Halk Örgütlenmesi İle İşçi Sınıfı Örgütlenmesinin Birliği ve Rolü

Halk Örgütlenmesi İle İşçi Sınıfı Örgütlenmesinin Birliği ve Rolü

Günümüzde devrimci-demokratik mücadelenin iki temel bileşeni vardır: Halklar ve işçi sınıfı! Ülkedeki toplumsal ve ekonomik-politik mücadelenin niteliği bu iki bileşenin örgütlülüğüne, bilinçliliğine ve aralarındaki bağın güç seviyesine göre biçimlenmektedir. Her ne kadar özgürlükçü ve barışçı demokratik bir toplum halkların ve işçi sınıfının çıkarlarıyla uyuşan bir yapı olsa da ezilen halklar belirli bir bilinç ve örgütlülük düzeyine ulaşmadığı, bu uğurda kararlı bir mücadele vermediği müddetçe kapitalizmin karanlığında kalmaya onun azgın dişlilerinin arasında ezilmeye mahkûmdur. Bununla birlikte işçi sınıfının devrimci sendikal ve politik örgütlülüğünün niteliğinin gelişmesi “Savaşsız sömürüsüz bir dünya” isteyen yığınların mücadelesinde başat rol oynar. Halk yığınlarının örgütlülüğü, gücü, mücadele kararlığı ve ekonomik politik talepleri işçi sınıfının durumuyla çok yakından bağlıdır.

Kapitalizmin mezar kazısı işçi sınıfıdır! Bu cümleye karşı hiç kuşkumuz yok. Ancak bugün işçi sınıfı yeteri kadar örgütlü olmadığından üzerine düşen rolünü oynayamamaktadır. Böyle olunca ülkenin dört bir yanında, farklı zamanlarda oluşan direniş ocakları lokal kalmakta, göreceli olmakta ve yeteri kadar değil, kısmen başarılı olabilmektedir. Bunun için yerellerde örgütlenmeyle işyerlerindeki örgütlenme birbiriyle paralel geliştiğinde, birleştiğinde ve güçlendiğinde başarılı olur. Açlığa, yoksulluğa, baskıya ve şiddete karşı temel hak ve özgürlükleri için halk yığınları ayağa kalktığında işçi sınıfı işyerlerinde şalterleri indirip üretimi durdurduğunda ve halk ile işçi sınıfı buluşarak tek yürek tek bilek olduğunda direniş zafere varır. Sanırım ülkede yakın zamanda meydana gelen, nüfusun onda biri kadar bir çoğunluk olan Gezi Direnişi ve o devasa güce karşın ortaya çıkan sonucun eksik yanı bu olsa gerek. Nicelik çoğunluk ne denli büyük olursa olsun onun yanında üretimden gelen gücün kullanılmaması ve işçi, emekçi, yoksul yığınlara kurmaylık yapabilecek politik öncünün olmayışı veya eksik kalmasıyla direnişler sönümlenmektedir. Bu acı gerçeği yaşanmışlıklardan bir kere daha bilincimize kazıdık. Her kıpırdanmada beynimizin içinde canlanıp durmaktadır.

İşçi sınıfının örgütlenmesi, devrimci bilinç düzeyi ve mücadelesi gelişirse bu durum yoksul ve emekçi halk yığınlarına ilham verir, demokratik halk hareketleri de daha da gelişir güçlenir. Gün geçtikçe katmerleşen açlık, baskı, şiddet ve cinayetlere karşı yeteri kadar bir tepkinin doğmaması ve bir mücadelenin yükselmemesi örgütsüz olmaktan kaynaklanmaktadır. Birlik ve dayanışma yığınlara güç verir. Güç, dirilişin ruhu ve mücadelenin ateşidir! Galeyana gelen güç, kıvılcım saçar.

Köylüler, kır emekçileri örgütlenmelidir. Üreticilerin ürünleri çok ucuz fiyatla satılmakta ya da ürün tarlada kalarak çürümektedir. Üretici yaptığı masrafın ve emeğinin karşılığını alamadığından rahat geçinememekte, yoksullaşmakta ve borçlanmaktadır. Aracılar, üreticinin ürünlerini ucuza alarak fahiş fiyatlarla satmaktan çok para kazanmaktadır. Tarlasından verim alamayan veya aldığı yüksek verime rağmen emeğinin karşılığını alamayan üretici tarlasına, toprağına, bağ bahçesine karşı ilgisi azalmakta veya bırakıp şehre göç etmektedir. Üreticiler bu acıklı duruma düşmemesi için birleşmeli, dayanışmalı, örgütlenmeli ve kooperatifler kurmalıdır. Halk her yerde üretim alanında örgütlenmelidir. Doğa tahribatının önlenmesi, yeşil alanların korunması, mahalle sorunlarının çözümü yerellerde güçlü bir örgütlenmeyle çözülebilir. Demokratik halk örgütlenmesiyle bireyler bilinçlenir, mücadele azmi kazanır. Öz sorunlarına karşı duyarlı olan bir halk kapitalizme karşı tepki duyar. Demokrasi ve barış sevgisi kazanır. Zulme ve savaşa karşı nefreti gelişir. Seçimlerde halktan yana ilerici, devrimci, yurtsever adaylara oy verir destekler. Yerel yöneticilerin çalışmalarını titizlikle takip eder. Halkçı yöneticiler halkıyla barışık olur, birlikte çalışır. Yerel hizmetlerin halka taşınmasına ön ayak olur. Halkçı, ilerici, yurtsever bir belediyeciliği düşünelim. Orada görev yapanlar işin ehlisidir. Halkın ve yerelin çıkarını ön planda tutar. Bünyesinde çalışan müdüründen işçisine kadar hepsi el birliğiyle çalışmak ve olanakları azami düzeyde kullanmak zorundadır. Geçmişte Fatsa’da ilerici, demokrat, devrimci güçlerin birliğiyle belediye başkanlığına seçilen Terzi Fikri olarak da bilinen Fikri Sönmez, halkla iç içe çalışarak yerel yönetim alanında örnek bir miras bıraktı. O’nun devrimci kişiliğini ve halkçı çalışmalarını hazmedemeyen gerici faşist güçler ona saldırmaktan geri kalmadılar. Nihayetinde 12 Eylül faşizminde devlet kendisini tutuklayarak işkence gördüğü cezaevinde yaşamını yitirdi. 70’li yıllarda İstanbul Taksim Alanı’nda yığınsal coşkulu 1 Mayısların kutlanmasında o dönem belediye başkanı olan Ahmet İsvan’ın katkısı önemlidir. Günümüzde HDP’li belediyelerin halka yönelik çalışmaları değerlidir. Bu örnekler çoğaltılabilir. Halkın ilerici demokratik örgütlülüğünün bir sonucu olan bu çalışmalar anti-kapitalist bir işlev görmektedir. Halk kendi özyönetimlerinin kurmanın gerekliliğine inanır. Bu durumlarda barış sevgisi gelişir, savaşa ve faşizme karşı nefret artar. Ayrıca sorunları çözmenin örgütlü olmaktan geçtiğini kavrar.

