Türkiye ve Dünyaya Bakış - 9
BİR KEZ DAHA: SEÇİMLER…
24 Haziran Seçim Süreci iki ayrı seçimden oluşuyor. Birincisi Cumhurbaşkanlığı seçimi. İkincisi Genel Milletvekilliği seçimi. Bizce ikisi de meşru değildir. Neden? Cumhurbaşkanlığı seçimleri 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu sonucunda ilan edilen sahte sonuç doğrultusunda yapılıyor.
Milletvekilliği seçimleri ise iptal edilen ve yok sayılan 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası düzenlenen yasadışı 1 Kasım 20165 seçimleri temelinde ve HDP vekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran bir parlamento onayı ile yapılıyor. Kararı veren ise CB Erdoğan. Kimseye danışmadan alınan bireysel bir karar sonucu düzenlenen bir 24 Haziran’ından söz ediyoruz.
Ancak; Birincisi; biz bu devletin hiç bir yasadışı kararını tanımadığımız için. İkincisi; HDP lideri Selahattin Demirtaş aday olduğu için. Üçüncüsü; TBMM’ye 100’ün üzerinde demokrat, devrimci, sosyalist, komünist vekil seçmek için bu seçim kampanyasına aktif katılıyoruz.
GEREKÇEMİZ:
Birincisi; Cumhurbaşkanı adayımız, 16 Nisan Anayasa değişikliğini eski haline getirip, parlamenter sistem ile demokratik bir Anayasa istemini seçim bildirgesinin başına koyduğu için Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş’tır.
İkincisi; 81 seçilmiş Belediye Başkanı görevden alındığı, 10.000 üzerinde üyesi gerekçesiz tutuklu olarak esir alındığı ve TBMM’deki HDP vekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldığı için Milletvekili Seçimlerinde HDP adaylarını destekliyoruz.
SEÇİMLERDEN NE BEKLİYORUZ?
Seçimlerden yukarıda belirttiğimiz nedenlerin dışında çok bir kazanım beklemiyoruz. Ancak seçim sonuçlarında çıkacak dengelere ve elde edilen kazanımlara göre, parlamento dışı mücadele ile paralel ve destekleyici olması koşuluyla ülkede devrimci-demokratik dönüşümlerin başlangıcı ve devrim sürecinin geliştirilmesine hizmet edeceği oranda devrimci mücadelenin geliştirilmesini destekleyecek, aktif olarak çevremize sürece katılım için çağrı yapacağız.
Bunun ötesinde bir beklentimiz yoktur. Komünistler ve sosyalistler iki burjuva blokunun seçim yarışında taraf olamazlar. Toplumsal barış ve uzlaşma kavramları ile barışamazlar. Sınıf savaşımı mercekli bir mücadelenin öznesidirler.
SONUÇ:
Bu süreç içinde geniş işçi ve emekçi yığınların sınıf bilinci kazanmaları doğrultusunda yürütülecek çalışmalar, ne derecede bu yığınların burjuva partilerinden koparılmasını sağlayabilirse, devrimci kazanımımız o denli ileri olacaktır. Bu çalışmalar içinde işçi sınıfının politik öncü örgütünün nitel olarak güçlenmesi, daha geniş devrimci, sosyalist unsurların kitlesel anlamda örgütlülüklerini güçlendirilmesi, eylem ve güç birliklerini kuvvetlendirilmesi belirleyici ana çalışma hedefi olacaktır. Ayrıca HDP listelerinden seçime katılan devrimci, sosyalist ve komünist adayların seçim kampanyalarına aktif destek verilecektir.
***
EKONOMİK KRİZ PATLAMAK ÜZERE
24 Haziran seçimleri Türkiye’de yaklaşık 20 yıldır en ağır ekonomik kriz koşullarında karşılanıyor. Neki, bu kriz gizlenmeye çalışılıyor. Bu konuya daha önceki Bülten’lerimizde yer ayırdığımız için bu yazıda olası sonuçları üzerinde yoğunlaşıyoruz.
Bu konuda geçtiğimiz haftalarda Merkez Bankası iki önceki Başkanı Durmuş Yılmaz’ın sansür nedeniyle basında çok az yer alan önemli açıklamalarda bulundu. Durmuş Yılmaz burjuvazinin adamı, emperyalist finans merkezlerinin temsilcisi. Bu çerçevede bakıldığında söyledikleri daha fazla önem arz ediyor oluyor.
Durmuş Yılmaz ne diyor?
“Adım adım kambiyo kontrol rejimine doğru gidiyoruz” diyor.
Bu ne anlama geliyor?
1. Devlet döviz borçlarını ödeyemiyor.
2. Döviz kurlarının yükselişi artık engellenemiyor.
3. Dolar her şok gelişmeden sonra 15-20 kuruş artıyor.
Bu nasıl olası sonuçlar doğuracak?
1. Döviz kurları sabitlenebilir.
2. Bankada veya yatırımda olan dövizini almak isteyen belirlenecek o sabit kur karşılığında TL ödeyelim diyebilirler.
3. Yeni döviz alımını belirleyecek kurallarla imkansız hale getirebilirler.
Bunlar bizim ön görülerimiz değil. Eski MB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın açıklamaları. Ve kendisi diyor ki; “Teknik hazırlıklar tamam. Cumhurbaşkanı’nın onayı bekleniyor.” CB ise seçim öncesi böyle bir önlem almayı doğaldır ki istemiyor. Son raddeye kadar direniyor ve direnecek. Seçimleri 1,5 yıl öne çekmesinin en önemli sebebi ekonomik krizin artık önlenemez sonuçlarının ortaya çıkma tehlikesi ve bu durumda uygulaması gereken "imdat freni" uygulamalarının kendini dayatmasıdır. Bu, ülkede kapitalist düzenin dahi sonu olabilir. Sadece MHP destekli AKP-SARAY Rejiminin değil...
Böyle bir karar alınırsa nasıl uygulanacak?
1. İlk aşamada 207 Milyar USD döviz sabit kurdan TL’ye çevrilecek.
2. Döviz alım-satımı devlet onayına tabi kılınacak.
3. Döviz kurunu devlet belirleyecek.
4. Döviz cinsinden tüm varlıklara devlet ipotek koyacak.
Bunun işçi, emekçi ve yoksullara yansıması nasıl olacak?
1. Emekli maaşları ödenmeyecek.
2. SGK ödemeleri yapılamayacak dolayısıyla Devlet Hastaneleri hizmet veremeyecek duruma gelecek.
3. Kiralar ödenmeyecek.
4. Bankalardaki birikimler (paralar) eriyecek.
5. TL daha da aşırı değer kaybedecek, alınan faizler enflasyonun çok altında kalacak.
6. Ev, araba, para sahipleri ’Servet Vergisi’ ödeyecek.
Bu bilgiler de Durmuş Yılmaz’ın açıklamasından.
Biz bu ifadelerden nasıl sonuçlar çıkarmalıyız?
Ülke uçurumdan freni patlamış bir ağır vasıta gibi aşağıya uçmaktadır.
Bu gidişatı durduracak önlemler şunlardır:
1. CB Erdoğan derhal gitmelidir.
2. İşçi, emekçi, yoksul, emekli oyları ağırlıklı devrimci-demokrat, sosyalist vekillerin TBMM’de sayısı artmalıdır.
3. Sendikalar ve eğilimi ne olursa olsun Sendikal Konfederasyonlar bu tehlike karşısında üye tabanlarını bilgilendirmeli önlem almalarını sağlamalı ve mücadeleye çağırmalıdır.
4. Seçim ile gitmezlerse Genel Grev ve Genel Direniş yoluyla ülkenin politik rotası emekten, demokrasiden, barıştan, bağımsızlıktan, özgürlüklerden, eşit haklardan ve Sosyalizm'den yana kırılmalıdır.
5. İşçi sınıfının politik öncü örgütü nitel olarak güçlenmeli, devrimci, sosyalist ve Marksist Leninist güçlerin, Türkiye Devrim ve Kürdistan Özgürlük Güçlerinin Birleşik Mücadelesi örülmeli, eylem ve cephe birliği gelişmeli, kitlesel birleşik siyasi bir platform oluşmalıdır.