Faşizme Geçit Vermemek İçin...
Burjuvazi, özgürlük isteyen ve asimilasyona karşı direnen Kürt halkına karşı imha savaşını hızlandırdı. İnfazlarla Kürt halkının ve gençliğinin direnişi kırılmak isteniyor. Van’da ve Silopi’de olduğu gibi toplu infazlar yapılıyor. Amaç, Kürtlere karşı yürüttüğü asimilasyonu sürdürerek Kürt halkının özgürlük yürüyüşünü durdurmaktır.
Burjuvazi, kirli oynuyor. Bir yandan özgürlük ve demokrasi havarisi kesilirken diğer yanda insanlara saldırıyor, yuvalarını dağıtıyor, yurdundan uzaklaştırıyor, kimilerini ise tek tek ya da topluca boğazlıyor, katlediliyor.
Bugün Kürt halkının en büyük omuzdaşı olan işçi sınıfının ve devrimci güçlerin örgütlülüğü belirli bir aşamaya gelmiş olmasına rağmen yapılması gereken çok şey vardır.
İşçi sınıfı, emekçiler, köylüler ve ezilenler ekonomik, demokratik ve politik olarak örgütlenmediği sürece burjuvazinin saldırılarına karşı koyamaz. Bunun için Kürtler, işçi sınıfı, ezilenler ve devrimci demokratik güçler asgari ilkelerde birleşerek devrimci bir mücadele hattının cephesini örmelidir.
Burjuvazinin Kürt halkına karşı sürdürdüğü kirli savaşın iki temel nedeni vardır. Bir yandan Kürtleri asimilasyona tabi tutarak ulusal kimliğini yok etmektir, diğeri ise Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı Mezopotamya coğrafyasının doğal zenginliklerini talan ederek bölgedeki sömürgeciliği sürdürmektir.
Türkiye’de toplumsal tabanını yaratan ve genişleten faşizm hızla tırmanıyor. 1 Kasım seçimleriyle R. T. Erdoğan ve AKP iktidarının şahsında diktatörlüğünü perçinleyen burjuvazi, ABD ve AB emperyalizmi, Suudi krallıkları ve terörist DAİŞ çete örgütü işbirliğiyle var gücüyle Kürtlere, ilericilere ve emekçilere saldırıyor. Ülkedeki kaos ortamını daha da derinleştirilerek kitlesel saldırılara yöneliyor.
Tekelci sermayenin en gerici ve en kanlı diktatörlüğü olan faşizmi durdurmak için tekellerin egemenliği kırılmalıdır. Burjuvazinin ve onun içindeki bir avuç tekelin emperyalizm ile olan göbek bağı, çıkar ilişkisi kesilmelidir. Savaş sanayisi demek olan silah sanayisi durdurulmalıdır. Bugün ülkedeki kimi tekeller silah sanayisine yönelmektedirler. Gizliden silah üretmenin hazırlığındalar. Ülkedeki iç savaşın yaygınlaşması ve Ortadoğu’da çatışma ve savaşların yaratılması için kirli planların peşindeler. Ortadoğu’yu ve giderek dünyayı tehdit eden DAİŞ, emperyalizmden ve yerli işbirlikçi sermaye güçlerinden beslenmektedir. Devletin ve AKP iktidarının DAİŞ’e karşı mücadele ediyormuş havasını yaratmasının nedeni, kendilerini destekleyen kitlelerin güvenini kaybetmemek içindir. Bu da demektir ki kitlelerin bilinçlenmesi, barış ve demokratik taleplerini yükseltmeleri devrimci bir halk hareketinin gelişmesine yol açacağı gibi AKP iktidarını yalnızlaştıracak ve çökmesini hızlandıracaktır.
Faşist saldırılara karşı öz yönetim ve özerklik talepleriyle savaşan Kürt halkını Türkiye işçileri, devrimci güçleri ve barışseverler yalnız bırakmamalıdır. İş, ekmek ve insanca bir yaşam isteyen herkes Kürt halkıyla dayanışma içinde olmalıdır. Dayanışma ilişkileri geliştirilmelidir. Faşizm, tarih boyunca dünyanın her yerinde güçlü ve büyük kitlesel eylemlerle durdurularak yıkılmıştır. Birleşik ve demokratik halk hareketlerinin anti-faşist ilkelerde birleşerek savaş cephesini örmesi demokrasinin ve sosyalizmin önünü açmıştır. Trakya’da, Anadolu’da ve Mezopotamya’da sonuç bundan farklı olmayacaktır. İliklerine kadar ezilen halklar ve sömürülen emekçiler çok geçmeden kendi geleceklerine sahip çıkmak zorundadır. Kaderlerini kendileri belirlemelidirler. Bunun yolu da belirtiğimiz gibi bilinçlenmekten, örgütlenmekten, en geniş bir halk cephesi örmekten ve eylemlerden geçmektedir.
Faşizmi durdurmak ve yıkmak kadar, hatta daha önemlisi de onun yerini alacak anti-emperyalist bir halk iktidarının kurulması ve savunulmasıdır. Bu olmadan sömürünün önü kesilemez ve kökü kazınamaz. Bunun için kitleler bugünden başlayarak faşizme ve emperyalizme karşı verilen mücadele içinde eğitilerek yarınların sosyalist dünyasını kurmaya ve savunmaya hazırlanmalıdır.
Bugün faşizmin karanlığına karşı, yarınların ise güneşli dünyası için ne yapabiliriz? Bulunduğumuz yerden başlayarak emekçilerle ve ilericilerle bireysel ve örgütsel ilişkilerimizi geliştirmeli ve sıcak tutmalıyız. Her zaman ezilen ve sömürülenlerin yanında olmalı, onlarla dayanışmamızı güçlendirmeli, onlara güven duymalı ve güven verebilmeliyiz. Bu olmadan kitlelerin içinde işçi sınıfının devrimci politikası boy veremez.
Kürt halkıyla dayanışmayı yükselterek faşizme karşı omuz omuza durmak bugünün en güncel görevidir. Faşizme geçit vermemek için bu görev mutlaka yerine getirilmelidir.