Döndürmedi rüzgâr beni havada yaprağa, ben kattım önüme rüzgârı...*
“Ve bize özgü bu,
Genç ölmek bize özgü,
Bize özgü, bir yer yatağında çenesi bağlı
bir ihtiyar olmamak
ölümüyle dostlarını rahatlatmamak...
Bize özgü yalnızca kemiklerin
gömülmesi toprağa, yalnızca etin
çürümesi...
Ve bize özgü, hiç bir zaman silinmemek
anılardan...” (1)

Bizleri de çocukluğuna alan, çocuk hafızaları bugünde aynı canlılıkla yaşayan, payına yetimlik düşen o kocaman yürekli çocukların hikayelerine dahil olmak ister misiniz? Bu yazıyı okurken yüreğinizden; acımayı, resmi tarihin körlüğünü, duyarsızlığı, eylemsizliği atın. 