POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 28.01.2019-03.02.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 28.01.2019-03.02.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 28.01.2019-03.02.2019

SURİYE

Haftanın öne çıkan gelişmelerinden biri yine Suriye meselesi oldu. Tampon bölge, Adana Mutabakatı derken, İdlib meselesi Türkiye ile Rusya ve Esad rejimi arasında öne çıkan başlıklardan biri haline geldi.

Uzun süredir, İdlib’deki HTŞ varlığına yönelik operasyon sinyali veren Rusya ve Esad rejimi, Türkiye’yi farklı arayışlara itti. Konuya ilişkin Moskova’ya giden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, HTŞ’ye yönelik ortak operasyon mesajı ile Türkiye döndü. Böylece Rusya İdlib’i Türkiye eliyle silahlı gruplardan temizleme amacına bir parça daha yaklaşmış oldu. Türkiye’nin tutumundaki bu değişim aynı zamanda rejime yönelik tutumun değişikliği için de önemli bir gösterge olarak görülebilir. Suriye iç savaşı başladığı günden beri, Rejimi gayri meşru olarak gördüğünü belirten ve “Katil Esed, terörist rejim” diyen Erdoğan, Esad rejimi ile “alt düzeyde diplomatik siyasi ilişkiler geliştirdiklerini” açıkladı. Erdoğan Perinçek çizgisine geldiğini ve Adana Mutabakatı tartışmalarının boşuna olmadığını da göstermiş oldu. Hem İdlib’e yönelik açıklamalar ve hem de Erdoğan’ın açıklamaları aynı zamanda Türkiye’nin Kürtleri Suriye’de engellemek için makas ve ilişki değişikliğine gittiğini de gösteriyor. Öte yandan Türkiye şimdiye kadar kavgalı olduğu Esad, Sisi, İsrail, Rusya, ABD yani kim varsa hepsiyle barıştı. Barışmadığı tek kesim ise Kürtler.
 

YEREL SEÇİMLER

Gündemin bir diğer sıcak başlığı ise yerel seçimler. Geçen hafta HDP’nin merkezinde yer aldığı tartışmalardan sonra bu haftaya Süleyman Soylu’nun tehditleri ve HDP’yi kriminalize etme çabaları ile girdik. Soylu, hafta sonu verdiği demeçlerde, Leyla Güven’in açlık grevine dil uzatırken, “Teröristleri öldürüyoruz, hadi o milletvekilleri gitsin de görelim” açıklamasından, idam meselesini yeniden gündeme getirmeye kadar pek çok konuda tahrik edici bir dil kullandı. Erdoğan ise, CHP ile HDP’nin ittifak yaptığı algısı üzerinden CHP’ye yüklendi. Beli ki Soylu’ya önümüzdeki dönemde tahrik dolu açıklamalar yapma görevi verildi. Soylu aynı zamanda Kürtlere ve HDP’ye saldırdıkça rejim içerisinde güçlendiğini bildiği ve bu konuda biçilmiş kaftan olduğunu kanıtladığı için bu rolü seve seve üstleniyor. Elbette bu yaklaşım sadece Soylu’nun tutumu ile sınırlı değil. Bu tür saldırıların artacağına ilişkin işaretlerden biri de Cuma günü görülen Tuncel ve Kışanak mahkemesinde verilen ağır cezalar oldu. Üstelik karar zaman ayarlı, adrese teslim bir mesajı da beraberinde tarışıyor. Sistem yerel seçim arifesinde, Kürt siyasetinin yerel seçim başarısından sorumlu gördüğü iki kadını cezalandırarak ileriye dönük gözdağı mesajı verdi.
Her şeye ve bütün saldırılara rağmen HDP yerel seçimlerde çok temel bir dinamik olduğunu ve seçimin kaderini elinde bulundurduğunu henüz sandık kurulmadan kanıtlamış oldu. Bunu kanıtlayan iki şey var. Birincisi, siyasi partilerin, HDP karşısında tutum belirlemek zorunda kalması oldu. İkincisi, HDP’nin aday tanıtımları ve yerellerdeki hareketlilik erken seçim havası ve atmosferi başlattı. Bütün saldırılara rağmen HDP çalışmalara diğer partilerden önce başladı ve kimi yerlerdeki aday karşılamaları halkın HDP’ye olan desteğini göstermek için önemli bir göstergeye dönüştü. HDP’nin bu aşamadan sonra toplumun karşısına seçim stratejisini anlatabilecek argümanlarla çıkması, AKP ve Erdoğan’ın suçlamalarına cevap vermek yerine onları kendisine cevap vermeye mecbur bırakması yani inisiyatifi ele geçirmesi, bu başarının ve gücün kalıcılaşmasını da beraberinde getirecek.

