İşçi Olmak, Politika Okumak...
Biz işçiler için okumanın apayrı bir önemi ve özelliği var. Okurken kendimizi geliştirmek, öğrendiklerimizi üretim içinde değerlendirmek ve yaşamı değiştirmek için okuruz. Politika gazetesinin yayınlanması yaşama heyecan kattığı gibi yolumuzu da aydınlatıyor. Nasıl mı? Şimdi hep birlikte değerlendirelim bu gerçeği.
Politika yayınlanmadan önce günlük olarak yayınlanan Kürt halkının özgürlük mücadelesine ağırlık veren ve ona odaklanan Özgür Gündem’i mutlaka okurduk, bugün de okuyoruz. Okuduklarımızla ve pratik yaşam içinde öğrendiklerimizle sosyal ve politik gelişmeleri yorumluyoruz. Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Organı olan ATILIM’da yayınlanan yazılarla okuduklarımızı ve düşüncelerimizi taçlandırıyoruz. Güzel mizanpajı, farklı, nitelikli, zengin ve devrimci içeriğiyle bir yıla yakın süreden beri aramıza katılan Politika Gazetesi, yaşamımızı ve kişiliğimizi derinden etkiliyor. Politika ile bireysellikten kolektivizme geçtik. Örgütlü olmanın bilincine, bilinçli bir birey olmanın onuruna, işçi [proleter] olmanın ne demek olduğunun farkına vardık.
Yıllardan beri beynimizde yer alan TKP ile ilgili sorular karşılığını buldu. Hangisi TKP, hangisi değil? Sahte ile gerçek olanın hangisi olduğunu öğrendik. Burjuvazinin büyük bir ayak oyununu daha öğrenmiş olduk. Kimin sayesinden? Politika gazetesi ile. O’nu ciddi ciddi, ağır ağır ve düzenli okuyarak netleştik. TKP konusu hala da çok konuşuluyor. Görünen odur ki gün geçtikçe daha çok konuşulmaya başlanacaktır.
Memleketim Kürdistan’da her ne kadar özgürlük mücadelesi söz konusuysa Batı bölgelerimizde de en az bir o kadar sömürüye karşı devrimci mücadele söz konusudur. Ben ulusal kimliğimden ve sınıfsal konumumdan dolayı, hem Kürt halkının özgürlük mücadelesinin hem de işçi sınıfının devrimci mücadelesinin içindeyim. Halkların eşitliği ve kardeşliğini savunmakla bahtiyar olduğum gibi proletarya enternasyonalizminin bir neferi olmaktan bir o kadar onur ve sevinç duyuyorum. Her bilinçli ve devrimci bir işçinin böyle düşünmesi ve bu duyarlılıkla çalışması gücümüzü artırıyor.
Türkiye’de yüzyıllık bir sömürü var. Köhneleşmiş, kökleşmiş insan kanını emen bu sömürünün ortadan kaldırılması kolay değildir. Bilinçli ve örgütlü kitlelerin mücadeleleri olmadan sömürü ortadan kaldırılamaz. Toplum kendiliğinden değişime dönüşüme uğramaz. İllaki devrimci bir müdahalenin olması gereklidir. “Devrimci müdahale”, çok can alıcı bir noktadır. Bir sömürü düzeni olan kapitalizme devrimci müdahaleyi kim yapabilir? O güç, işçi sınıfını, ezilenleri, gençliği ve kadınları örgütleyen, eğiten, dönüştüren, devrimcileştiren ve ortak bir mücadele programı etrafında birleştiren kenetleyen Türkiye Komünist Partisi’dir.
İbrahim Kaypakkaya’ların, Deniz Gezmiş’lerin, Mahir Çayan’ların, Mazlum Doğan’ların, Mahsun Korkmaz’ların, Mustafa Suphi’lerin ve İsmail Bilen’lerin devrimci mücadelelerine sahip çıkması, ortaklaştırması TKP’ye olan ilgiyi ve güveni artırıyor. Bu gerçeğin ve değerli mücadelenin en geniş emekçi kitlelere kavratılması gerekmektedir.
Politika Gazetesi, bugüne kadar yayınlanan sayılarıyla bunu kanıtlamıştır. Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin işçi sınıfının sosyalizme giden mücadelesiyle buluşturmak ve birleştirmek için aktif bir rol oynuyor. 1 Kasım Seçimlerinde HDP’nin başarısı için okuyucuları aktif göreve çağırıyor. BARIŞ ve DEMOKRASİ BLOKU’nun coğrafyamızın en etkin bir politik platformu olması için çalışıyor, çabalıyor; emekçileri, ilericileri, barış ve demokrasi yanlılarını buluşmaya, ortaklaşmaya davet ediyor.
