Kanla Beslenenler

Kanla Beslenenler

Bu dünyada kimi yaratıklar kan ile beslenirler. Kendi yaşam alanlarının daraldığını hissettiklerinde, kirli planlarını yaşama geçirmeye zorlandıklarında, kendi erklerini (güç, iktidar) koruma güdüsü ağır bastığında gözlerini kan bürür. İşlerine gelmeyen, planlarını bozan tüm “engelleri” zor ile zorbalık ile ber taraf etmeye yönelirler.

Ancak, bu davranış biçimini uygulamaya koymak aslında bitmişliğin, tükenmişliğin, çaresizliğin, zavallılığın yansımasıdır. Son’un başlangıcıdır. Eski’nin temsilcileri ve “sahipleri” giderken her zaman böyle yaparlar. Falezlerden aşağıya atılma korkusu rüyalarına kabus olarak girer. Kendilerini gece uykularında canlı canlı mezarlarda can çekişirken görürler. Kan ter içinde uyanırlar. Yatakta fırlar bir bardak soğuk su içip kendilerine gelmeye çalışırlar. Ama nafile...

Sabah hayat başladığında bütün gün, hatta gece yarılarına kadar ellerindekini kaybetmemek için kıvranırlar. Çünkü kaybetmek onların sonu demektir. Hesap vermek demektir. En iyi ihtimalle kaçıp gitmek demektir. Onlar bunu böyle düşünürler ve ona göre davranırlar.

Paranoya içindedirler... Kendi gölgelerinden korkar, her şeyden şüphelenir, kimseye güvenmezler.

Bu ruh hallerini gizlemek ve can çekiştiklerini hissettirmemek için ise saldırganlaşırlar. Mezarlıkta gece korkudan ıslık çalarak yürüme misali, korkularını bastırmak için naralar atarlar, hakaretler ederler, tehditler savururlar.

“Burjuvazi, kendi mezar kazıcılarını kendi yaratır.” Marks ve Engels bu tespiti Komünist Parti Manifestosu’nda bundan 168 yıl önce daha 1848 yılında yapmışlardır. Burjuvazi’nin ve iktidarlarının en büyük korkusu sınıf karşıtı işçi sınıfı ve ezilen halkların yoksullarının işçi sınıfı öncülüğünde kendi geleceklerini ele almalarından kaynaklanan korkudur. İşçi sınıfı üretimden kaynaklanan gücünü kullanarak tüm ezilen ve sömürülen sınıf ve katmanların öncülüğünü yapar.

Türkiye’deki devrimci sınıf mücadelesini ve Kürt halkının ulusal demokratik devrimci mücadelesini bu çerçevede değerlendirdiğimizde, rejimin şu günlerde tepe yapan saldırganlık, terör ve imha hareketinin sebepleri doğru anlaşılacaktır.

Kimse şikayetçi olmasın... Kimse umudunu yitirmesin... Haklı, doğru ve evrensel ilkelerimiz doğrultusunda Özgürlük ve Sosyalizm yürüyüşümüzü daha sert ve sık adımlarla güçlendirmeliyiz. Karşımızdakiler bu kadar pervasızca saldırıya geçmişler ise bu onların can çekiştiklerinin resmidir. Onlara sadece bir tavsiyemiz olsun; “fazla kanla beslenmeyin...” Kan kanı çeker. Döktüğünüz kanlarda boğulmak istemiyorsanız temkinli olun. Bugünün yarını da var... Unutmayın !

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler