Sarıgazi’den... Sınıfın içinden...

Sarıgazi’den... Sınıfın içinden...

Politika Gazetesi bu sayıda, Sarıgazi’de; evlere, yaşamlara konuk oldu. Çaylarını içti ve söyleşti.

Politika: Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Turan Yıldırım: 1960 Sarıgazi doğumluyum. Ortaokul terk ettikten sonra, 14 yaşlarında iken freze işçisi oldum. Daha sonra askere gittim. Döndükten sonra Milli Savunma’da çalışmaya devam ettim. İşten atıldım. Üsküdar Belediyesi’nde işçi temsilcisi olarak yeniden işe girdim. Şu an da emekliyim, halen işçi olarak kendime iş arıyorum ve işsizim. 4 çocuk babasıyım bir de torunum var.

Politika: “İşçi temsilciliği yaptım” derken, neredeydiniz?

Turan Yıldırım: Belediye-İş’teydim. 12 Eylül’den sonra davalar kazanılıp DİSK açılınca, Genel-İş Anadolu Yakası, 2 No’lu Şube Başkanlığı yaptım.

Politika: Sendikal faaliyet içinde yer alan bir işçi olarak, dünden bugüne yaşadığınız deneyimleri aktarabilir misiniz?

Sarıgazi'den..Sınıfın İçindenTuran Yıldırım: 12 Eylül’den sonra DİSK kapatıldığı için hepimiz TÜRK-İŞ’e mecbur kalmıştık. Oralarda örgütlenmek zorundaydık. Hatta Belediye İş’e de epey ivme kazandırmıştık. O dönemlerde şu andaki gibi siyasal bir gerileme de söz konusu değildi. İşçiler daha iyi bir konumdaydı. Özelleştirmeler başlayınca, işçiler arada kalmaya başladılar. Biz her ne kadar anlattıysak da bilinç olarak bir bulanıklık yaşanmaya başladı. Örneğin; “SSK Satılamaz” diye afişler yapmıştık. İşçilerin kendileri: “SSK bize hizmet mi veriyor ki sahip çıkmaya çalışıyorsunuz” diyorlardı. Bugün karşılaştığımız o eski işçi arkadaşlar “haklıymışsınız” yönünde düşünüyorlar artık. Özelleştirmelerden sonra kadrolu tüm işçiler atıl kaldılar. Şimdi hepsi sırayla emekli oluyorlar. Özelleştirme ve taşeronlaştırma örgütlenmenin de önünde bariyer oluşturuyor. Nedense örgütlenmeye uzak duruyorlar.

Politika: 12 Eylül, sınıf içinde üretimden gelen gücünün daha farkında olan, tarihsel işçi direnişlerine imza atan bu kolektif bilincin üzerinden dozer gibi geçti. Bu yıpratma ve savrulmayı nasıl değerlendiriyorsunuz bugün?

Turan Yıldırım: Ben 12 Eylül’den önce sendikasız işyerinde çalışmama rağmen, DİSK’in verdiği rüzgar ve siyasal potansiyelin verdiği güçle, toplu sözleşme yapıyormuş konumuna gelmiştik. Bugüne baktığımızda, bırakın örgütsüz işçileri, örgütlü işçiler bile haklarını savunamaz duruma geldiler.

Politika: Pekala. 12 Eylül öncesi atmosferde, siyasi eğiliminiz ve örgütünüzün, sınıf hareketinin yükselişindeki etkisi ne yöndeydi?

Turan Yıldırım: Ben 14-15 yaşlarında, İGD ve parti ile tanıştım. Hem yaşam biçimimizde hem de çalışmalarımızda çok önemli bir rolü vardı. Çevremizde çok sağlıklı ilişkiler kurabiliyorduk. Bugün yoksunuz bir çok anlamda.

Politika: Kapitalizmin, burjuvazinin, sınıf üzerinde her dönemde yürüttüğü baskıları, 12 Eylül’den sonra örgütlü bir işçi olarak taşımak ve bu savrulmaya tanıklık etmenin zorluklarından bahseder misiniz?

Turan Yıldırım: 12 Eylülden önce bana göre, sendikaların güçlü olmasının nedeni Türkiye Komünist Partisi gibi bir partiye sahip olmasıydı. Samimi olarak mücadele veriyorlardı. Sonrasında oldukça zorlandık. Çünkü parti kendisini lağvetti ve tam anlamıyla örgütsüz kaldık. Artık güçsüzdük.

