POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 29.04-05.05.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 29.04-05.05.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 29.04-05.05.2019

1 MAYIS’IN ARDINDAN

Geçtiğimiz hafta 1 MAYIS İşçi Sınıfının MÜCADELE BİRLİK DAYANIŞMA Günü’nü karşıladık. Ülke çapında milyonlar alandaydı. İşçi, emekçi ve yoksulların katılımı geçmiş yıllara göre daha yüksekti. Sendikaların görünürlüğü ve yığınsallığı da aynı şekilde daha fazlaydı.

Ancak kendilerini “işçi sınıfının partisiyiz” olarak adlandıran partilerin öyle olmadıkları bir kez daha ortaya çıktı. Dar grupçu anlayışla, pankartlarını göstermek için biraraya getirilen birkaç yüz kişi ile sınıftan ve sendikal örgütlerden soyutlanarak kendi kortejlerinde yürüdüler. Komünist anlayış böyle bir uygulamaya yer vermez. Aynen Türkiye Komünist Partisi’nin de böyle bir saçmalık yapmadığı gibi, dünyada böyle örneğe rastlamak mümkün değildir. Mustafa Suphi geleneğinden gelen Kominternci Bolşevik TKP üye, kadro, sempatizan ve destekleyicileri çalıştıkları işyerlerinden işçiler ile sendika kortejlerinde, Meslek odaları ve Demokratik Derneklerin saflarında, ve neredeyse 1 Mayıs’a katılan tüm siyasi partilerin kortejlerinde yürüyüşe katılmışlardır. Emektar TKP kadroları sınıfa ve tüm katılımcılara bir mesaj vermek amacıyla alanda devasa pankart ve bayraklarla yer alarak görevlerini yerine getirmiş ve çekilmişlerdir. Bu 1 Mayıs işçi sınıfının maalesef sendikalar ve sendikal konfederasyonlar tarafından nasıl bölündüğünün örneğini bir kez daha yaşatmıştır. DİSK İstanbul, TÜRK-İş Kocaeli ve HAK-İş Urfa kararı alarak işçi sınıfını bir kez daha bölmüştür. Bizim anlayışımıza göre her ilde tüm sendikal konfederasyonlar ve işkolu sendikaları 1 Mayıs eylemliliklerini birlikte düzenlemeli ve ortak yığınsal katılım sağlamalıdır. 2020 1 Mayıs’ı için çıkarılacak sonuçlar temelinde gerçekten MÜCADELE BİRLİK DAYANIŞMA diyoruz.

 

FİLİSTİN’E SALDIRI VE İSTANBUL SEÇİMLERİ

Son derece hareketli bir hafta sonunu geride bıraktık. Seçime yönelik üst üste açıklamaların yapıldığı, annelere yönelik saldırıların yoğunlaşarak sürdüğü, Tel Rifat başta olmak üzere çatışma ve kayıp haberlerinin ön plana çıktığı, Venezuela’daki darbe girişimine ilişkin ABD ile Rusya arasında açıklama ve atışmaların yoğunlaştığı bir hafta sonu... Bugün YSK’nin İstanbul seçimlerine yönelik karar açıklaması bekleniyor. AKP’nin yaptığı suç duyurusu seçimleri deyim yerindeyse karakolluk hale getirdi. Başlatılan soruşturma sonrasında AKP medyası sandık kurulunda yer alan isimleri anında FETÖ ile ilişkilendirdi. A.A resmi tatil olmasına rağmen Pazar günü geçtiği haberde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul'da seçimlerde usulsüzlük iddiasıyla sandık kurulu başkan ve üyeleri hakkında başlatılan soruşturmada 43 şüphelinin FETÖ'yle irtibatı belirlendiğini duyurdu. Bunun üzerine AKP’li Ali İhsan Yavuz, ileri sürdükleri belgelerin somut olduğunun kanıtlandığını savunarak, bu haberin bekledikleri haberlerden biri olduğunu da göstermiş oldu. Şayet seçimi AKP kazanmış olsaydı bugün FETÖ ile ilişkilendirilen sandık kurulu üye ve başkanları demokrasi kahramanları olacaktı. Ve yeni eğer seçimi AKP kazanmış olsaydı seçim tartışmaları bugüne kalmaz, ilk haftada itirazlar sonuçlandırılmış olurdu.