Böyle bir çalışma devletin politikasına karşı olduğu için devlet içine sindirmemekte tez elden seçilenleri görevden alarak yerine kayyım atamakta. Halk örgütlenmesi semt pazarından belediye yönetimine, çevre ve doğa talanından uyuşturucuya karşı mücadeleye kadar her alanda yapılmalıdır.

Yaşanmışlıklar da göstermektedir ki devrimci mücadelede işçilerin işyerlerindeki sendikal ve ekonomik mücadelesi kadar halkın yerellerdeki mücadelesi de önemlidir. İki kesim arasında diyalektik bir ilişki vardır. Her işçi ailesiyle birlikte bir yerelde barınmakta, halkla içi çe yaşamaktadır. Hiçbir işçi emekçi yaşadığı yerele karşı ilgisiz kalmamalı, insanlarla güven içinde iyi ilişkiler kurmalıdır. Böyle bir durumda grev ve direnişlerde halk işçileri yalnız bırakmaz, maddi ve manevi anlamda destekler.

Halkı yerellerde çeşitli bağlar ve aktiviteler etrafında örgütlemek mümkündür. Yöresel dayanışma yardımlaşma derneklerinde örgütlenmek, nişan ve düğünlerde buluşarak politik bir içerik katmak, hasta ve taziye ziyaretlerinde bulunmak insan ilişkilerinin gelişmesinin çok önemli bir yanıdır. Spor, kültür ve sanat faaliyetleri de örgütlenmek için çok uygun araçlardır. Yerellerde şenlikler, il ve bölgelerde mitingler düzenlemek örgütlenmenin gelişmesi ve politik bilincin artmasını sağlar.

Günümüzde işyerlerinde meydana gelen işten çıkarmaların durdurulması, işyeri direnişlerinin başarılı olabilmesi için yerellerde de güçlü bir örgütlenmenin sağlanmasını dayatmaktadır. Haksız yere işyerlerinde fabrikalarda çıkarılan işçilerin tek başlarına direnmesini düşünün, bir de işten çıkarılan işçilerine etrafında büyük bir halka oluşturan ailesinin, kapı komşusunun, eşini dostunun ve destek veren herkesin ördüğü ağı düşünün! Bunun ne kadar çok ses getireceği, etkili olacağını tahmin etmek zor olamasa gerek.

Her büyük çalışma, büyük bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Çalışmaların başarısı örgütlenmenin gücüne ve sarsılmaz birliğine bağlıdır. Kimi örgütlenmeler büyük ve yaygın olabilir. Ancak çelikten bir disiplin ve sarsılmaz bir irade bulunmazsa kağıttan kaplan gibidir. Çabuk yıkılır dağılır. Yığınlara umutsuzluk aşılar. Geniş yığınların umutsuzluğa düşmesi çok zor aşılabilen bir olgudur. Tersi de doğrudur. Şöyle ki her sağlam bir örgütlenmenin hedef ve çalışmaları somut ve sarsıcı olur. Yığınlarda umut yaratır, güç biriktirir, ayağa kalkmayı tetikler ve şahlandırır.

Sonuç olarak, işçi örgütlenmeleri halk örgütlenmeleriyle ilişkilendirilerek güçlendirilmelidir. Ezilen, sömürülen ve yoksul yığınlara popülist söylemler aşılamak yerine emek ile sermaye arasındaki çelişkinin uzlaşmadığı, hiçbir zaman uzlaşmayacağı kavratılmalıdır. Bunun için politik kavramlar bulanıklaştırılmadan açık, sade ve anlamlı bir dil ile çalışılmalıdır. Bilinmelidir ki ezilen halklar ve işçi sınıfı günü kurtarmayı değil, açlığın, yoksulluğun, eşitsizliğin, baskı ve şiddetin olmadığı, ezilme ve sömürünün ortadan kalktığı bir dünyayı düşünmekte, hayal etmekte ve bunun için çaba sarf etmeye inanmaktadır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler