gürcistan savaşı da Rusya ile Ukrayna arasındaki Kırım sorunu da halklar üzerinden yürütülen kirli politikaların yansımasıdır. Emperyalist çıkarlar, halklara savaş ve ölüm getirmiştir. Bu ezber kapitalizmin en güçlü varlık aracıdır.
Kafkaslarda aynı sorun bugün Dağlık Karabağ ve Ermenistan arasında gerilimi tekrar yükseltiyor. 1994 Bişkek Anlaşması ile kırılgan bir zeminde duran problemler tekrar su yüzüne çıkmakta. Ermenistan “Ulusal egemenliğinin tehdit altında olduğunu, Rusya tarafından enerji kaynaklarının kullanılmak istendiğini” dile getirirken Azerbaycan ise bölgenin kendi toprak bütünlüğü içinde olduğunu dillendiriyor. Yaşanan sorunun “Soçi”de yapılacak bir konferansta ele alınacağı duyurusu yapılıyor. İroniktir ki “Soçi” Rusya’nın 21 Mayıs 1864 “Çerkes Soykırımı”nın başlatıldığı liman kentidir.
Sınırlar, halkların kendi geleceklerini tayin etme hakkının önünde duruyor. Bugün anti-emperyalist olmak ayırt edici ve analitik bir çözümleme değildir. Anti-kapitalist olmadıkça insanlığın el ele ve bir arada, savaşsız, sömürüsüz yaşama şansı yoktur. Sarkis Çerkezyan’ın dediği gibi “Bu dünya hepimize yeter.” Nasıl mı? İnsanın insanca yaşam hakkının olduğu, sınırsız bir dünyada...