CHP, AKP’nin seçimleri iptal ettirmek için ileri sürdüğü bütün iddiaların belgeleriyle çürütüldüğünü açıklamıştı. Dolayısıyla seçimleri iptale ettirmek için elinde herhangi bir koz kalmayan AKP, son yıllarda her kapıyı açmak için kullandığı şeytancık muamelesi yaptığı FETÖ kozunu ileri sürdü ve YSK’ya yeni bir gerekçe sunmuş oldu. AKP Gazeteleri A.A üzerinden yapılan bu spariş haberle bugün çıktı. Türkiye Gazetesi, “Seçim sandığı teröriste teröriste teslim edilmiş: FETÖ Çıktı” manşetini attı, Yeni Şafak, “Şaibe büyüyor: 43 Sandık görevlisi FETÖ bağlantılı” haberi sürmanşetten verdi. Akşam “Sandık Kurulunda Bylock” manşetini atarken pek çok AKP Gazetesi benzer manşetlerle hem manipülasyon yapmaya hem de kararın verilmesi beklenen gün YSK üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Bu haberler aynı zamanda YSK üyelerine yönelik de ciddi tehdit içeriyor. Aynı suçlamaya maruz kalabileceklerine yönelik bir gözdağı mesajı veriyor. Bu arada Devlet Bahçeli de, açıklama yaparak seçimin yenilenmesi halinde (ki yenileceğinden emin cümleler kuruyor) İstanbul’da karargah kuracağını duyurdu. Bahçeli’nin karargah sözü, olası bir seçim yenilenmesinin İstanbul seçimlerine yönelik darbe yapılacağının işareti olarak okunabilir. Bahçeli’nin Ülkü Ocaklarını da İstanbul’da harekete geçirmesi, hem seçmene gözdağı hem de topluma karşı ciddi tehditler içeriyor.

 

LEYLA GÜVEN VE AÇLIK GREVLERİ

Leyla Güven’in açlık grevi bugün 180’inci gününe girdi. Yani direniş 6 ayı geride bıraktı. 135’inci günden itibaren ölüm orucuna başlayan tutsakların ölüm orucu eylemi bugün itibariyle 7’inci gününde. Açlık grevlerine ilişkin esas olarak annelerin başlattığı eylemler sürüyor. Hafta sonu boyunca da Diyarbakır, İstanbul ve Gebze başta olmak üzere her yerde saldırı ve müdahale gerçekleştirildi. Annelere yönelik saldırılar gittikçe kanıksanmaya başlandı. İlk olarak Gebze’de annelere yönelik başlayan saldırı ve onur kırıcı hakaretlere karşı gösterilen tepkiler artık gösterilmiyor. Bu duyarsızlık hali aynı zamanda çatışma ve ölüm haberlerini de artırmaya başladı. Kendisine aydın diyen kesimlerin açlık grevlerini bitirmek için daha çok Kürtlere, HDP ve direnişçilere seslendiği bir dönem yaşanıyor. Oysa Türkiye demokrasi tarihini var eden direniş tarihidir. Bugün 6 Mayıs ve 3 fidan’ın idam edilişlerinin yıldönümü. Cezaevlerinde devam eden direniş bu tarihi gerçekliği yaşatmanın da işaret olarak görülebilir. Kürdistan’da yeniden başlayan çatışmalarda Hakkari, Şırnak ve Tel Rifat’ta çok sayıda ölüm haberi geldi. AKP ise bu cenazeleri siyasi rant aracına dönüştürüyor. En son Tel Rifat’ta yaşanan olay AKP’nin İstanbul seçimlerini iptal ettirmeye yönelik bir savaş senaryosu olarak ön plana çıktı.

 

VENEZUELA’DA KARŞI-DEVRİM DENEMESİ

Uluslararası alanda da başta Venezuela olmak üzere pek çok kriz alanı gündemi meşgul ediyor. Hafta boyunca Rusya ile ABD arasında Venezuela’ya müdahale konusunda karşılıklı açıklamalar ve atışmalar yaşandı. ABD’nin Maduro’ya müdahale etme isteğini açık etmesine Rusya’dan üst üste sert uyarılar geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Venezuela’ya yönelik olası bir müdahalenin felakete yol açacağını belirterek ABD’yi böyle bir yaklaşımdan uzak durması için uyardı. Bu arada darbe yapmakla suçlanan ve darbe görüntünün arkasında durmaktan çekinmeyen muhalif lider Juan Guaido ABD’ye askeri müdahalede bulunma çağrısı yapmak dahil bütün seçenekleri değerlendirdiğini söyledi. Venezuela, ABD ile Rusya arasındaki rekabetin son duraklardan biri haline geldi. Fakat bizce aslolan tüm bunlar değildir. ABD ne yapmaya çalışırsa çalışsın, RF ve ÇHC haklı olarak ne kadar Venezuela işçi sınıfı ve halkının arkasında durduğunu ilan etsin, aslolan Venezuela’da devrimin korunması ve ilerletilmesi için işçi sınıfının bağlaşıkları ile birlikte iktidarını sağlamlaştırması, proletarya diktatörlüğünü ilan etmesi, üretim araçlarını kısmen toplumsallaştırması, ana işletmeleri devletleştirmesi ve planlı merkezi sosyalist ekonomiye geçişin sağlanmasıdır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler