POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 02.03.-08.03.2020
İDLİB KRİZİ VE MOSKOVA GÖRÜŞMESİ
Moskova görüşmesi hakkında son günlerde magazinleştirilen haberlere girmeyeceğiz. O bizim işimiz değil.
Türkiye’nin İdlib’de tansiyonu artırmasıyla başlayan gerilim ve onun tetiklediği mülteci krizi ile bağlı gelişmeler gündemin ön sıralarındaki yerini koruyor. Suriye yönetimine “Soçi’de belirlenen sınırların dışına” çıkması için Şubat sonuna kadar süre tanıyan, bunun gerçekleşmemesi halinde “gereğini yapacağı” tehditleri savuran Erdoğan yönetimi, Putin ile yapılan görüşmede eli boş döndü. İlan edilen ateşkes ile birlikte Türkiye neredeyse bütün tezlerinden geri adım atmış oldu. Rusya ise şimdilik Türkiye’yi oyalayacak bir sonraki hamle için Suriye yönetiminin güç tahkim etmesini sağlayacak bir süre kazanmış oldu. Ayrıca Suriye açısından stratejik önemdeki M4 ve M5 yollarının da güvenliğini bu anlaşma ile garantiye alınmış oldu. Türkiye Moskova’da sadece iddialarından geri adım atmadı aynı zamanda, Putin karşısında bakanların ip gibi ayakta dizilmesi, semboller üzerinden verilen mesaj ile adeta Erdoğan yönetimine diplomatik bir hezimet yaşatıldı. Bütün bunlarla birlikte Rusya, Türkiye ve Suriye ilişkilerinde sahadaki tek belirleyici güç olma rolünü sürdürdüğünü de ilan etmiş oldu. Rusya’dan yapılan açıklamada hafta başı ateşkesin koşullarını konuşmak ve M4 karayolunda atılacak devriyenin detaylarını görüşmek üzere Türkiye’ye bir askeri heyetin gönderileceği açıklandı. Aynı zamanda Rusya son 24 saatte alanda 8 ateşkes ihlali tespit ettiklerini açıklarken bu tür uyarılar ve raporlamalar ileride Suriye yönetiminin yeniden İdlib’de başlayacağı operasyonların da gerekçesi yapılacak. İdlib krizi ile Türkiye’nin kapı önüne koyduğu mültecilerin durumuna ilişkin de Erdoğan yönetimi geri adım attı. Sahil Güvenlik artık mültecilerin geçişlerine izin verilmeyeceğini açıklarken, Erdoğan pazarlık kozu olarak elinde tuttuğu mülteci meselesi başta olmak üzere Türkiye-AB ilişkilerini görüşmek üzere bugün Brüksel’de olacak. Erdoğan burada AB liderleriyle görüşecek ve mültecilerin durumunu hem ekonomik yardım almak için hem de vize kolaylığının sağlanmak için pazarlık malzemesi olarak kullanacak.
ODA TV MESELESİ
Oda TV’nin Libya’da hayatını kaybeden bir MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin yaptığı haber, AKP muhalifi basına yönelik zincirleme bir operasyona dönüştürüldü. Oda TV yayınlarının eleştirilecek birçok yanı vardır, bunu dikkatten kaçırmadan konuyu ele almak gerekmektedir. Burada söz konusu olan yurttaşların haber alma özgürlüklerinin ve basın-yayın kuruluşlarının haber yapma özgürlüklerinin yasadışı olarak kısıtlanmasıdır.
Önce Oda TV yöneticileri Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ile muhabir Hülya Kılınç tutuklandı ardından operasyon Oda TV’nin haberini yayınlayan Yeni Yaşam’a kadar genişletildi. Yeni Yaşam’dan Ferhat Çelik ile Aydın Keser tutuklanırken en son Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel tutuklandı. Bu operasyon MİT TIR’ları haberine yönelik başlatılan cadı avının bir benzerine dönüştürüldü ve aynı zamanda devlet içindeki kliklerin de bir birine yönelik operasyonu haline getirildi. Yeni Yaşam da yaptığı habercilik nedeniyle payına düşeni almış oldu.
Oda TV meselesinde üzerinden atlanan önemli iki konu var. Oda TV yöneticileri MİT haberinden dolayı tutuklanıp, site de kapatılırken, İyi Parti Milletvekili Ümit Özdağ'ın bu haberi, hem de daha fazla detay vererek Meclis'te bir basın toplantısı ile gindeme getirmesi, İyi Parti'ye yakın yayın yapan Yeni Çağ gazetesinin ve AKP yayını olan Sabah gazetesinin bu açıklamayı bütün detayları ile yayınlanmasının üzeri örtülüyor. Oda TV yönetici ve muhabirleri savcılıkta ve mahkemede verdikleri ifadelerde de, bu haber konusunda ilk yayını yapan Yeni Çağ ve Sabah gazetelerinde yayınlanan haberlerin kendilerini uyarıcı olduğunu ve onun üzerine konuyu araştırıp haberleştirdiklerini açıklamışlardır.