 

LEYLA GÜVEN

Tecride karşı Leyla Güven tarafından başlatılan açlık grevi eylemi 3 ayını geride bırakmak üzere. Dün bu konuda İstanbul’da yapılan miting ile Türkiye’nin batısında eyleme yönelik önemli bir destek olduğunu göstermiş oldu. On binlerce insan coşkulu bir şekilde Leyla Güven ve cezaevi direnişçilerinin taleplerine sahip çıktı. Bu desteği HDP’nin politikalarına açık bir destek olarak da görmek mümkün. Üstelik İstanbul gibi Kürtlerin en yoğun yaşadığı ve HDP’nin önemli güç merkezlerinden biri olan bir bölgede yapılan mitingin verdiği mesajları, sahiplenme duygusunu iyi değerlendirmek gerekir. Ancak, tek başına tek bir miting açlık grevi meselesini çözmeye yetmeyeceği için tecrid karşı açlık grevine yönelik desteğin batıda kalıcılaşmasını sağlayacak adımlara ihtiyaç olabilir.
 

VENEZUELA

Parlamento Başkanı Guaido’nun kendini ABD desteği ile geçici devlet başkanı ilan ettiğinde Politika Yayın Kolektifi şöyle bir açıklama yayınladı:

“Mayıs 2018’de % 67 oy oranıyla tekrar seçilen Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya karşı ABD Emperyalizmi’nin senaryoları ile açık bir darbe girişimi örgütleniyor. Meclis Başkanı seçilen Juan Guaido 23 Ocak’ta, kendisini Venezuela devlet başkanı ilan etti. ABD, zaman kaybetmeden Guaido’yu geçici devlet başkanı olarak tanıdı. Avrupa Birliği de ABD’nin bu kararını destekliyor.

32 milyon nüfusa sahip ve dünyanın - Suudi Arabistan’dan da fazla - en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezuela ABD’nin karşı-devrim ve işgal girişimleri ile karşı karşıya. 1999 yılında iktidara gelen Hugo Chaves, 2001 yılında tüm petrol kuyularını, rafinerilerini ve dağıtım şirketlerini devletleştirdi. ABD o gündür bu gündür Venezuela’daki ilerici iktidarı yıkma peşinde.
Venezuela Komünist Partisi yıllardır devrimci sürecin geliştirilmesinden yana tavır koyuyor ve tüm olanakları ile Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi iktidarını destekliyor. Son gelişmeler sonrası VKP Genel Sekreteri Oscar Figuera yoldaş tüm halk örgütlenmelerinin, toplumsal hareketlerin, sınıf bilincine sahip sendikal örgütlerin ve diğer demokratik kuruluşların da katılacağı bir “Devrimci Halk Güçlerinin Birliği” Hükümeti’nin kurulması yönünde çağrı yapmıştır. VKP, işçi sınıfının iktidarının kurulması çağrısında bulunmaktadır.

Politika Gazetesi Kolektifi olarak kardeş Venezuela halkının, Venezuela işçi sınıfının yanındayız. Venezuela komünistleri ve sosyalistleri ile dayanışmamızı ilan ediyoruz.

  • ABD ve AB Emperyalizmi: Venezuela’dan Elini Çek!
  • Yaşasın Venezuela İşçi Sınıfının Devrimci Mücadelesi!

O günden sonra iki cephede de gelişmeler yaşandı. Maduro, Sosyalistler ve Komünistler devrimci süreci geliştirmeyi ve ABD emperyalizminin komplolarına boyun eğmeme konusunda kararlı. ABD ise silahlı müdahale dahil göz dağı verme peşinde. AB Parlamentosu ABD’nin çizgisinin takipçisi olarak Guaido’yu tanıdığını açıkladı.

Devlet Başkanı Maduro hafta sonunda 2019 yılında ülkede erken genel seçimler yapılacağını ilan etti.

Hafta sonu Venezuela’nın başkenti Caracas olmak üzere bütün şehirlerinde, Ekvador, Bolivya, Küba, Nikaragua ve İspanya’da milyonlarca insanın katıldığı ABD karşıtı ve Venezuela’daki devrimci süreçle dayanışma mitingleri gerçekleştirildi. Rusya, İran, Çin ve ilginç olarak Türkiye bu süreçte meşru Venezuela yönetiminin yanında yer alıyor.


Konuyla ilişkili diğer makaleler