8 Mart 2015’in Ardından
Gazetemizin geçen sayısında 8 Mart’ın doğuşu ile ilgili savaşkan tarih ayrıntılarıyla işlendi. Anımsanırsa Türkiye’de 8 Mart, 12 Eylül öncesinde, burjuvazi tarafından “komünist kadınların bayramı” olarak nitelenirdi. 90’lı yıllarda burjuvazi, emekçi kadınların bu mücadele gününün içini boşaltmak için sahiplenir hale geldi. Hafızalarımızı zorlayarak gözümüzün önüne getirelim. Daha geçen yıla kadar büyük kentlerin köprülerine CHP’li, AKP’li Belediye Başkanlarının, kadınların 8 Mart’ını kutlayan imzalı afişleri, pankartları asılmaya başlandı. Burjuvazi bununla yetinmedi. Aynen “14 Şubat - Sevgililer Günü” gibi 8 Mart’ı, tüketimi teşvik edici ticari bir gün haline getirmeye çalıştı.
Bu yıl, 8 Mart öncesi bu tür pankart ve afişlerin önceki yıllara oranla yok denecek düzeyde azaldığını ve tüketime yönelik kampanyaların yapılmadığına tanık olduk. Sadece Emine Erdoğan’ın, sanki üzerine vazifeymiş gibi, zevahiri kurtarmak için, 8 Mart nedeniyle “kadın cinayetlerine karşı” içerikte videolu bir mesajı yayınlandığına şahit olduk.
Burjuvazinin 8 Mart’tan bu yıl neden vaz geçtiğini düşünmemiz gerekiyor. Bizce, ana neden, kadın sorununun sınıf mücadelesi ve ulusal kurtuluş mücadelesi içinde gelişmesi etmenidir. Türkiye’nin her yerinde işçi sınıfının direnişlerinde kadınların en ön saflarda yer aldığını, kadın cinayetlerine karşı gerçek sınıfsal protestoların genç-yaşlı demeden emekçi kadınlar öncülüğünde geliştiğini, Rojava’da, Kobane’de kadınların direnişte en ön cephede yer aldığını gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi geçirirsek bu sorunun yanıtını vermiş oluruz.
Kadının özgürleşmesi gerçek anlamıyla sosyalizme yönelen, devrim, özgürlük ve kurtuluş mücadelesinin sonucunda gerçekleşeceği için, bugünden bu bilince ulaşmış kadınların günlük mücadelelerde en ön saflarda mücadele etmeleri ve yeni yeni kadınları bu mücadeleye kazandıkları yadsınamaz bir gerçektir. Kadınların bu temeldeki mücadeleleri güçlendikçe, yığınsallaşıp yaygınlaşınca da burjuvazi, bu yılki gibi, geri çekilmek zorunda kalacaktır.
Evet, 2015 yılının 8 Mart’ı önceki yıllara oranla çok farklı bir mücadele atmosferi içinde, ülkenin her yerinde, yaygın ve yığınsal olarak kutlanmıştır. Bu yıl ilk defa 8 Mart kutlamalarında kadınlar kadar erkekler de yer almıştır. Bu niteliksel gelişimin nedeni de Özgecan’dır, Kobane’dir, Rojava’da savaşan kadınlardır, Amed’de, Urfa’da, Şırnak ve Mardin’de cephe gerisi faaliyeti örgütleyen kadınlardır, Maltepe Hastahanesi direnişçi sağlık emekçileridir, Trakya’da tekstil, Marmara’da gıda sektöründe işverenlerle göğüs göğüse gelen direnişçi emekçi kadınlardır, Karadeniz’de HES’lere direnen kadınlardır. Bu “ayrıntıları” gözden kaçırmayalım.