Nasıl Çıkar Karanlıklar Aydınlığa?
Zor bir soru. Ancak, zor olduğu kadar da kolay bir soru. Kağıt üzerinde yanıtını bilmeyen yok sayılır. Halk kendi sorunlarına sahip çıkacak, o temelde hareketlenecek, örgütlenecek, hareketlenirken ve örgütlenirken bilinçlenmeye başlayacak, devletin şiddeti ve yaptırımları ile karşı karşıya kalacak, bunun etkisinde sınıf bilinci de gelişecek ve devrimin ordusu oluşacak. Bu ordu burjuva iktidarını işçi sınıfının öncülüğünde bağlaşıkları ile yıkacak ve halkın ezici çoğunluğunun istem ve arzularını temsil eden iktidarını kuracak.
Buraya kadar yine kolay. Çünkü kağıt üstünde. Bütün mesele bu “iyi bildiğimizi” sandıklarımızı yaşamın pratiğinde sınamak ve başarmak. İşte asıl zorluk da burada başlıyor. Ve bu zorluk çözülemediği sürece işimiz her gün biraz daha zorlaşıyor. Bunun da farkındayız hepimiz.
Sesli düşünelim. Her birimizin etrafında, dilimizin döndüğünce ülkenin sorunlarını ve çıkış yollarını anlatabildiğimiz kaç kişi var? Kimimizin beş, kimimizin on beş. Ortalama alalım ve 10 diyelim. Peki Türkiye’de böyle düşünebilen kaç kişi var? Kaç devrimci var diyelim. 1 milyon dersek abartmış olur muyuz? Bizce hayır. Bu 1 milyon ortalama 10 kişiye ülkemizin sorunlarını ve çıkış yollarını anlatırsa 10 milyon kişiye ulaşmış oluyor muyuz? Evet. Bir de 1 milyon biz varız, etti 11 milyon. Kendi ailemizi de ortalama 5 kişiden hesaplasak 5 milyon da onlar etti. Oldu 16 milyon. O konuştuğumuz 10 milyon da ailelerinden üçer ferdi kazanırsa, 30 milyon daha arttık.
Şimdi toplayalım: Hepsinin toplamı 46 milyon etti mi? Etti. Türkiye’nin nüfusu kaçtı? 78 milyon. İşte nüfusun yüzde 58,9’unu örgütledik bile. Dikkat edin, seçmenden bahsetmiyoruz. 7 Haziran’da seçimler oldu da ne oldu? Adamların kendi tapulu malıymış gibi al takke ver külah işi kendi kitaplarına uydurdular. Demek ki sadece seçimle olmuyormuş bu işler. Ama biz 46 milyonu bulalım, o zaman seçim mi olur, seçime gerek bile mi kalmaz, onu zamanı gelince değerlendiririz.
Fakat unutmayalım, fazla zamanımız da yok. Elimizi çabuk tutmamız lazım. Zor değil, bugünden itibaren 10 arkadaşımız ile böyle bilinçli ve hedefli bir çalışmaya başlayalım. Bu 10 arkadaşın bir kısmı iş arkadaşımız, diğeri komşularımız, bazıları öğrenciysek okul arkadaşımız, emekliysek kahve arkadaşımız olabilir. Örnekleri çoğaltabiliriz. Her şey günlük doğal ilişkilerimiz içinde cereyan ediyor, farkında mısınız? Bütün mesele bu kadar basit. Hadi iş başına diyelim ve yürüyelim.
Politika