Kürt Halkının Yanında, İşçi Sınıfının Yolunda...

Kürt Halkının Yanında, İşçi Sınıfının Yolunda...

Osman Baydemir bir etkinlikteÜlkemizin bir tarafı savaşın ateşlerinin içinde, diğer tarafında ise sessizlik var! Biz, bunun neresindeyiz, ne düşünüyoruz, ne yapıyoruz? Öncelikle yanıtlamamız gereken budur.

Kürt halkının özyönetimleri ilan etmesiyle birlikte 40 yıldan beri Kürdistan coğrafyasında devam eden kirli savaş yeni bir boyut kazandı.

Sur, Cizre, Silopi, Silvan başta olmak üzere onlarca ilçe ve mahalle ablukaya alındı. Tanklar, toplar bölgeye konuşlandırıldı. Binlerce asker, polis, ajan görevlendirildi. Savaş, şiddetlenerek sürüyor. Savaşa karşı mücadele veren barışseverler, Kürt halkının eşitliğini, kardeşliğini isteyenler, özgürlük sevdalıları, demokrasinin neferleri, sosyalizme inanmış yoldaşlar hiç tereddüt etmeden, hiç bir şart koymadan açık alınla Kürt halkının yanında yer aldılar, saflarını sıklaştırdılar. Bugün Türkiye’de “devrimciliğin kıstası”, Kürt halkının verdiği özgürlük ve demokrasi mücadelesine yaklaşımdır. Kürtler savaşın içindedir. Var olmak veya yok olmakla karşı karşıyadır. Her gün genç yaşlı, erkek kadın, silahlı silahsız demeden insanlar katlediliyor. Evleri yıkılıyor, aç susuz bırakılıyor. Yaralılara müdahale edilemiyor, hastaneye götürülemiyor. Gericilerin, devletin, iktidarın elindeki ve denetimindeki basın, televizyon ve medya, gerçekleri ve olan bitenleri halka objektif ve doğru aktarmıyor. Halkın hisleriyle oynayarak asker ve polis cenazeleri provokatif biçimde yazılıyor, çiziliyor ve sunuluyor. Kürdistan’da binlerce insanın haksız yere, hiç bir suçu olmadan katledildiği, cenazelerinin bile çiğnendiği, ailelerine bile verilmediğinden ülke nüfusunun ezici bir çoğunluğu habersizdir. Korkunç bir kin ve hırsla davranan, diktatörlüğünü pekiştirmek için “Başkanlık Sistemi”ni getirmeye çalışan Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan Kürtleri ve Kürdistan’ı kastederek “Başlarına yıkacağız!” diyebiliyor. Kaymakamları toplayarak, örgütleyerek “mevzuata bakmayın” diye öğüt veriyor. Bir kere daha görülüyor ki, burjuvazi kendi çıkarı söz konusu olduğunda kendi yasalarını rahatlıkla çiğneyebiliyor. Burjuvazi, Kürtlere, ezilenlere ve işçi sınıfına karşı çok kurnaz, ince ve sinsice hareket ediyor.

İşçi sınıfının devrimci yolunda yürüyen, onun öğretisini benimseyen ve “savaşsız, sömürüsüz bir dünya” için mücadele edenlerin düşünceleri ve eylemleri açıktır, nettir. İlericiler, devrimciler, sosyalistler ve komünistler, bugün tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar. Kürt halkıyla dayanışma içinde olmak, Kürt halkının özgürlük ve demokratik taleplerini desteklemek, “Kürt halkı özgürleşmeden Türkiye demokratikleşemez, Türkiye demokratikleşmeden Kürt halkı özgürleşemez” olgusunu bilince çıkarmak gerekmektedir. Bu kişisel bir tercih değildir. Ülkemizin gerçekleri, halklarımızın yaşadıkları bize bunu öğretiyor.

“Halkların kardeşliği!” belgisi, çok muazzam ve kulağa çok hoş gelen bir belgidir. Öyle değil mi? Bu belginin içeriğini halklarımızın ortak çıkarları için bir mücadeleyi ve iradeyi ortaya koyarak somutlaştırmak ve zenginleştirmek zorundayız. “Fırat’ın doğusu”nda süren savaşa karşı “Fırat’ın batısı”nda sessizlik var. Kürtler, yalnızlaştırmak, dostsuz, dayanışmasız bırakılmak isteniyor. Suçlu, terörist gösteriliyor. Yakılan ve yıkılan yerler yeni bir rant alanı olarak “kentsel dönüşüm” adı altında sermaye sınıfına peşkeş çekilmek isteniyor. Burjuvazinin, AKP hükümetinin, CB R. T. Erdoğan’ın bütün niyeti ve çabaları bu yöndedir.

Ülkedeki şartlar ne olursa olsun asıl belirleyici olan ezilenlerin, sömürülenlerin, barıştan ve demokrasiden yana olanların ortak iradesidir, mücadeleleridir. Her ne yapılacaksa bugünden yapılmalıdır. Adımlar atılmalıdır. Yarın çok geç olabilir. Faşizm bağıra bağıra gelişini hissettiriyor. Çok gerilere gitmeye gerek yoktur. 7 Haziran ve 1 Kasım seçim süreçleri iyi değerlendirildiğinde her şey çıplak olarak görülecektir. Kürt halkına karşı iktidarın ve devletin ne yaptığını dünya alem bilmek zorundadır. Her yurtsever ve devrimci kişi, bu dönemleri bir daha gözlerinin önüne getirmeli ve sorgulamalıdır. Savaşa karşı durmanın, anti-faşist mücadeleyi yükseltmenin ve demokrasiyi kazanmanın yol ve yöntemleri üzerinde kafa yormalıdır. Üretim alanlarına yoğunlaşmadan, işçi sınıfı örgütlenmeden köklü başarılar kazanılamayacağı ve burjuvazinin geriletilemeyeceği kavranmalıdır.

Burjuvazi ülkeyi uçuruma sürükledi. Halk korkunç bir sefaletin içinde. Kürtler savaşın ortasında. Bunalım derinleşiyor. Bunalım, devrimci yoldan aşılmalıdır. Bunun ilk adımı emekçilerin savaşa karşı çıkmasıdır. Bunalımın yükünü çekmemek için direnmesidir, örgütlenmesidir. Bunun yolu, Kürt halkının yanında durmaktır ve demokrasi mücadelesini örerek Sosyalist Federatif Türkiye’nin kilometre taşlarını bugünden döşemeye başlamaktır.” Ortak bir iktidar” için kitleleri eğitmek ve örgütlemektir.

Kitleler nasıl eğitilecek, örgütlenecek ve sosyalizm amacına kazanılacak? Bazıları için Kaf Dağı’ının ardına atılan, bazıları için bir ütopya olmaktan öteye gitmeyen, bazılarınca utangaçça yaklaşılan ve kimileri için de uğruna ölünecek kadar sevilen, değer verilen bir varlık olan yolunda yürümekle onur duyulan sosyalizm için ne yapmalıdır? Öncelikle kişisel olarak netleşmek zorundayız. Barış, özgürlük, demokrasi mücadelesinde ortak bir dili kullanmanın gerekliliğine inanmalıyız. Grupsal, yöresel veya örgütsel olarak ortak bir dili kullanmak yetmez. Ortak, devrimci dili geniş emekçi kitlelere ulaştırmalı ve onlara benimsetmeliyiz. Bunun yolu ve araçları, ilerici, devrimci ve özgür gazeteler, dergiler, radyo, televizyonlardır. Toplantılar, sohbetler, konferanslar yaparak kitlelere ulaşmaktır. Toplantılarda kişilerin eğilimleri ve yeteneklerini ortaya çıkararak ortak düşünceler ve kararlar çıkarmaktır. Bunun için demokratik ve sınıfsal bir eğitimi, ülke geneline yaymalı, birliktelikler sağlanmalıdır.

Yürümeden, koşmadan ve antreman yapmadan maratona hazırlanılmaz. Barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizmi kazanmak için de çalışmak, koşmak, ter dökmek gerekiyor. Kürt halkının yanında durarak, onunla birlikte yürüyerek ...


Konuyla ilişkili diğer makaleler