Önemli Bir Konu
Türkiye olağanüstü günler yaşıyor. Bu günleri Türkiye halklarına yaşatanlar da bu ülkenin “sahibi” psikolojisi ile davrananlardır. Önce bu olguyu tespit etmemiz gerekir. 7 Haziran seçimlerinden önce “ya diktatörlük kurumsallaşacak ve şiddet artacak, ya da demokratikleşme yönünde bir yol açılacak” tespiti yapmıştık. Bu konuda belirleyici kararı, Türkiye halkları, Türkiye devrimci güçleri veya Kürt özgürlük hareketi vermedi. Bu kararı egemen sınıflar ve onların iktidarı verdi. Dolayısıyla karar onlarındır.
1 Kasım Darbesi ile halkların seçim iradesi yok sayılmıştır ve düğmeye basılmıştır. Buradan şu sonuç çıkabilir. Demek ki seçimler yoluyla parlamentoda bir takım mevziiler kazanmak da, parlamento dışında yığınların güçlü direniş hareketi ile birleşmezse ve hatta desteklenmezse bir anlam taşımıyor. Burjuvazi, kendi koyduğu yasaları çiğneyip geçiyor. Bunu anlattığımız zaman “olur mu öyle şey?” diyenler, bu deneyden artık gereken dersleri çıkarmış olmalıdır.
Basının susturulduğu, öğrenim kurumlarının kışlaya çevrildiği, yargının “bağımsız” kırıntılarının da yok edildiği bir rejim ile karşı karşıyayız. CB kendini güçlü hissetmesin. Egemen sınıflar ve emperyalist güçler ona ihtiyaç duydukları için onu figüran olarak orada oturtuyorlar. Çok arzu ettiği halifelik makamına erişebileceğini ve başarılı bir dictator olduğunu zannetmesin. Bugün bu gerekiyor, o da rolünü oynuyor. En kötüsü, buna kendini inandırmış olup bu rolünü her ne pahasına olursa olsun korumaya çalışması. Halbuki herkes biliyor; Cemaat ile kapıştıktan sonra özellikle 17-25 Aralık 2014 süreci sonucunda devlet güçleri, kontr-gerilla, ordu ve Ergenekoncular ile anlaşıp, uzlaşıp, onlarla kolkola bu günlere gelebildi. CHP’sinden, VP’sine, BBP’den MHP’sine tümünün “ülkenin bekası için” işbirliği yapabilmesi bundandır.
AKP’nin aldığı oylar da izafidir. Yalan, dolan, kandırma, din istismarı ve şovenist milliyetçilik ile devşirilmiş oylardır. Oy verenler yoksullar, işçiler, emekçiler, köylülerdir. Bu “desteğin” ilelebet sürmesi nesnel olarak mümkün değildir. Onun için din ve bayrak araçlarını kullanarak bu “desteği” mümkün olduğu kadar uzatmaya çalışıyorlar.
Kürt özgürlük hareketinin yığınları sarmalaması ve AKP’nin oy aldığı yoksul, işçi, emekçi, köylü yığınlarının hem oy, hem de yığınsal direniş desteğini alması Türkiye devrimci güçleri açısından özenle değerlendirilmesi gereken bir konudur. Türkiye devrimci güçleri, bunun yolunu bulmalı ve devrimci atılım döneminin gereğini yerine getirmelidir. O zaman ne AKP kalır ne de dayandığı güçler...
Politika