POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 22.10-28.10.2018
29 EKİM VE KOMÜNİSTLER
Bugün genel geçer tabiriyle “Cumhuriyet’in kuruluşunun 95. yıl dönümü yurt sathında ve yurt dışı temsilciliklerinde çoşkuyla kutlandı” haberleri yayınlandı ve yayınlanacak. Hal böyle iken devrimci, sosyalist ve hatta komünist olmak adına bu güne sahip çıkan kurum, kuruluş ve kişilerin açıklamalarını da okuma fırsatı elde ediyoruz. Bu açıklamaların ortak paydası “cumhuriyet elden gitti, cumhuriyetin değerlerini korumak öncelikli görev” olarak basına yansıyor.
Öncelikle küçük burjuva devrimci ve sosyalist kurum, kuruluş ve kişilerin bu yönlü açıklamalarını yadırgamıyoruz ve yargılamıyoruz. En fazla politik olarak görüşlerimizi dile getirme yoluyla eleştiri hakkımızı kullanabiliriz. Neki, mesele “komünist” kimlik ile benzer içeriklerde açıklamalara geldiğinde bizler açısından akan sular duruyor.
Bilimsel olmak adına şu konuya da açıklık getirmek istiyoruz. Kuşkusuz ki toplumsal ilerleme sürecinin gelişimi doğrultusunda burjuva demokratik devrimleri önemsiyor, feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinin toplumsal anlamda siyasal bir gelişme olduğunu da gören bir yerden değerlendirmelerimizi yapıyoruz.
İtiraz ettiğimiz konular şunlardır;
Komünistler Osmanlı’dan TC’ye geçiş sürecinde bilfiil mücadelenin içinde bulunmak amacıyla yola çıkmışlar ve yeni kurulacak cumhuriyetin “Amele ve Köylü Şuraları Cumhuriyeti” olması gerektiğini programlarına yazmışlardır. Bu da yetmez, küçük ve orta burjuvazi ile bu mücadelenin ilk aşamada birlikte yürütülmesi konusunu da pratikte gerçekleştirmişlerdir. Burjuvazi ise İngiliz Emperyalizmi ile işbirliği içinde komünist önderleri vahşice yok ederek ve partileri TKP’yi yasaklayarak açık bir tavır ortaya koymak suretiyle bugünkü TC’yi kurmuşlardır. Bilerek “bugünkü TC” diyoruz, çünkü 1923’de kurulan ve kurgulanan TC ile 2018 yılı TC’si arasında ne nitelikte, ne de uygulamada hiç bir farklılık yoktur.
- TKP bugün de yasaklıdır ve komünistler kovuşturulmakta ve yok edilmektedirler.
- Kürt halkı, Aleviler, Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler, Rumlar TC tarihi boyunca nasıl katliamlara ve sürgünlere maruz kalmışlarsa, bu olgu bugün de sürmektedir.
- 1923 TC’si burjuva diktatörlüğü olarak kurulmuş ve bugün de aynı sınıfsal niteliğini korumaktadır.
- Bazılarının dillerine pelesenk ettiği “laiklik” uygulaması, söylem dışında TC tarihi boyunca hiç bir zaman uygulanmamıştır. TC Sünni Müslüman ve Hanefi mezhebinin resmi etkinliğinde gelişmiş, Şafi, Hambeli, Maliki mezhepleri ile Alevi mezhepleri yok sayılmış, baskı ve asimile yöntemleri ile hiçleştirilmeye çalışılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu uygulamanın merkezi olarak Kemalist TC tarafından kurulmuştur.
Şimdi birileri, bir de “komünist” olmak adına 1923 Cumhuriyeti’nin yıkıldığını ve korunması gerektiğini savunuyorlarsa burada bir bit yeniği var demektir. Karşı-devrim’den bahsediyorlarsa devrim olarak neyi nitelediklerin ortaya koymalıdırlar. TC döneminde yapılan kimi reformları bizlere “devrim” olarak satmamak durumundadırlar.
Komünistler, başından itibaren bir burjuva diktatörlüğü olan TC’nin yerine proletarya iktidarının devrimci yoldan kurulması gerektiğini savunmaktadırlar. Mustafa Suphi ve yoldaşlarımız bu amaçla yola çıkmışlardır. Onların tamamlayamadığı görevi tamamlamak bugünkü kuşakların görevidir. O nedenle kutlayıp kutsayacakları bir TC yoktur!
Politika Yayın Kolektifi