Bu yol göstericiliğinden dolayı Politika’yı alıyor, okuyor ve sahipleniyoruz. Ekmeğin değeri ne ise, Politika’nın değeri de odur. Demek ki künyesine boşuna konmamış, “Bir ekmek, bir Politika” logosu.
Öğretmenimiz K. Marks’ın çok önemli olan şu tespitini hiç unutmayalım: ”Düşünceler, kitlelere ulaşınca maddileşir.” İnşaat, metal, otomotiv, bilişim, toprak, tersane veya başka bir işkolunda işçi olmamız konum olarak bizi birbirinden ayırabilir ancak düşünce ve politik olarak birlik olmamızı ve örgütlenmemizi engellememelidir. Sınıf düşmanımız burjuvazi hiçbir koşulda bizi teslim almamalıdır. Bunun yolu, yordamı ve güvencesi ise okumak, eğitim, örgütlenme ve mücadeledir.
Değerli işçi arkadaşlarım, sınıf kardeşlerim, hepiniz en az benim kadar biliyorsunuzdur ki konuşmak, öğüt vermek ve yazmak, kolaydır. Ve hiç risk taşımayan bir durumdur. Mücadele etmek, sorumluluk taşımak ve bir işi hakkıyla yapabilmek için elini taşın altına sokmak, gövdeyi her an ateşin içine atar vaziyette olmak hiç de kolay bir şey değildir. Sömürünün ortadan kaldırılması için kapitalizme karşı verilen sınıf mücadelesi acımasızdır, zordur, zahmetlidir, özverili olmayı gerektirir. Sınıf mücadelesinde devrimci uyanıklık, hiçbir zaman elden bırakılmamalıdır.
Ülkemizin gerçekliği acı bir tabloyu ortaya koyuyor. Kürdistan’daki kirli savaş, bütün vahşetiyle sürüyor. Diğer bölgelerimizdeki işçiler başta olmak üzere halk yığınları örgütlenmediği ve ayağa kalkmadığı müddetçe, Kürt halkımıza karşı sürdürülen operasyonlar ve imha politikası durdurulamaz. Gerek Kürt halkımızın özgürlüğü için gerekse ülkede barış ve demokrasinin gerçekleşmesi için biz işçiler olarak örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak zorundayız. Sadece Kürt işçilerinin ve halkının kendi aralarında örgütlenmesi ve mücadele etmesi yetmiyor. Diğer halkların işçilerinin ve ezilenlerin de birlikte ortak noktalarda bir araya gelmeleri ve örgütlenmeleri bir zorunluluk olarak kendisini dayatmaktadır. Her halktan işçilerin bir birbirlerine ihtiyacı vardır. Çünkü, işçilerin çıkarları ve sorunları ortaktır. Ortak sorunlar ve ortak çıkarlar, ortak mücadele vermeyi dayatmaktadır.
Biz işçilerin, en doğru tanımla işçi sınıfı olarak sınıf mücadelemizin başarıya ulaşması ve savaşların, sömürünün, ezilmenin olmadığı sosyalist bir toplum düzenin kurulabilmesi için aynı duygu ve düşünceler taşımamız gerektiği gibi aynı politik dili öğrenmek ve kullanmak zorundayız. İşçi sınıfının öğretisini kirleten, kafaları karıştıran, şüphe ve güvensizlik doğuran kavramları ve yanlışları bertaraf etmek zorundayız. Doğru bilgilenmeden doğru düşünemeyeceğimiz gibi devrimci bir mücadeleyi yürütemeyiz. Politika Gazetesi’nin sayfalarında bize sunulan “Eğitim Dizisi” notları serisi, bu açıdan çok büyük değer taşımaktadır. Bu yazıları bireysel olarak okuduğumuz gibi bir araya gelerek okumalı, tartışmalı ve uygulanmalıdır. Eleştiri ve önerilerimizi açıklamak, yazmak ve iletmek, duyarlı ve etkin bir okur olmanın bir gereğidir.
İşçi olmanın onuruyla, ekmek kavgasının sevdasıyla, Politika’nın yoldaşlığıyla...