Politika: Kaç yıldır Sarıgazi’de yaşıyorsunuz?

Turan Yıldırım: 55 yıldır Sarıgazi’de yaşıyorum.

Politika: Sarıgazi, işçi, emekçi, yoksul ve ezilen kesimlerin, yoğunlukta yaşadığı bir ilçe. Siz hem işçi hem de bu bölgenin uzun zamandır yerleşiği olan bir insan olarak, yaşadığınız sıkıntıları ya da burada yaşamanın avantajlarını aktarabilir misiniz?

Sarıgazi'den..Sınıfın İçindenTuran Yıldırım: Burada 55 yıldır yaşıyor olmanın avantajı ile insani ilişkilerin halen güçlü olduğunu söyleyebilirim. Kendi yaşamımdan yola çıkarak, bunca sömürü içinde örgütlenmek istiyoruz. Ancak bir türlü insanlar organize olamıyorlar. Sömürünün en yoğun yaşandığı bölgelerden birisi Sarıgazi ancak biraraya gelemiyoruz. Düzeniçi kalma çabası ve korku dayatılıyor.

Politika: Sarıgazi’de işçiler çoğunlukla hangi sektörlerde çalışıyorlar?

Turan Yıldırım: 12 Eylül öncesi Metal işkolu yoğunluktaydı. Şu anda çoğunlukla, hizmet, tekstil ve inşaat işkolları mevcut.

Politika: Sadece emekli maaşı ile aile geçindirmeye çalışan bir insan olarak, sıkıntılarınızı dillendirebilir misiniz?

Turan Yıldırım: Psikolojik olarak sıkıntı yaşıyorum en başta. Ekonomik sıkıntılar, evime ve ilişkilerime yansıyor. Gidip saatlerce kahvede oturmaktan utanıyorum, üretebilecekken hayatı. Düzen bizi atıl duruma soktu. Sosyalizmin tekrar bilince çıkması gerek. Rüzgar yeniden soldan eserken, örgütlenmek ve hazır olmak gerek.

Politika: Kürt Alevisisiniz. Sarıgazi’de etnik karşıtlıklar yaratılıyor mu?

Turan Yıldırım: Burada geçmişte çok sağlam kardeşlik tohumları ekildi. Sarıgazi’de yaşamanın en önemli avantajı bu. Aslolan sınıf mücadelesine geri dönmektir.

Politika: Sevgili Nezaket. Bir ev kadını olarak yaşamınızdan bahsedebilir misiniz?

Nezaket Yıldırım: Ev işleri ve çocuklarım en büyük sorumluluğum. 4 çocuğum var. Bir anne olarak en çok maddi sıkıntılar yaşıyorum. Çocuklarımın güzel bir geleceği olmasını istiyorum. Ayakları üzerinde durarak, hiç kimseye gereksinim duymaksızın yaşamalarını isterim. Sarıgazi, bir kadın olarak genel toplumsal baskıları dikkate almazsam, çok sıkıntılı bir yer değil bence. Bölgedeki eylemliliklere ya da kadın dayanışması etkinliklerine katılamıyorum. Bir Kürt kadını olarak, Kürt kadınlarının aktif mücadelesini de eşimin tüm süreçlerdeki sınıf mücadelesini de sonsuz destekliyorum. Her zaman yanındayım.

Politika: Merhaba. Bir şirkette taşeron temizlik personeli olarak çalışıyorsunuz. Çalışma koşullarınız nelerdir?

Aydan Kılıç: Hafta içi sabah 8.00 akşam 17.30 arası çalışıyorum. Hafta sonları mesailer oluyor bazen. Asgari ücretle çalışıyorum. 2 çocuk annesi ve emeği ile geçinen bir kadınım.

Politika: Bir işçi daha doğrusu bir kadın işçi olarak güçlükleriniz nedir yaşamınızda?

Aydan Kılıç: Bütün evin yükü üzerimde. İşe çıkmadan önce çocukların kahvaltılarını hazırlıyorum. Akşam eve döndüğümde dağınık bir evle karşılaşıyorum. Oğullarım var. Babaları “Erkek çocuklar. İşe alıştırma” dediği için hiç iş yapmazlar. İşyerinde, öğle arasında bile çıkıp taksit ya da fatura yatırıyorum. Çocukların gündelik sıkıntıları oluyor. Onları çözmeye çalışıyorum. Kısacası 24 saat çalışıyorum diyebilirim.

Politika: Asgari ücretle çalıştığınızı söylediniz. Nasıl geçiniyorsunuz?

Aydan Kılıç: Geçinemiyoruz. Oğlum dersaneye gitmek istedi. Eşim de çalışıyor. Gönderecek durum olmadığı halde, oğlumun okuma isteğini kırmak istemedim. Bir ay fatura geciktiriyorum, bir ay dersane ücretini geciktiriyorum. Denge kurmaya çalışıyorum. Geçenlerde kitap kalem aldım oğluma. O kadar sevindi ki anlatamam. O mutluluğun içinde bana; “Bu ay çok zorluk çekeceksin Anne. Masraf yaptın fazladan” dedi. Ufacık sevinçler bile kursağımızda kalıyor bazen. Çocuğumun bu yaşta bu hassasiyeti hissetmek zorunda olması üzüyor beni. Madem asgari ücret %3 zamlanıyor. Neden faturalar %10 zamlanıyor. Zoruma gidiyor bu durum. Evde yeşillik yiyemiyoruz. Et alamıyoruz. Kurbandan kurbana et yiyoruz. Eşim hurda parası biriktirerek et yedirmeye çalışıyor çocuklarıma. Ayda bir kez tavuk alabiliyoruz.

Politika: Sarıgazi’de bir kadın ve anne olarak yaşamayı anlatır mısınız bize?

Aydan Kılıç: Trafikten bıktım. İşten çıkıp evdeki işlere yetişmek için çok zaman kaybediyorum. Gençler uyuşturucu ve bonzai kullanıyor. Çocuklarım için kaygılanıyorum bu ortamda. Çocukların güzel yetişebileceği bir ortam yaratılmalı. Çocukların kazanılabileceği sosyal faaliyetler olmalı. Kadınların dayanışma içinde olabileceği faaliyetler yok. İyiyle karşılaşmak tesadüfi burada. Bir kadın olarak çifte sömürü düzeni içinde yaşıyorum. Dinlenmek, kendim için bir şey yapabilmek, bu koşullar altında ancak bir hayal.

Politika: Merhaba. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ali Turalı: 1964 Çorum doğumluyum. Evliyim ve bir oğlum var. Lise son terkim. Daha sonra inşaatlarda çalıştım. 1994’te İstanbul’a geldim. 2000 yılına kadar inşaatlarda ustalık yaptım. Bir yayıncıda çalıştım. Şimdi ise İMES’te bir cam atölyesinde çalışıyorum. Çalışma koşullarım ağır. Mesai saatleri uzun. Diğer işyerleri de aynı koşullarda. Yedi yıldır burada çalışıyorum. Ücretler düşük ancak tek avantajı, gününde ödeniyor. Bu arada edebiyatla da uğraşıyorum. Yayımlanmış 3 kitabım var.

Politika: Kaç yıldır Sarıgazi’de yaşıyorsunuz?

Ali Turalı: 1994’ten beri Sarıgazi’deyim. Bizim bilincimizdeki insanlar için burada yaşamak daha güvenli. Bir çoğumuz aynı sömürü koşullarında yaşadığımız için, örgütlü olmasa da psikolojik yönden bir birlik içindeyiz. Burayı toparlayacak bir önderliğe ihtiyacımız var. Kendiliğinden örgütlenilmiyor.

Politika: Politika Gazetesi’ne röportaj veriyorsunuz. Bir Politika okuru olarak düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Ali Turalı: Böyle bir gazeteye gereksinim vardı. Her iki sayıyı da doyurucu gördüm. Geçmişte Politika okuru değildim. İçinde bulunduğum gelenek, haberdar etmezdi. Bu yeni çıkış, çevremde bayram sevinci gibi karşılandı. Çok beklemişler bu başlangıcı ve ben de çok etkilendim. Yayın hayatınızda başarılar diliyorum bir okuru ve takipçisi olarak.

Politika Gazetesi olarak, röportajda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.